"Kai! Aşağı gel!" diye bağırdı Bayan Huening oğluna. Elleri titriyordu ve oğlunun onu rezil etmemesi için dua ediyordu Tanrı'ya, bu çok komikti çünkü yanında Tanrı Yeonjun vardı. "KAİ! DUYUYOR MUSUN BENİ?!" diye tekrardan bağırdı. Oğlu yukarıda, anime izliyordu. "Bağırır, bağırır, susar." kafasındaydı. Rahat ve ağzı açık bir çocuktu Kai.
"KAİ! ODANA MI GELMEMİ İSTİYORSUN?!" diye tekrardan bağırdı. Bu sefer Kai korkup, çıkmıştı odasından. Her ergen gibi o da odasına girilmesinden nefret ederdi. Ve annesi bu sefer cidden fazla bağırmıştı. Belli ki çöp attırma gibi bir iş değildi. "Efendim anne? Duymadın seni pardon." dedi Kai, yalanına kendisi bile inanıyor yüz ifadesi vardı ama Annesi inanmıyordu tabii ki de.
"Gel, oğlum. Seni birisi ile tanıştıracağız." Üstünde yumuşacık duran bir sweat tshirt vardı Kai'nin. Altında ise rahat bir pijama vardı. Annesi ayakta elleri ile uğraşıyordu. Gülümseme çalışıyor ama endişeliydi. Babası ise koltukta oturuyor Kai'ye bakıyordu. Sanki onun bir hareketi ile hepsi ölebilirdi. En önemlisi ise, camın önünde bir genç adam oturuyordu. Pembe saçlı, yakışıklı bir genç adamdı. Üstünde siyah bir kazak, siyah bir uzun palto vardı. Siyahtan başka bir renk giymez miydi bu adam?
"Ne oluyor..." diye ağzından bir kelime çıktı. Bu iyiydi en azından, ağzından bir küfür çıkmamıştı. "Gel, oğlum." dedi annesi. Sesi o kadar endişeli çıkıyordu ki Kai bile korkmaya başlamıştı. Kai korku yüz ifadesi ile annesi yaklaştı. Ama konuşmuyordu. Annesi genç adama döndü. Sonra ise Kai'ye döndü. "Biliyorum, tatlım. Zor gelecek başta. Ama kulaklarını aç ve beni dinle." dedi. Kai'nin o an tek düşündüğü şey, "neden bu kadar gizem kasılıyor?"du. Haklıydı da.
"Bu Tanrı Yeonjun, Ölümlüler Dünyasına kısa bir süre kalacak. Ve hizmetkârı olarak seni seçti." Bayan Huening, Kai'nin tepkisini merak ediyordu. Ama o hâlâ aynı yüz ifadedeydi. "Kai?" diye seslendi annesi ona.
"Ben sanırım yine o ironik rüyalardan birisindeyim lan." dedi Kai. Evet, o gene bir rüyada olduğuna anında inanmıştı. "Kai, hayır annem-"
"Anlamadığım tek şey şu pembeli gerçekte kim?" Kai'nin annesi daha çok sterslendi. Oğlunu hemen uyarmalıydı yoksa lenetlene bilirlerdi. Ama Tanrı Yeonjun, Kai'nin bu hareketleri komiğine gitmişti. Biraz rezilliğini izlemek için bayan Huening'i uyarmıştı. Bayan Huening hiçbir şey anlamamıştı, ama emirini yerine getirmişti.
"Tamam, her neyse," deyip koltuğa oturdu. Babası korkarak annesine baktı. "Ne zaman uyanacağım onu bekleyeceğim." dedi Kai. Annesi neden bu kadar aptal bir oğlu var diye her an ağlayabilirdi. "Bir şey diyeceğim ya, bu benim rüyam değil mi? İstediğim her şey olabilir!" Annesinin tükürüğü bir an korkudan boğazına kaçmıştı. "Anne sakin ol be," dedi Kai rahat bir şekilde. Sonra ortadaki küçük masadaki suyu annesine verdi. Kadın sakince içmişti.
"Şey ya, sen Yeonjun'dun değil mi? Tanrı mıydı?" diye hatırlamaya çalıştı Kai. O kadar umursamamıştı ki bütün olayları. Tanrı Yeonjun gülümsedi. "Evet," dedi. İlk defa sesini duymuştu Kai. Kulağa müzik gibi geliyordu. Derin bir sesi vardı.
"Ne güzel gülüyorsun sen. Soyunsana." dedi Kai. Annesi de anında kafasına geçirmişti. "Ouch! Acıttı, rüyalarda acıtır mıydı ya?" diye dudak büzdü Kai. Acıtmıştı çünkü gerçekten de. Annesi ise dişlerini sıkarak konuştu. "Çünkü rüyada değilsin, gerizekalı."
"Çok ayıp, cidden. Bir ebeveyn çocuğu ile böyle konuşursa, çocuğun da ona karşı kaba olması gayet doğal bir şey, değil mi?" diye Yeonjun'a döndü. Yeonjun sadece gülmüştü. Kai'yi hizmetkâr olarak seçmekle çok iyi yapmıştı. Eğlenecek olduğu çok belliydi.
"Kai, annen doğruyu söylüyor. Bunlar gerçek, rüya değil." demişti Yeonjun. Kai ise buna hiç inanmamıştı. Nah çekmek geliyordu içinden ama annesi gene vurursa diye korkuyordu. "Anne, bu adam ne diyor?"
"Oğlumla konuşmama izin verir misiniz?" diye sordu annesi. Tanrı Yeonjun izin vermişti. Oğlunun kolundan çekiştirerek götürdü. Annesi gerçekten sinirliydi. "Kai, bu bir şaka veya da rüya değil. Sana bundan bahsetmedik, çünkü ihtiyaç duymadık. Kısacası bizim soyumuz Tanrıların hizmetindedir. Ve Tanrı Yeonjun seni seçti. En kötü seçimdi bence."
"Oha, anne sen ciddisin." dedi Kai. Sindirmeye çalıştı. "Peki ya, o terbiyesiz neden soyunmadı?"
"Kai!" diyerek vurdu annesi. "Bunlar birer şaka değil. O bir Tanrı! Sabırlı olduğu için şanslısın ama senin yüzünden ailemiz yok olabilir!" dedi annesi ciddi bir şekilde. Kai arkasına dönüp tekrardan Tanrı Yeonjun'a baktı. Onun aklında çok farklı şeyler vardı. "Neden beni hizmetçi olarak seçti ya? Ben daha kendime bakamıyorum."
"Bu konuda sana katılıyorum. Ama minnettar olmasın Kai, seni öldürmediğine şükret." dedi Annesi oğluna. Ne olursa olsun, kendi ailelerinden birisi seçmişlerdi. Belki de bu iyiye işaretti. Oğlu belki de, onu rezil etmek yerine yüceltebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dude, be kind to that god! ↦ yeonkai
Fanfictionhuening ailesi, ölümlüler dünyasındaki tanrı yardımcıları olan bir soydu. tanrı yeonjun, yardımcı olarak genç kai'yi seçmişti. kai bundan nefret etmeye çalışsa da asla yeonjun'dan nefret edememişti.