o n e

50 10 38
                                    

k r a l i ç e      m e l i d a ' n ı n      l a n e t i》

Güzel bir gün sayılırdı.

Köy gibi bir yerdeydik, büyük, tek katlı bir ev, çimlerle dolu düz bir bahçe ve bahçeyi çevreleyen ağaçlar -aslına bakacak olursanız orman-, en dış bölge ise demir fileyle çevriliydi.

Demir filenin ardında ufak bir sokak, yine filenin ardında olan bir okul bulunmaktaydı, muhtemelen liseydi.

Arkadaşlarım Yugyeom, Taehyung, Jungkook ve sevdiğim Yoongi ile birlikteydim. Bahçede neler yapabileceğimiz hakkında konuşuyorduk, kazandığımız ödülü test ediyorduk. Liderimiz bir çeşit büyücüydü ve bize verdiği görevleri yapmamız karşılığında güçler kazandıracağını söylemişti, kabul ettik. Dediğini de yapmıştı, hepimize uçma gücü/büyüsü(?)nü sunmuştu. Kontrol etmesi çok, çok zordu. Taehyung deneyip deneyip yere çakılıyordu ve bunu yapmaktan da asla caymıyordu, umutsuzca iç çektim ve ben de denemeye koyuldum.

⋈⋈⋈

O sırada Seokjin ağaçların çevrelediği alanda dolanıyordu. Ağaçların açık bıraktığı ufak yere ilerlediğinde değişik ışık ve dumanlar çevresini sarmalamıştı, Jin gerginlikle birkaç adım geriledi fakat devamı gelmedi. Olan kötüydü, çok kötüydü. Seokjin ele geçirilmişti.

Seokjin, lanetlenmişti.

⋈⋈⋈

Yorulmuş bir şekilde birbirimize bakıp gülüşüyorduk, henüz ne liderden ne de yardımcısından yeni bir görevin haberi gelmişti. O sırada Seokjin geldi, biz olacaklardan habersiz onun gelişini seyrederken harelerinde dolanan kara tilkileri fark ettim, sanki tilkiler zihnimin dört bir yanını sarmaya çalışıyordu. 'Kraliçe Melida'nın laneti.' diye düşünüp emin olduğumda diğerlerine soğuk bir biçimde söyledim.

"Lanet-lanetlenmiş. Buradan hemen uzaklaşmalıyız." Kısa bir an bana baktılar, ciddiyetimi ölçmek ister gibiydiler.

Kaşlarımın iyice çatılmasıyla gözlerini büyütüp Seokjin'e baktılar, hızla bize doğru yaklaşıyordu. Hemen ikiye ayrılıp sınıra ilerlemeye başladık.

İlk önce Jungkook tırmanmaya çalıştık fakat şans bizden yana değildi, Melida bizim tarafımıza geliyordu ve bu gücümüzü kullanabilmemiz için iyi bir nedendi. Derin bir nefes alıp kontrolü kaybetmemeye çalışarak havalandık, sonra tekrar bize yaklaşmaya çalışan iblise bakınca bizim değil, benim peşimde olduğunu anladım. Jungkook'u korumak için hızla yanında bulunduğum filenin tersi yönü, ormana doğru ilerledim ve geride kalan arkadaşıma kaçması için bağırdım. Bir an tereddütle bana bakıp sınırdan geçti.

Kraliçe Melida'nın ruhu, insanların zihnine işler, en büyük yalanlarını ortaya döker ve bedenlerini ele geçirip onların ya acımasız şekilde canını alır ya da kendilerini öldürmelerini sağlardı.

Hızla ağaçların üzerinde ilerlerken arkadaşımın bedenini ele geçiren iblisin büyümeye başladığını hissettim, arkama kısa bir bakış attığımda hislerimin doğruluğu kanıtlanmış oldu. Onun dikkatini dağıtıp sınırdan geçtim ve okulun yanında kalan sokağa kendimi attım.

Boyası olmadığı için gri görünümlü olan bir binanın alt balkonuna sırtımı yaslayıp derin nefesler aldım, sarf ettiğim efor yüzünden ter içindeydim. Kısa bir süre gözlerim kapalı şekilde sakinleşmeyi bekledim ve yanımdaki hareketlilikle gözlerimi açtım. Taehyung yanımdaydı, Yoongi'nin nerede olduğunu sormadan kafamı kaldırıp nerede olduğumuza baktım. Balkon sokağın yoluna bakıyordu ve yolun ortasında üç-dört genç ayaktan ayağa geçen topla ilgileniyorlardı. Sonra buraya gelmenin kötü bir fikir olduğunu fark ettim, gençlerin canını tehlikeye atıyordum. Taehyung ile ayrıldığımızda ayaklarım yerden hafifçe kesik, şekilde gençlerin arasından geçmeye çalıştım. Aptal gibi önümü kesip serseriymiş gibi davranmaya başladıklarında ise gözlerimi devirip üstlerinden hızla boş olan okul bahçesine vardım.

d r e a m sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin