put gibi duruyordun, ellerin utangaç bir şekilde önünde duruyor çehrende hiç gelmeyen bir yaz duruyordu, yazı sevmiyor olmalısın güneşi,kuru bedenleri, eriyecek ruhları, kafanda bir dünya var ah ne kadar havalı kimseyi o dünyaya almıyorsun ve hep yağmur yağıyor,kar yağıyor, bulutlu her bir tarafı buna rağmen özel bir formül ile yaşıyor oradakiler acaba bana bir yer bulabilir misin korkuyorum, bilemiyorum ne yapacağımı insanlar çok kokrutuyor beni. Sende bir insansın, senden de korkmam gerekir ama beni çekip çıkarmanı çok istiyorum olduğum kaldığım yerden, sen de bir insansın ve bir insan dünyayı değiştirebilir, korkuyorum görülmekten daha fazla görülmekten bana bir pelerin verir misin o pelerinin içinde ağlamama izin vererek sonra beni sakinleştirir misin beni dünyanın silüetine karışmış bir çadıra yerleştirip eve götürür müsün nefes aldığım bu yer gitmek istediğim yerle aynı ancaak ben nefes almaya korkuyorum, gideceğim yerde de korksam bile orada evim olsa bile bana yalan söyleyip götürür müsün,belki de yalandan bir rüyaya ihtiyacım vardır rüyalar gerçek olmasa bile ve yalan olsa bile sanki gerçeklermiş ve yaşanıyorlarmış gibi hissetmekten alıkoyamıyorum kendimi,hadi bana her an yağmur yağan şehrinde göğe huzurla baktığın yere yakın bir yer ver, sanki senelerce kulaklarım sağırmış görmüyormuşum gibi, eğer şehrine gitmek istemiyorsan sana zihnimin kapılarını açayım güneşi sevmesen bile mor çiçeklerle dolu bir gün batımında olan bir yaylayı anlatayım eski vakitlerde yaşamış bir yazar olduğu yalanına inandırayım seni sen inandığında yalnızlığım gitmiş olur.