Umut ediyorum,
Serin karanlığın yorganına bürünerek.
Bir ayetten iktibas ederek.
Kaplumbağa çekiciliği ile...
Kan ve fışkı arasından taze yaratılmış bir süt gibi,
Tertemiz umut ediyorum.
Geri kalan hayatımın ilk gününde.
Bir çulha kuşunun ustalığıyla,
Süheyl yıldızının parlak ışığında dokuyorum umutlarımı.
En son umutlar ölür,
Mazi ve müstakbel girdabında asılı kalarak
Bir Akrep kıskacında haykırarak
Maziden besleniyor umutlarım,
müstakbelin tahayyülünde.
Asrın tablosuna nakşedilen sonsuz mavinin görkemli heybetiyle,
şahlanıyor umut kırıntılarım.
Hep yeniden diriliyor,
Faniden ebede uzanan kıldan ince köprü üzerinde titreyerek.
Kadim zamanın karanlık asrında parlıyor umutlarım,
Bir celladın kaslı kolları gibi tüm ihtişamıyla.
Delilim şu ki;
Kun fe yekun'e tabi tutuldum
Yoktan var edildim.
Bir damla sudan halk olundum.
Kırk trilyon hüceyrattan inşa edildim.
Kesret tabakasında herkese benzerim,
Vahdet noktasında tekim.
En güzel bir biçimde yaratıldım.
Cennetin fihristi olan dünyada misafir ediliyorum.
Ebed arzusuyla donatıldım.
Faniden ebede uzanıyor umutlarım.