3

568 21 3
                                    

Ekim'den
Çantamın içindeki içki şişelerini tekrar kontrol ettim. Anneme gözükmeden evden çıktım.

Saatimi kontrol ettiğimde Deniz'in gelmiş olması gerektiğini fark ettim. Sokakta henüz benden başka bir insanı görememiştim oysa.

Birkaç dakika sonra sokağa bir araba girdi ve önümde durdu. İçindekinin Deniz olduğunu anladığımda bindim.

"Bu ne?" diyip yüzüne baktım. Bana cevap vermeden sürmeye başladı.

Deniz hayatımda gördüğüm en güzel kızlardan biriydi. Aynı okuldaydık, aynı arkadaş grubundaydık. Deniz çok sessizdi. Sadece bana karşı değildi bu sessizliği, herkese karşıydı. Bu sessizlikle nasıl bir arkadaş grubunda olabildiğini hiçbir zaman anlayamamıştım.

Sonralardaysa Deniz'in farklı bir havası olduğunu fark etmiştim.

Sessiz ve uslu bir çocuktu. Arkadaşlarının yanında yaptığı yaramazlıklar çocukluktan öteye geçmiyordu.

"Annenlerden arabayı mı çaldın. Bugün de serserisin." gülerek söylediğim şey onu da gülümsetmişti.

Ailesiyle arası oldukça iyiydi. Neredeyse bütün şehir bunu biliyordu. Deniz özgür, baskı yapmayan ve oldukça varlıklı bir ailenin çocuğuydu.

Ben de diğerleri gibi ona özenirdim. Ama dalga geçmekten de kendimi alamazdım.

"İn artık."

Bana seslenmesiyle durduğumuzu anladım. Arabadan inip müstakil evin bahçesine doğru yürümeye başladım.

Deniz arkamdan yavaş adımlarla geliyordu.

Arka bahçede yastıklardan yapılmış bir çemberin üstündeydi herkes.

Loş olan bahçede kahkahaları yankılanıyordu. Bu anı çok seviyordum. Yalnız olmadığımı anlıyordum.

Kendimi yumuşak yastıklardan birine bıraktım ve hala ayakta duran Deniz'e baktım.

Bakışlarımdan rahatsız olduğunu belirten bir hareketle arkasını döndü. Üstündeki ceketi ve beresini çıkardı.

Beresini çıkardığında ister istemez ağzımdan bir ses yükseldi.

Saçlarını kestirmişti. Dağınık saçlarını eliyle karıştırdı ve çaprazımdaki yastığa oturdu.

Herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Ne bakıyosunuz sikikler?"

•••
Çok eğlenceli bir şekilde devam eden gece, Çağrı'nın isteği üzerine şişe çevirmeceye kadar düşmüştü.

"Hadi ya lütfen. Söz veririm eğlenicez."

Onu daha fazla reddedemeyip kabul etmiştik.

Şişe döndüğünde soru sorma kısmı Elif'e, cevap da bana gelmişti.

"Doğruluk."

Elif'in düşünmeye ayırdığı süreyi ben Deniz'e bakarak harcamıştım. Kollarını bacaklarına dolamış, elinde bira şişesi vardı.

Bu akşam daha farklıydı. Gözleri daha çok şey anlatıyordu. Elif adımı söylediğinde bakışlarımı ondan çektim.

"Bizimle ilk tanıştığında en çok kimden rahatsız oldun?"

Sorusuna gözlerimi devirdiğimde çoğu gülmüştü. Onların arasına sonradan katılmıştım.

"Deniz'den."

Verdiğim cevap herkesi şaşırtmıştı. Ancak Deniz bir mimik bile oynatmamıştı.

"Çok sessizdi. Şaşırmıştım. Kime hava yapıyorsun diye sormak istemiştim. Sonradan alıştım."

Denizle göz göze geldiğimizde gülümsedi. Bunu çok az yapardı.

Birkaç tur daha dönen şişe, içilen çokça içki, dönen başlar, peltekleşen konuşmalar; gecenin en sessiz anı gelmişti.

Sessizliğin içinde şişe dönmeye başladı. Ve sonunda Çağrı'yla Deniz arasında durdu.

"Bizden sakladığın bir şey?"

Deniz gülmüştü. Kafasını iki yana salladı ve herkese tek tek baktı.

"Gidiyorum."

Rüzgarın tenime dokunduğunu hissettim. Ensemden giriyordu. Sırtımdaki deriyi yakıyordu sanki.

"Bugün son."

Rüzgarı soğuk sanıyordum o ana kadar. Rüzgarlar tenimi kavurabilirmiş. Bu gece öğrendim.

"Vedalaşmaya geldim aslında. Bir seyahate çıkmayı planlıyorum."

Gözlerimin yanmaya başlaması da mı rüzgardandı?

"Neden bize daha önce söylemedin?"

Batu'nun sesi sinirliydi. Gözlerimi diğerlerinde dolaştırdığımda bazılarının gözlerinden yaşlar süzüldüğünü fark ettim.

Birbirimize bağlı insanlardık. Hele onlar, birlikte büyümüşlerdi.

"Nereye gidiyorsun ki hem?"

"Döneceksin ama değil mi?"

Elif'in sorusuyla Deniz'in dudakları kıvrıldı. Bu dönmeyeceğinin cevabıydı.

"Bir önemi yok. Gitmem gerekiyor. Hem üzülmeyin varlığım ve yokluğum bir şey değiştirmiyor."

•••
Bu gecenin bitmesini istemiyordum. Deniz'e sarılıp onu bırakmamak istiyordum.

Kapının önünde o herkesle sarılırken onu bekledim. Beni evime bırakacaktı.

Arabadaki yolculuğumuz hızlı ve sessizdi, her zamanki gibi.

Evimin önünde durduğunda birlikte arabadan indik.

"Daha önce söyleyebilirdin." sitem dolu sesimle ona yaklaştım.

"Söyleseydim gidemezdim."

Mavi gözlerini gözlerimden ayırmadan bana bakıyordu. Bir adım daha yaklaştı.

"Gitme Deniz."

Gözlerini kapatıp alnıma dudaklarını bastırdı. Deniz'le ilk defa bu kadar yakındık. Gözlerimden süzülen yaşları parmaklarıyla sildi ve geri çekildi.

"Montunu giy. Kışları soğuk olur." dedi soğuk kollarıma dokunurken.

"Dikkatli ol. Hasta olma, kimse nazını çekemez senin."

Sanki sevgilimden ayrılıyormuş gibiydim. İçimde bir sancı vardı. Git gide büyüyordu.

"Kendine iyi bak. Çok üzülme, her şey düzelecek." dedi ve kollarını belime doladı.

Kafasını boynuma gömüp derin bir nefes aldı. Ardından arabasına binip sokaktan çıktı.

bir gece // girlxgirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin