Bölüm sözü "Her ihanetin ardından dilenirdi iyilik, o yüzden mi yıldızlar gökyüzüne ihanet ederken dilenirdi dilekler?"
Her şey zamanını beklerdi tavanda asılı duran avize düşmeyi beklerdi belki de gökteki yıldız düşmeyi beklerdi illaki insan bir şeyleri beklerdi. Ve beklemek bir idam mahkumuna idam gününü söylememekten farksızdı. Güneş her gün tekrardan doğarken "acaba bugün mü" diye düşünmekten , içinde ukte kalanlardan ibaretti.En acımasız bekleyiş ise ölümü beklemekti tartışmasız. İnsan kendi ölümünü beklerken canı belki bu kadar acımazdı peki ya çok seviyorsak kaybettiğimizi , ya onsuz vakit akmıyorsa? O zaman iki mezar kazarsınız ki en sevdiğiniz o soğuk mezardaysa tek mezar bile yeterdi iki kişinin gömülmesi için. Birinin gövdesi diğerinin de hayalleri... Giden giderdi , arkasında bıraktığı hayalleri belki de portmantoda asılı duran hırka yakardı canını insanın.
Hastane koridorlarının ağır kokusu içimi bunaltmıştı. Ölümü beklemek neydi? Ölümü beklemek bir çocuğa paranın olmadığını anlatmak kadar zordu. Ölümü beklemek yaşamayı hiçe saymaktı. İçini bunaltan o karaltı git gide artar sonra ise tüm duygularını kaplardı. Mutluluğuna bulaşırdı en mutlu anında içine bir sancı düşerdi. Aklının ucuna gelmeyen şeyler hep başına gelirdi insanın. Ne tuhaf değil mi her şeyi hesap ettiğimizi sanıp en basit şeyleri kaçırdığımız hayatta hâlâ bir umut yaşamak?
Her şeyin güzel olacağına inanmıştık ve her şey daha da batmıştı dibe .Hayaller gerçekleşmez beklentiler üzerdi. Hep inandırırdık kendimizi uyuyunca geçeceğine unutacağımıza ama hayır onu unutmak istemiyordum. Hayatınızın ortasında olan birisinin şuan tam karşınızda baygın bir şekilde yatıyor oluşu üzmez miydi sizi? Kanatmaz mıydı en derinden? Her şey bir yana o bir yana dediğimdi o benim gidemezdi ki o yolu şaşırırdı bir kere. O beni bırakamazdı ki gitmemeliydi... Gitmemeliydi. Gitmek ve gitmemek ya da araf o neredeydi şu an? Eğer herkes gidecekse neden geliyordu? Bütün mutlulukların sonunda hüzün var ise neden mutlu oluyorduk ? En son anılarımız gözümün önünden film şeridi gibi geçip gitti. Ya da benim hayal gücüm yalnızca buna yetti.
Beraber koşu yarışı yapıyorduk saç diplerim nemlenmişti hızlandıkça daha da adrenalini tattık. Tattıkça da hızlandık. Tam önümüzde duran tren raylarının arkasına geçen kazanacaktı. Trenin ölüm çığlığı gibi çıkan sesi kulaklarımı çınlattı. Arkamda kalan tren yoluna dönüp baktım. Yoktu . Neredeydi o birden bire beni geçmiş olamazdı değil mi? O an tek isteğim tren yolunun karşısında kalmasıydı. Gözlerim biraz ileriye takıldığında gördüğüm şey bacaklarımın bağını kesecek kadar korkunçtu. Dünya ile alakam kesilmiş şekilde kaldım. Ne etraftaki sesleri işitiyordum. Ne de gözlerimi o dehşet veren manzaradan ayırabiliyordum. Yutkunamadım. Kalbimin hızlı atışını duyabiliyordum yalnızca. Dizlerimin üstüne düştüm. O sisli günün yağmur kokusu içimi doldurmuştu. En kötü anıların bile kokusu vardı. Bu an ise ölümün soğukluğu ile sarılmış papatya kokuyordu. Papatyalar... Papatyalar ölünce kokar.
Bilir misiniz? Beyninizin bile kabullenmediği şeyler vardır. Anlamaya çalıştıkça daha da derin bir kuyu olup sizi içine çeker , kaybolur gidersiniz. Anlayamazsınız belki de anlamak istemez , kaçarsınız. Sahiden kaçınca daha da üstüne gelmez mi bu acı insanın daha da kanatmaz mı? Kanatır, hatta öyle bir kanatır ki bir yere tutunmaya çalışırsın elinde kalır hadi bu olmadı diğeri olur dersin her defasında düşer ama kendin için kalkarsın. Kalkmak zorundasındır.
Kulağıma ilişen çığlık sesleri ile daldığım yerden kafamı kaldırdım. Nefes almaya çalıştım . Kafamın sesini bastırmak istedim . Etrafımıza toplanan insanların sesi ile birleşen ambulans sireni beynimi patlatacak derecede sesliydi. Fakat hiçbiri kafamın içindeki kalabalığın gürültüsünü bastıramıyor, yanından bile geçmiyordu.
Hangi insan üniversite hayatında her şeyi yoluna koydum işte bu demişken en yakın arkadaşını kaybedebilirdi ki ? Gözlerim onun yanına yaklaşan hemşireye kaydı. Göz göze geldik . Bakışlarında tanıdığım bir acı vardı.
Birinci bölümün sonuna geldik , bundan sonra vakit bulabildiğim zamanlarda buradayım . Umarım hala bir yerlerde okuyan birileri vardır. Benim bir hayalim var ve birlikte gerçekleştireceğiz... Bu bölümü bilerek biraz kısa tuttum bir sonraki bölüm olabildiğince uzun olacak. Bir sonraki bölümde görüşürüüüüüzz. Bu arada yıldızı parlatırsanız çoookk sevinirim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARIN İNTİHARI
Teen FictionHayatının tam orta yerinde olan Lâl'in ölümü ile Esila tüm Dünya'ya olan umudunu kaybeder. Fakat Lâl'in uzun zamandır Esila ve en yakın olduğu kuzeni Ege'yi tanıştırmaya çalışmaktadır. Lâl'in sadece Ege'ye söylediği "Ölmeden Önce Yapılacaklar List...