Yüzünü eliyle sıvazladıktan sonra, en son dinlediğimiz şarkının devamını başlatmıştı.
Şarkı çalarken o kendine beni çekip sarılıyordu.
‘’Sakinleşemiyorum. Sakinleşemeyince kendini tutamıyorum da. Birinin başımda bekleyip sürekli bunun kızacak, sinirlenecek bir şey olmadığını hatırlatması gerekiyor bana sanki. Bu çok bencilce ama senden bekliyorum, Gökçe Naz.’’
Göğsünden boğukça konuştum. ‘’Bağırma ama her sinirlendiğinde burada da olurum.’’
‘’Üzgünüm, bütün olanlar için…’’
Şarkının arkasından o da bana konuşuyor gibi şarkıyı söylüyordu.
‘’Üzgünüm, mutlu yıllarım için…’’
Kafamı kaldırıp ona baktım. Birkaç damla daha düştü gözümden. Bunun bir çözümü yok muydu?
‘’Ağlama, ağlama. Lütfen. Kendimi öldüresim geliyor.’’
Kafamı olumsuz bir şekilde salladım.
‘’Sakın!’’
Güldü sevimsizce.
‘’Gökçe Naz, Gökçe Naz… Sen benim tek şansımsın.’’
Şarkı değişmiş, Ajda Pekkan’ın Haykıracak Nefesim Kalmasa Bile şarkısı başlamıştı.
‘’Haykıracak nefesim kalmasa bile, ellerim uzanır olduğun yere…’’ diyordu şarkı.
‘’Taha Demir, sen benim her şeyimsin.’’
‘’Gel hadi, sana yemek yapacağım.’’ Elinden tutar tutmaz aşağıya indirdi beni.