"Kanka senin pembeli de acayip iyiymiş ha," diye fısıldadı Beomgyu Kai'ye. Evet, şaka değildi. Ve Tanrı Yeonjun ertesi gün okula başlamıştı. Ve Beomgyu da baya hayran kalmıştı. "Kapa çeneni. Tam elimin altınasın şu an farkındasın değil mi?" diye sinirle söyledi Kai. Bu durumdan hiç memnun değildi Kai. "Ne var be, yakışıklıya yakışıklı derim."
"Ağzının suyunu sil bari, düştüğünü bu kadar belli edemezdin." dedi Kai. Beomgyu ona dil çıkardı ve biraz uzaklarındaki Tanrı Yeonjun'u izlemeye başladı. Gene çatı katında, öğle yemeği yiyorlardı. Kai'yi dürtükledi. "Beni onla tanıştır." Kai hiç takmadı çünkü bunu yapmak istemiyordu. "Kaii!!"
"Hayır, tanıştırmayacağım." dedi Kai ifadesini bozmadan. Beomgyu dudak büzdü. "Yaa, lüütfeen." Kai'nin zaafı olan o yüz ifadesini yaptı Beomgyu. "Tanışıp ne yapacaksın, otur oturduğun yerde."
"Kıskanç," dedi Beomgyu. "Ne kıskançlığı ya?" diye kendi kendine konuştu Kai.
"Sen de yemek ister misin?" diye sordu Beomgyu, Tanrı Yeonjun'a. Tanrı gülümsedi, bu kibarlığı çok hoşuna gitmişti ama Tanrı sandviç sevmezdi. "Teşekkürler ama sen yersen daha mutlu olurum, Beomgyusshi" diye kibarca reddetti.
"Kai, ismimi biliyooor!!" diye tekrardan dürtükledi. Kai kremalı ekmeğini yiyordu. Göz ucuyla sert bakışlarını attı ve ekmeğine geri döndü. "Tanrı olduğu için olabilir mi gerizekalı." dedi ve Tanrı Yeonjun'un duyacağı bir şekilde. Aslında ikilinin haberi yoktu ama baştan beri ikisini de duyuyordu. Sadece duymazlıktan geliyordu. Tanrı olduğu için pek de zor olmuyordu açıkçası.
"Kai, siz bir de birlikte uyuyordunuz değil mi? Eğer oynaşmazsan seni net döverim." dedi Beomgyu Kai'nin koluna vurarak. "Hm, hm," diye geçiştirdi onu Kai. Şu anki kremalı ekmeği daha önemliydi onun için. Beomgyu somurttu, bazenleri arkadaşına aşırı sinir oluyordu.
"Tanrı Yeonjun, size bir soruda bulunmak istiyorum." dedi Beomgyu. Tanrı başını salladı. "Tabii," demişti. "Eşiniz var mı ya da herhangi başka ilişkiniz?" deyince Kai'nin yediği boğazında kalmıştı. Beomgyu hafif sırıttı, Kai ile uğraşacak bir şey bulmuştu. "CANIM ARKADAŞIIM, İYİİ MİSİİN?" siye uzatarak konuştu Beomgyu. Kai'nin dibine girdi. Tanrı ona hemen su uzattı. Kai dibindeki Beomgyu'yu yitti ve sudan içti.
"Bir anda ne oldu öyle?" diye sordu Beomgyu. "Hiçbir şey olmadı, kapa çeneni," diye tersledi Kai onu. "Çok kaba bir arkadaşa sahibim."
"Kaba arkadaş birazdan götüne tekmeyi yapıştıracak." Beomgyu ise yüzünü buruşturup taklit etti Kai'yi. Sonra ise Tanrı Yeonjun'a döndü. "Soruma cevap vermediniz?" dedi meraklı gözlerle. "Gerizekalı, tanrılara ilişki asla sorulmaz. Bilmez misin sen?" diye azarladı Kai. Yeonjun hafif güldü. "Evet, aslında doğru söylüyor Kai. Tanrılar ilişkilerde çok berbattır. Ama benim neredeyse hiç ilişkim olmadı. Yıllardır sevdiğimi bekliyorum."
"Bekliyorum derken? Nasıl yani, anlamadım." diye sordu Beomgyu. Tanrı derin nefes aldı, anlaşılan bu ölümlü onu biraz (!) sıkboğaz edecekti. "Kader Tanrıçaları ta ben doğduğumda örmüştü; benim sevdiğim bir ölümlü. Ruh eşim bir nevi. Onu bulmak için geldim ölümlüler dünyasına."
Tanrı anlatırken gözleri parıldıyordu. Açıkçası Kai biraz kıskanmıştı, acaba ruh eşi kimdi? "Vaaay canınaa, bu çok güzel. Değil mi Kai?" diye hafiften Kai'nin omzuna dokundu. Kai gene ağzına kremalı ekmeğini aldı ve "hm, hm," yapmıştı. Normal hali gibi davranıyordu ama içi o laftan sonra bir tuhaf olmuştu.
"olmuştu." yazarken elim "ş" harfine gitti durdu amk uyuz oldum.
olmuştuş (✿◕‿◕✿)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dude, be kind to that god! ↦ yeonkai
Fanfichuening ailesi, ölümlüler dünyasındaki tanrı yardımcıları olan bir soydu. tanrı yeonjun, yardımcı olarak genç kai'yi seçmişti. kai bundan nefret etmeye çalışsa da asla yeonjun'dan nefret edememişti.