''BEBEĞİM, SEBEP OLDUĞUN GÜNAHLARIN BIRAKTIĞI SIZLANMALARI GÖRMÜYOR MUSUN?'' jisung'un biriken günahlarının büyük bir kısmı şu an sahnede büyüleyici hareketleriyle kendisini zorlayan sevgilisi minho'ya aitti. keskin dans hareketleri hâli hazırda çoğu dansçıyı kıskandırırken jisung'u daha da zor duruma sokansa, dizinin biraz üstünde biten eteğiydi. minho etekler giymeyi severdi, jisung da onu her hâliyle severdi.
siyah transparan gömleği tenini büyüleyici bir şekilde göz önüne çıkartırken köprücüklerinin hemen altında biten siyah ceketinin sırt dekoltesi fenalık geçirmek için oldukça yeterliydi. üstelik bu görüntüsüne eşlik eden dizlerinin biraz üzerine biten siyah eteği, şekilli bacaklarını ortaya çıkarmasıyla beraber dansıyla beraber hareketleniyordu. heykelleri kıskandıracak güzelliğe sahip olan lee minho, başta sevgilisi olmak üzere herkesi nefessiz bırakıyordu.
lee minho, han jisung'un sızlayan günahlarının en büyük sebebiydi.
sahneden indiğinde nefes alışverişlerinden göğsü sürekli olarak kalkıp iniyordu, fazlasıyla yorulmuştu. sevgilisi onu izlerken sahnedeki en etkileyici kişi olmak istemişti. kulise ilerlerken sevgilisinin de oraya geleceğini biliyordu.
kulise vardığında, jisung elindeki siyah gül buketini ona uzatmıştı.
''nasıldım, iyi miydim?'' sarışından çiçekleri aldığında nefes alışverişleri düzene girmişti. terli bedeni transparan gömlekle daha çok parlıyor, anlını ıslatan saçları da buna eşlik ediyordu. güneş görseydi şayet şu an onu, kendisine en parlak yıldız dendiği için fazlasıyla utanırdı.
''lûgatımda ne kadar kelime varsa hepsini nefessiz ve yetersiz bırakacak kadar mükemmeldin, nefesim kesildi.''
minho karşısındaki bedenin dudağına uzanırken bunun sonun nereye varacağını biliyordu. günahlarından arınacaklardı, yeni günahlara sebep olabilmek için.
öpücükleri, öpücük olmaktan çıkıp derinleşirken kahverengi saçlı bedenin yeni düzenlediği nefes alışverişleri tekrar tıkanmasına sebep olmuştu. yavaşça dudaklarını ayırdığında sevgilisinin elleri hâlâ belindeydi.
''seni kiliseye geri götürmek üzereyim.''
ikisi de gülümsediğinde dudakları tekrar birbirleriyle birleşti. jisung minho'nun ince belini kavramıştı, bunu seviyordu. eli belinden kalçasına yavaşça kayarken öpüşmelere dilleri de katılmış, kendi savaşlarını vermeye başlamışlardı. bir eli hâlâ belindeyken diğer eli kalçasını hafifçe yukarı kaldırdı, bunun üzerine minho şekilli bacaklarını jisung'un beline sardı. sevgilisinin ince bedenini sıkıca tutarken öpüşürken kapadığı gözlerini açtı, kulisteki koltuğa ilerleyip kendini koltuğa bıraktı.
sevgilisi şimdi kucağındaydı, bacaklarını jisung'un beline sardığından eteği üst bedenine doğru toplanmıştı. çıldırtacak derece yavaşlıkla kucağındaki esmer bedenin teninde parmaklarını gezdirdi sarışın olan. teni, delirtecek derecede pürüzsüzdü ve jisung'un delirmemek için sebebi yoktu.
''artık dua etmene gerek yok bebeğim, senin vaftizin olacağım. en kötü itiraflarını söyle bana, günahlarını temizlemem için.''
''bana günahlar veren birine, günahlar veriyorum. ardından arınmak için birbirimizin tenine itaat ediyoruz, vicdanının üzerinde ağırlaştığını biliyorum.''
cümleleri, jisung'un esmer ten üzerinde izler bırakmasıyla son bulmuştu. dudakları arasında eriyen tene öpücükler bırakıyor, eziyor, kendi izlerini bırakıyordu. minho sıkıca jisung'a tutunurken aldığı hazdan dolayı gözlerini yummuştu, kafasını geriye yatırarak sarışın beden için boynunda yeni yerler açmıştı.
jisung, minho'nun siyah ceketini çıkarttığında açığa çıkan transparan gömleği parçalamak istemişti. bedenini saran siyah transparan gömlek nefesini kesmek için ant içmişten farksızdı. bedenine izler bırakmaya devam ederken, minho geri durmamış sarışın bedenin kazağından bir çırpıda kurtulmuştu. sevgilisinin ortaya çıkan kaslı bedeni, yutkunmasına sebep olmuştu.
ikisi de ön sevişmeye karşı sabırlarını yitirmişlerdi, bedenlerinin birbirlerine ihtiyacı vardı. jisung transparan gömlekten de kurtulduğunda kucağındaki minho'yu yavaşça yatar pozisyonda koltuğun üzerine bıraktı.
''buradaki tüm içkiler içilmiş dudaklarından. eğer beni odanda lider olarak tutarsan, sana öncülük etmeye devam edeceğim.''
''bana öncülük etmeye devam et, buna ihtiyacım var.''
jisung aldığı onayla hafifçe gülümseyip minho'nun eteğiyle beraber iç çamaşırını da indirdi, ardından kendisinin pantolonuna uzanan sevgilisine yardımcı olduğunda artık ikisi de çırılçıplaktı ve birbirlerine karşı dayanacak güçleri kalmamıştı.
minho'nun dudaklarına uzun parmaklarını uzattığında itaatkâr bir şekilde dudaklarını jisung'un güzel parmakları için aralamış, emmeye başlamıştı. yeterince ıslak olduğundan emin olduğunda parmaklarını minho'nun içine gönderdi, alışması için bekledikten sonra makas hareketlerine başlamıştı.
uzun sayılamayacak fakat minho için gerçekten uzun olan bir sürenin ardından inleyerek sızlandı, ''seni istiyorum, lütfen.''
jisung parmaklarını minho'nun içerisinden çekerken minho'nun bacaklarından biri sarışın bedenin omzundaydı. jisung canını yakmamaya özen göstererek minho'nun içerisine girdiğinde tüm kulis minho'nun inlemeleriyle doluydu,
''orası! orası, jisung, orası!''
jisung minho'nun noktasını bulduğunda hızlanmıştı, aynı zamanda minho'nun aletini de çekmeye başlamıştı. iki taraflı yaşadığı haz kendini bayıltacak derecede yoğundu. en sonunda ikisi de boşaldığında sarışın oğlan da kendini koltuğa sevgilisinin yanına bıraktı.
''şimdi, tüm günahlarımız arındı.''
femboy minho'ya asigim.
smut yazma konusunda aman aman değilim, muhtemelen kaldırırım ama umarım beğenmişsinizdir, okuduğunuz için teşekkür ederim <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
minsung 一 i'll keep you up until the sunset
Fanfiction[ top! han jisung & bottom + fem! lee minho ] // yetişkin içerik, tek bölümlük ''bebeğim, sebep olduğun günahların bıraktığı sızlanmaları görmüyor musun?'' 261220.