"BİR ŞANSIMIZIN OLMADIĞINI BİLİYORDUM"

1.1K 43 36
                                    


Sevgi neydi? Onun için her şeyi göze almak, onun mutluluğu için çaba göstermek, ona kalbini açabilmek... Evet ona kalbini açmakta sevgiye dahildi. Ben biliyordum bana aşık olmadığını. Belki de hiç olmayacaktı. Ona baktığı gibi bakmayacaktı. Ama yanımda olacaktı. Bu karanlıktan beraber çıkacaktık. Bir şansımız olacaktı. Hep geçmiş zaman kullanıyorum. Çünkü bunların hepsi birkaç saniye önce bitti. O başkası için beni ebedi karanlığa göndermeyi göze aldı. 
"Sahra! Ben ne yaptım?" Kendi kendine mırıldanıyordu Gediz. Şoka girmişti. Sahra'yı elinde silahla görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Daha bu sabah beraber uyandığı kadın katil olacaktı az kalsın hem de eski sadıcını öldürerek. Engel olmak istemişti ama kendi mi katil olacaktı şimdi? Hem de Sahra'nın katili...
Sancar ve Nare Sahra'nın yanına gidip nabzına baktılar. Yaşıyordu ama durumu kritik olabilirdi.
"Ambulans çağırın." Gediz'in sesi adeta çıkmıyordu. 
"Sahra! Bizi duyuyor musun? Aç gözlerini. Bak hastaneye gideceğiz. Aç gözlerini." Sahra uyanmıyordu.
"Alo Adnan başhekim. Acil bir durum var. Bir yaralımız var ancak şu an için kimsenin bilmesini istemiyoruz. Özel bir durumda. Evet. Sizin hastaneye getireceğiz. Ambulansı zeytinliğe yollar mısınız?" 
Kendi canı için başka birini üstelik sevgilisini öldürmeye kalkan Gediz'i elbette polise teslim etmeyecekti Sancar. Telefonu kapatır kapatmaz Gediz'in yanına geldi. Hala aynı yerdeydi Gediz. Bir şeyler söylüyor gibiydi ama sesi çıkmıyordu. 
"Bak hastaneyi aradım. Ambulans geliyor. Ölmeyecek sevgilin merak etme."
Nare duyduğu kelimeyle aniden başını kaldırdı. Elvan'ın Sahra ve Gediz ile ilgili sözlerini duymuştu ama ortaya çıkanlardan sonra oyun olduğunu düşünmüştü. Gerçek miydi yani?
"Ben ne yaptım?"
"Gediz ağa kendine gel." Sancar Gediz'den tepki alamayınca ona şiddetli bir yumruk vurdu. Savrulan Gediz toparlandığında önce Sancar'a baktı ve Sahra'nın yanına koştu.
"Sahra özür dilerim. Özür dilerim. Ne olur ölme! Lütfen gitme." Gediz hıçkırarak ağlıyordu. Sahra'nın saçlarını ve yüzünü seviyordu. 
Sahra yavaşça gözlerini açtı. Zor konuşuyordu. "Ben zaten bir şansımızın olmadığı biliyordum."
"Hayır hayır, var şansımız. Ben çok korktum. Sen katil olursun diye. Sancar'ı öldürürsün diye. Çok korktum." 
Sahra'nın gözleri yine kapanmıştı. O sırada acı siren sesi duyuldu. Görevliler Sahra'ya müdahale ettiler. Gediz başka bir dünyada yaşıyormuş gibi hissediyordu. Hisleri alınmış, kafasının içi boşaltılmıştı sanki. Sahra'nın elini hiç bırakmadı. Ambulansa beraber bindiler. 
Nare ve Sancar'da arkalarından arabaya binmiş onları takip ediyordu.
"Aradığın kimdi?"
"Yakından tanıdığımız bir başhekim. Normal ambulansı arasaydık polislerle uğraşmak zorunda kalırdık. Sahra kendine geldiğinde ihbar eder mi bilmem ama onu bu halde teslim edemeyiz."
"Gediz'e karşı yumuşadın yani?"
"Hayır ama onu bir can borcum var. Sonuçta benim için sevgilisini öldürmeyi göze aldı." Sancar sevgilisi derken bastıra bastıra söylemişti.
Nare yine duyduğu şeyle içinde bir acı hissetti. Tanımlayamadığı bir şeydi bu. 
"İçerde de sevgilin dedin Gediz'e. Beraberler mi? Yoksa oyun oynadıkları için mi?"
"Hayır oyun değil. Onları dağılma mekanında beraber gördüm. Çok yakınlardı. Gediz ağa işte. Seninle bu konuları konuşmak istemiyorum." Sancar sinirlenmişti. Hem Nare'nin meseleyi sorgulaması hem de az önce yaşadıkları olay fazla geliyordu.
Ambulans hastanenin girişine yanaştığında Sahra'yı indirdiler. Arkasından Gediz'de indi. Ancak kısa süre içinde tuttuğu eli bırakmak zorunda kaldı. Müdahale odasına alınmıştı Sahra. Gediz öylece çöktü kaldı. Sanki nefes alamıyordu. 
Nare ve Sancar hastaneye geldiler. İçeri girdiklerinde gördükleri dağılmış bir Gediz'di. İkisi de ne yapacaklarını bilmiyordu. Sancar Gediz'in yanına çöktü. 
"Durumu nasıl?"
"Bilmiyorum. İçeri aldılar."
"Ellerinden geleni yaparlar merak etme." İki eski sadıç birbirlerine bakmadan konuşuyordu. 
"Dün onu bulduğumda ödü patlamıştı. Bütün gece kâbus gördü. Ona seni karanlıklardan aldım demiştim. Ama ben ebedi karanlığa kendi ellerimle teslim ettim onu." Bir damla yaş düştü Gediz'in gözünden. Çektiği acı ruhuna fazla geliyordu. Bu farklıydı. Nare'ye âşık olduğunda, evleneceğini duyduğunda yaşadığından farklıydı. 
Nare sessizce Gediz ve Sancar'ı izliyordu. Bir an eski dostları gördüğünü fark etti. Çok yara almışlardı ama yine de en dipte birbirlerine omuz olabiliyorlardı. Bu sırada içeride Sahra'ya müdahale ediliyordu. Kanaması fazlaydı ancak Gediz şans eseri daha az zarar görebileceği bir noktadan vurmuştu onu. Ameliyathaneye götürmek için Sahra'yı dışarı çıkardılar. Gediz ayağa fırladı.
"Sahra buradayım bak. İyileşeceksin. Güzelim ne olur dayan!"
Hemşireler hızlıca Sahra'yı götürdü. Ardından doktor çıktı.
"Şanslıymış hanımefendi. Birkaç santim hayatını kurtardı. Kanaması biraz fazlaydı. Ama durumunu kontrol altına aldık. Şimdi ameliyata alacağız. Güçlü bir bünyesi var atlatacaktır."
"Onu lütfen kurtarın."
"Merak etmeyin. Elimizden geleni yapıyoruz."
Doktor ameliyata girmek için uzaklaşırken Gediz az da olsa rahatlamıştı. 
"Siz gidin artık. Ben buradayım. Onun yanında kalırım. Hem kendine geldiğinde sizi görsün istemiyorum."
Sancar sinirli bir şekilde Gediz'e döndü. "Bizde ona meraklı değiliz. Yaptığı onca şeyden sonra insanlık ettik buraya geldik."
"Ya sen laftan anlamıyor musun? Kızın abisi öldü. Pislikte şerefsizde olsa onun abisiydi."
"O zaman yaptığı her şey mübah. Hakkı var öyle mi?"
"İçeride canıyla uğraşıyor Sahra. Umurumda değil hiçbiri."
Nare araya girdi. "Hastanedeyiz. Sessiz olun."
"Hem sana söyledim. Evet Akın'ın tertemiz biri olmadığını biliyor ama diğer meseleden yani Nare'ye yaptıklarından haberi yok."
Nare öylece kalmıştı. Sahra'nın yaşadıklarından habersiz oluşu ona bakışını değiştirmeye başlamıştı. Zaten Sancar'ın verdiği karanlıkta hapsolma cezası da kötü hissettirmişti ona kendini. Bir insanın travmalarının olmasının ne demek olduğunu Nare iyi biliyordu.
"Bilseydi o zaman. Sorup soruştursaydı. Kim kimi durduk yerde yok etsin."
Nare Gediz'in hareketlendiğini görünce araya girdi tekrar.
"Allah aşkına yapmayın. Sancar biz gidelim. Melek evde bizi bekliyor. Gediz olanlar için çok üzgünüm. Bizi lütfen haberdar et durumdan"
Gediz dalga geçer gibi bir 'ciddi misin?' bakışı attı. Nare kolundan tutarak Sancar'ı oradan uzaklaştırdı.
Gediz sakince sandalyeye oturdu. Ne yapacağını ne düşüneceğini bilmiyordu. Dakikalarca düşündü. Daha bu sabah Sahra'yla bir gelecek planı yapmıştı. Evet ufak bir umuttu ama neden olmasın diyordu. Nare'den de yaşadığı bu acı aşktan da kurtulmak istemişti. Sahra ona iyi geliyordu. Ama o Sahra'yı az kalsın öldürecekti. Kendi yanmıştı şimdi Sahra'yı yakıyordu. Sabah Sahra'nın dediği 'sana aşık olurdum' cümlesi aslında bir itiraftı. Sahra aşıktı. Ama aşık olduğu adam onu harcamıştı. 
Gediz düşünceler içinde boğuşurken doktor çıktı içeriden. Arkasından da sedyede yatan yüzü bembeyaz bir Sahra. Onu götürürlerken Gediz peşinden gidemedi. Doktorda çıkmıştı.
"Durumu gayet iyi. Birkaç gün hastanede tutmak istiyoruz."
"Çok şükür. Aynı ortamı sağlasak eve çıkartamaz mıyız?"
"Eğer yapabilecekseniz neden olmasın. Ama bu gece burada kalsın. Sabaha kadar bir değişiklik olmazsa eve götürürsünüz."
"Teşekkür ederim."
Gediz yeniden nefes alabildiğini hissetti. Sahra kurtulmuştu. Ama esas sınav şimdi başlıyordu. Sancar'ın canı için Gediz'in feda ettiği Sahra onu affedecek miydi?
Sancar ve Nare konağa geldiler. İkisinin de kafası karmakarışıktı. Kapıyı açan Halise'den Melek'in Zehra'yla uyuduğunu öğrenen Nare sessizce çalışma odasına çıktı. Bugün yaşananları düşünmek bile ağır geliyordu. Önce Kahraman'ın teklifi kabul etmeyişi, Gediz'in pişmanlığı, Sahra'nın gelişi ve silah çekmesi, Gediz onu vurması... Korkunç bir gündü ama aklının takılı kaldığı bir yer vardı. Gediz ve Sahra sevgili olmuştu. Gözünün önüne Sahra'yı vurduğunda birbirlerine olan bakışları geliyordu. Kafasını salladı düşünceleri silmek istercesine, camı açtı nefes alabilmek için.
Sancar ise bahçede biraz hava almak istiyordu. Ne kadar düşman da olsa, kızgında olsa Gediz'in yanında olamayacağı için kendini kötü hissediyordu. Gediz'le düşmanız demişlerdi. Gediz de o da birbirlerine ne kadar vursalar da kırsalar da o dipteki noktada buluşmuşlardı yine. Menekşe'nin evinin önünde Gediz'le olan konuşmalarını düşündü. Her şeye rağmen en acı anında Gediz koşmuştu yanına. Onu hapse attırmak istemişti ama yine onun canı için Sahra'yı vurmuştu. Önce Gediz'i aramak istedi ama yapamadı. Sonrasında hastaneyi arayıp öğrendi durumu. Nare'ye haber vermek üzere yukarı çıktı. 
"Sahra ameliyattan çıkmış. Durumu iyiymiş. Sabah eve gönderebilirlermiş."
"Çok sevindim." Nare durgundu.
"Sen iyi misin?"
"Bilmiyorum. Zor bir gündü."
"Daha da zorları bizi bekliyor."
"Daha zor olmayacak. Sende Gediz'de hapse girmeyeceksiniz."
"Kahraman'a şirketi mi verelim yani?"
"Evet verin."
"Bu asla olmayacak."
Hastanede sabah olduğunda Sahra tekrar ambulansa bindiriliyordu. Durumu stabil kalınca ev izni çıkmıştı. Hala baygındı. Ama bu Gediz için bir fırsat olmuştu. Uyandığında Sahra ölse gitmezdi Gediz'in evine. Gediz'de onu bu halde bırakamazdı. En azından evde uyanırsa bir süre idare ederim diye düşünüyordu. 
Işıklı malikanesine önce Gediz'in arabası arkadan da ambulans girmişti. Refika ve Müge kapıda onları bekliyordu. Görevliler yavaşça sedyeyle birlikte Sahra'yı misafir evine götürdüler. 
"Ya orada yalnız kalacak rahat eder mi acaba? Bir ihtiyacı olur." diye sordu Müge.
"Merak etme ablacığım. Orada hiç yalnız kalmayacak. Pamuklara saracağım onu. Hiç bırakmayacağım." Gediz'in bu sözlerine Refika güldü.
"Bakalım o seni yanında isteyecek mi? O da vurursa seni görürsün."
Gediz'in şuan aklına getirmek istemediği şeyi annesi söylemişti. Sahra uyandığında ne yapacaktı?
Elvan koşarak Nare'nin kaldığı odaya girdi. 
"Dün neler olmuş öyle Naree?"
"Sana da günaydın Elvan"
"Kız boşver şimdi günaydını filan. Gediz ağa ne yapmış öyle"
"Sancar için sevgilisini vurdu işte."
"Bırak o da oyundur. İki çıyan yine oyun edip kandırma peşindedir sizi. Yoksa onda nerede o cesaret?"
"Elvan!" diye bağırdı Nare. Sinirleri iyice bozulmuştu.
"Gözümüzün önünde oldu herşey. İyi değilim. Yalnız kalmak istiyorum."
Elvan ses etmeden odadan çıktı. Nare'nin iyi olmadığını ilk gördüğünde anlamıştı ama sebebini bilmiyordu sadece.
Nare ise yatağa yatıp yorganı kafasına kadar çekti. Olanlar bir türlü aklından gitmiyordu. Özellikle Sahra ve Gediz'in son bakışı...
Sahra'nın durumunu kontrol eden hemşire sessizce odadan çıktığında Gediz bir sandalye çekip tam karşısında oturdu Sahra'nın. Artık uyanması gerekiyordu. İlaç kesilmişti. Gediz ne söyleyeceğini bilmiyordu. Yaptığının ne özrü ne affı olabilirdi. Sahra ne yapsa hakkıydı. Ama o an öyle bir durumda kalmıştı ki ne yapacağını bilememişti. Şimdi olsa kendini vurur ama Sahra'nın saçının teline zarar gelsin istemezdi. Bu sırada Sahra kıpırdandı ve gözlerini açtı. Zorlanıyordu belli ki acısı vardı. Gediz içinden bir küfür savurdu. 
"Sahra, sahra... İyi misin?"
Bir an bulunduğu yere baktı Sahra. Uyandığı odayla gece yattığı oda aynı yerdi. Yaşadıklarının kâbus olduğunu düşündüğü birkaç saniye yarasının verdiği acıyla öyle olmadığını hatırlattı ona. Gediz'i gördü yanı başında.
"Ben kâbus sandım her şeyi. Ama değildi gerçekti." Bir anda aydınlandı Sahra'nın kafası. Aşık olduğu adam gözünü kırpmadan vurmuştu onu. Şimdi düşmanı olan eski sadıcı için. 
"Sahra bak ben..."
"Konuşma. Söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum. Ben neden buradayım?"
"Evde daha rahat olacağını düşündüm. Hemşire gelip kontrol ediyor sürekli."
"Etmesin. Kimseyi istemiyorum." diye bağırdı Sahra. Ani tepkisi yarasının acıması olarak geri dönmüştü.
"Yapma bak canın yanıyor. Biraz sakinleş, dinlen öyle konuşalım."
"Canım acıyor öyle mi? Senin bende açtığın yara acıyor. Gözünü kırpmadan beni feda edişin... Sen düşmanım dediğin adam için beni vurdun. O ölmesin diye... Senin gözünde düşmanın kadar bile değilmişim."
"Bak sandığın gibi değil, öyle değil."
"Ne o zaman var mı bir açıklaman?"
Gediz sustu. Açıklaması yoktu çünkü. Hislerinin tarifi yoktu. Çok büyük bir hata yapmıştı. 
"Susuyorsun. Sus zaten. Defol git Gediz." kelimeleri teker teker bastırarak söylemişti Sahra.
Gediz odadan çıkıp kapının önündeki banka oturdu. Tam bir şeyler yoluna girerken yine tepetaklak olmuştu hayatı. Neresinden tutacağını şaşırmıştı o da. Elindeki tek umudu da kaybetmiş gibi hissediyordu. 
Müge kardeşinin yanına geldi. Elini omzuna koyup yanına oturdu. 
"Sahra nasıl?"
"Ağrısı var."
"Başka? Sadece bu mu?"
"Kalbinde açtığım yara daha büyük."
Gediz'in sıkıntıyla verdiği nefesle Müge'de kardeşine sarıldı. Sabah Sahra'yı anlattığında onca olumsuzluğa rağmen sevinmişti. Nihayet Nare'nin aşkından kurtulacak diye mutlu olmuştu. Akın'ın kardeşi olması kötü bir tesadüftü ama bu Sahra'yı da canavar yapmazdı.
Elvan sayesinde tüm konak Gediz'in Sahra'yı yaraladığını öğrenmişti. Halise oğlu için yapılan fedakarlıktan memnundu. Nihayetinde onun oğullarından hele ki Sancar Efe'sinden kıymetli ne vardı ki onun için? Ne Sahra ne de Gediz umurlarındaydı. Konakta bu olaya ağlayan bir kişi vardı, Ceylan.
Nare ve Sancar, Kahraman'ın teklifini konuşmak için konak ahalisinden uzak bir yer arıyorlardı. Köşede ağlayan Ceylan'ı görene kadar.
"Ceylan, neden ağlıyorsun?"
"Sahra'yı duydum. Durumu nasıl?"
"İyi, iyi de sen neden bu kadar üzgünsün."
"Nasıl üzgün olmam bana onca yardımından sonra?"
"Nasıl yani?" Nare ve Sancar şaşkınlıkla Ceylan'a bakıyordu. 
"Senin elinden Menekşe'yle beraber bebeğini almaya çalışan o değil miydi?"
"Hayır, tamam Menekşe'ye yardım etti ama ben istediğim içindi o. Ben bebeğim daha iyi bir hayat yaşasın diye verecektim."
"Ama sonuçta Menekşe'yle beraberdi ona yardım etmek için geldi."
"Menekşe'den nefret ediyordu. Bana yardım etmek istediği için kaldı."
Nare ne kadar Sahra'ya kızmaya zorlasa da kendini olmuyordu. Hep bir yerden şaşırtıyordu bu kız onu. Çok tuhaftı ama arkadaşlığı bile samimiyetsiz gelmemişti. Halbuki oyundu her şey.
Gediz elinde yemek tepsisiyle gelen hemşireyi durdurdu. 
"Sen ver ben hallederim. Sonra kontrol edersin."
"Peki Gediz bey. İlaçları da burada. Mutlaka yemekten sonra içsin."
Gediz sakince kapıya vurdu. Ses gelmeyince yavaşça açarak içeri girdi. Sahra yatmış öylece tavana bakıyordu.
"Doktorum ilaç saatin geldi. Öncesinde bir şeyler ye. Saatlerdir açsın."
"Ne güzel işte sana bulaşmadan ölürüm burada. Sevinirsin."
"Sahra yapma böyle. Hadi birkaç kaşık iç ne olur."
"Çorba mı o?"
"Evet annem senin için yaptırmış."
"Senin elinden bir şey içmem ben. Birde ilaç getirmişsin. Allah bilir onlarda zehirdir." Sahra sinirle güldü. Gediz tepsiyi komodine bıraktı.
"Sahra dünden beri zaten ölüyorum acıdan. Ne olur yapma. Biliyorum yaptığımın ne özrü ne affı var. Ama kendin için dikkat et ve iyileş. Sonra ne istersen o olacak söz veriyorum."
"Gediz git. Merak etme bende gideceğim zaten. Kurtulacaksın."
Gediz'in odadan çıkmasıyla Sahra'nın gözyaşları akmaya başladı bir bir. Yarasından çok kalbi acıyordu. Sancar'ın yaşattığı kâbusun şokuna atlatamadan Gediz bir başkasını yaşatmıştı. Çığlıklar atmak, bağırmak istiyordu. Gediz'i parçalayacak kadar sinirliydi. İçindeki acıyı kusacağı bir yol arıyordu. Gediz'le hesaplaşması bitmemişti. Ama içini acıtan bir gerçek vardı. Şu hayatta onu kimse gerçekten sevmemişti. Babası doğmadan ölmüş, annesi onu yok sayıp intihar etmiş, ağabeyi desen onu hiçbir zaman hayatının içine almamıştı. İşi düşünce aramış onda da koşa koşa gelmişti Sahra. Sırf hayatında biri olsun diye. Ama Gediz başkaydı. Ona değer verdiğini hissetmişti. Özgürce paylaşabilmişti hislerini. Ama o hepsinden de büyük bir kötülük yapmıştı. Sahra bunu affedemeyeceğini biliyordu.
Sancar ve Nare hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Sahra Akın'ın kardeşiydi. Evlerine hayatlarına girmişti intikam almak için. Ama Akın'ın yaptıklarından bir haberdi üstelik Ceylan'la onu ne kadar çok koruduğundan bahsetmişti. Nare Sancar'a söyleyemese de Sahra'yla konuşmak istiyordu. Onun gerçekleri öğrenmesi gerekliydi.
"Gediz'le konuştunuz mu tekrar?"
"Hastaneyi aradım. Çıkarmışlar. Hemşire de yollamışlar. Evde tedavi oluyormuş."
"Gitmeye ne dersin?"
"Oldu. Birde geçmiş olsuna mı gidelim beni vurmaya gelen kadına?"
"Sancar, Gediz için gitmemiz gerekiyor. Dünden sonra merak etmiyor musun? Senin için katil olacaktı neredeyse? Hem Kahraman meselesi var. Onunla da konuşmak gerekiyor. Kısa bir ateşkes yapamaz mısınız?"
"Düşmanımla dost olacak halim yok yeniden. Hem Kahraman gerekirse ihbar etsin. Yarıcının oğlu değil hapisteki Sancar Efe olmayı göze aldım ben."
Nare duyduklarıyla şoka girmişti.
"Sen Melek'i beni aileni düşünmüyor musun hiç? Herkesi arkanda bırakıp hapse mi gireceksin?"
"Bunca fedakârlık yaptım o şirket için. Gidip Kahraman'a vermektense ömür boyu hapis yatarım."
Nare Sancar'ın sözleriyle iyice tükendiğini hissediyordu. Herşeye rağmen Sancar'ı affetmeye çalışmıştı. Onun için hiç olmayacak şeyleri kabullenmişti. Ama şimdi o ne kızını ne Nare'yi ne de ailesini düşünmüyordu. Ne için? Şirket, güç, para ve hırs... 
"Merak etme ama bir düşündüğüm var. Geçen akşam Müge aradı. Kahraman'ın kayıp bir kız kardeşi varmış. Belki bulabilirsek onu bir şansımız olur."
"Adam aramış bulamamış biz nasıl bulacağız. Hem bir şeyde bilmiyoruz."
"Az önce dedin ya Gediz'e gitmek sanırım iyi olacak."
Sancar düştüğü zor durumdan kurtulmak için ittifak kurmak zorundaydı. 
Gediz hala bahçedeki bankta oturuyordu. İçeriden çıkan hemşire durumunun iyi olduğunu ancak dinlenmesi için sakinleştirici bir ilaç verdiğini söyledi. Bir süre uyutacaktı bu Sahra'yı. Bunu öğrenen Gediz odaya girdi yeniden. Önce başucunda durdu Sahra'nın seyretti bir süre. Sonra saçlarını okşayıp usulca bir öpücük kondurdu.
"Keşke bir şansım olsa da beni affedebilsen. Yaptığım o saniyelik hata hayatım boyunca taşımak zorunda olduğum bir yük olacak benim için. Ben öyle bir karanlığın içindeydim ki. Ufacık bir ışık bile yoktu. Ama sonra sen geldin. Sana tutundum. Oradan çıkabileceğime dair bir umudum oldu. Ellerimle o umudu yok ettim. Sana zarar vereceğime keşke."  Gediz daha fazla devam edemedi. Şu an kendini de paralasa değiştiremezdi yaşananları. Ama ne gerekiyorsa yapacaktı. Sahra onu affetmezdi ama yeter ki iyi olsundu. Gediz'in hayattaki tek tesellisi artık buydu. 
Odadan çıktığında artık üzerini değiştirmesi gerektiğini fark etti eve girdiğinde ise davetsiz misafirleri vardı. 
"Hayırdır? Geçmiş olsuna mı geldiniz?"
"He geçmiş olsuna geldik. Bizi öldürmeye gelen kadınla sevdama göz koyan eski sadıcıma destek olmadan olmaz dedim."
"Bak hala ne diyor ya?"
Gediz'in sinirlenmesiyle hem Nare hem Müge araya girdi. Sancar'la Gediz durdu.
"Gediz dünü konuşmamız lazım. Kahraman'ın teklifini unuttun mu?"
Gediz gerçekten unutmuştu bu durumu. Sahra'dan başka bir şey düşünmüyordu saatlerdir. 
"Sahra iyileşsin sonra kim kimi ihbar ederse etsin."
"Gediz saçmalama ablacığım."
"Şu an hiçbir şey düşünemiyorum abla. Bir planımda yok. Ama Kahraman'ın böyle bir döneklik yapacağı belliydi."
"Kahraman'ın kayıp bir kız kardeşi varmış. Bulursak belki."
"Nasıl? Hem siz nereden öğrendiniz bunu?"
"Ben söyledim." Müge durumu olduğu gibi Gediz'e anlattı.
"Ya sen o herifin evine nasıl gidersin? Aklını mı kaçırdın?"
"Şu an meselemiz bu değil?"
"Ne demek bu değil. Ya sana bir şey yapsa. Abla allah aşkına ya." Gediz sinirden delirmek üzereydi. Ablası zamanında onu kaçırmış adamın evine gitmişti hem de yardım etmek için. 
"Şu mesele bitsin. Bağır, çağır hatta küs bana. Ama şu an değil."
Gediz sinirle koltuğa oturdu. Hayatının tüm kontrolü elinden gitmiş gibiydi. Nare'yle Sancar barışmış, bütün düşmanlık planları elinde patlamış, Sahra'yı vurmuş üstelik ablası da kendini tehlikeye atmıştı. Ama yine de meseleye kayıtsız kalamadı.
"Elimizde konuyla ilgili ne var?"
Sahra gördüğü kabusla kan ter içinde gözlerini açtı. Yine annesini görmüştü. Karanlıkta kimsesiz kaldığını, yalvarmış, bağırmış ama gelen olmamıştı yine. Odadan çıktı yavaşça. Bahçede hava almak isterken. Sancar, Nare ve Gediz'in konuşmalarını duydu.
"Halama sordum Müge'den duyduğumda. Kahraman'ın babası zamanında karısına çok eziyet etmiş. Kadın en son canına yetince evden kaçmaya kalkmış. Yolda bindiği traktör kaza yapınca kadın oracıkta can vermiş. Başta çocuğu evde bıraktı sanmışlar ama yokmuş. Komşular kızı da yanında görmüşler giderken. Ama her yeri arasalar da bulamamışlar. Babası da biraz öyle kafayı yemiş."
"O tarihte ki kayıp çocuklardan başlamak lazım. Ama bizim altından kalkabileceğimiz iş değil. Emniyetten biri lazım bize. Ama güvenilir ve sağlam biri."
"Onu düşünüyorum bende. Kahraman'ın da haberinin olmaması lazım. Eli kolu uzundur onun."
Sahra gülerek yukarı çıktı.
"Oo misafirlerimiz gelmiş. Geçmiş olsun demek için mi geldiniz?"
"Sahra, sen neden kalktın. İyi misin? Bir şey mi istedin?" Gediz onu görünce panikleyip arka arkaya sıralamıştı sorularını.
"Yok Gediz öyle hava alayım dedim. Bir baktım dostların gelmiş. Merhaba demeden geçmek istemedim."
"Biz sadece dünkü..."
"Yok açıklama yapmana gerek yok. Sen uğruna beni feda ettiğin ağabeyimi öldüren dostlarınla Kahraman'ı yola getirecek planı yap."
Sancar ve Nare Sahra'nın tavrından rahatsız olmuşlardı. Nare dayanamadı.
"Sahra bak ben çok üzgünüm. Sen bize düşman olduğun halde ben senin için üzülüyorum. Çünkü hiç bir şey bilmiyorsun."
"Evet Nare bilmiyorum. Ama hayattaki tek dalımı öldüren insanların sebebi de umurumda değil. Kahraman hisseleri verdiğinizde zaten vazgeçecek. Zeytinliğe geldiğimde onu gördüm ilk. Derdi şirketi almak. Sizde verin kurtulun. Bu ucuz numaralarla onu alt edemezsiniz."
"Ne vazgeçmesi? Bu adam bunu hep önümüze koyacak? Hep tehdit edecek bizi. Durmayacak."
Sahra sinirle Gediz'e mırıldandı.
"Beter ol."
Aynı şekilde Gediz de cevap verdi. 
"Unutma Kahraman'ın elinde seninle ilgili de bilmediğim şeyler var. Hep birlikte topun ağzındayız."
"Ağabeyimin katilleri ile ne iş yaparım ne de onlarla işi olanla benim işim olur."
Sahra arkasını dönüp giderken Nare seslendi.
"Eğer bilmek istersen ben buradayım. Belki o çok sevgili ağabeyini birde benden dinlemek istersin."
Sahra olduğu yere çakılmıştı sanki. Yer ayakları altında kayıyordu. Bir sebebi olduğunu elbette farkındaydı ama Nare'nin çıkışı onu korkutmuştu. Ona ne yapmış olmalıydı ki Sancar öldürmüştü. Gediz Sahra'nın yanına geldiğinde yüzünün halini gördü. Sahra ayakta daha fazla duramadı. Gediz'in kollarına yığıldı. Sahra'nın olanları öğrenmeye cesareti olacak mıydı? Yoksa yüzleşmek yerine kaçmayı mı tercih edecekti?

Herkese selam! Günlerdir Sahra&Gediz'in yarım kalan hikayesini düşünüp durdum. Açıkçası böyle bir son aklıma bile gelmemişti onlar için. Sonra dedim ki ben yazayım madem. Hayal kurmak serbest sonuçta. ☺️
Normalde pazartesi yayınlayacaktım ama dayanamadım. Umarım severek okuyacağınız bir hikaye çıkarırım ortaya. İyi okumalar!



Kalbim Senin | SahgedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin