2/7

326 44 45
                                    

"Bu pembe kafa ile aynı odada mı kalacağım! Asla, kabul etmiyorum!" diye tepindi Kai. Odasında inanmadığı bir Tanrı ile kalması korkunçtu onun için. Odası adeta onun özel bölgesiydi. Annesi onu sakinleştirmeye çalıştı. "Kai, ona pembe kafa diyemezsin! Hem başka seçeneğin yok, Tanrı Yeonjun seninle aynı odada kalmak istiyor."

"AMA BEN İSTEMİYORUM ONU NE YAPACAĞIZ?" diye bağırdı. Annesi ise terliğini eline aldı. "Kai hiç ergen havalarını çekemem. Onunla kalacaksın yoksa bilgisayarına el koyarım." deyince ise susmuştu. Ayaklarını yere sürte sürte, üzgün bir şekilde odasına gitti Kai. Tanrı Yeonjun onun yatağını kapmıştı.

"Hadi ama, yerde ben mi yatacağım?" diye söylendi kendi kendine. Tanrı Yeonjun, onun bu hallerini aşırı seviyordu. "Ne oldu Kai, bir şeyden mi şikayetçisin?" Kai ona ters bakışlar attı. Ama anında düzeltti ve zorla gülümsedi. "Yook, ne olacak efendim."

"Yerde mi yatmak istemiyorsun yoksa?" Benimle cidden dalga mı geçiyor bu adam, diye düşündü Kai. Evet, Kai ile uğraşıyordu. Onun için ta Olimpos'dan gelmişti. Birazcık eğlense ne olurdu ki? Onun da hakkıydı. "Yani, yumuşacık yatağım varken neden yerde yatmaktan keyif alayım ki..."

"Gel, yanımda yat o zaman." dedi Tanrı Yeonjun. Kai, başta şaşırmıştı ama kabul etmedi. "Olmaz," dedi. Tanrı Yeonjun bu cevaba üzülmüştü doğrusu. "Neden, yatmak istemiyor muydun? Yoksa benim yanımda yatmaktan utanır mısın?" Kai sert bir bakış attı. Ciddi ciddi Tanrı onunla dalga geçiyordu.

"Olmaz çünkü rahatıma düşkün birisiyim. Seninle hiç rahat yatamam ben." dedi Kai. Bir yandan ise yatağındaki battaniye tarzı şeyleri alıyordu. Tanrı Yeonjun onun kolundan çekince kucağına düşmesine neden oldu. "Tanrı manrı demem kafa atarım şimdi."

Tanrı büyük bir kahkaha attı. Kai böyleydi işte, ağzını tutmayı bilmiyordu, Tanrıya karşı bile. Kai Tanrının gülmesini sevmemişti. Onunla dalga geçmesini sevmemişti. Ama gerçek olan bir şey vardı ki o da Tanrı'nın çok yakışıklı olmasıydı. 

"Şey yani, özür dilerim. Affedin." diye düzeltti Kai, ve Tanrı'nın kucağından kalktı. Tanrı Yeonjun sinsice gülümsedi, "Umm, kabul edilmedi. Bir daha özür dile." deyince ise Kai daha da sinir olmuştu. Özür dilemek erdemlikti tabii ki de ama burada ise onunla dalga geçiliyordu, hiç hoş değildi. "Sinirlendin mi yoksa?"

"Hayır, efendim. Benim ne haddime," ona saygı duymak zorunda olması da ayrı sinir bozucuydu. Kai hiç bu davranışlara alışık değildi. "Tamam, her neyse, gel yanımda yat. Ve böyle ciddi olmak zorunda değilsin." dedi Tanrı Yeonjun.

"Ne yani şu an sana sövsem soyumu çürütmez misin?" diye sordu Kai. Tanrı Yeonjun güldü. "Tabii, o kadar da rahat olma. Neyse, ben sadece senin sen olmanı istiyorum. Yanımda diğerleri gibi davranmak zorunda değilsin." dedi ve yana kaydı. Elini yatağa vurdu, bir nevi Kai'yi yanına çağırıyordu. "Çok ısrar ettin madem, ehehe" diyerek yanına uzandı Kai.

dude, be kind to that god! ↦ yeonkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin