İşimize Devam Etsek mi?

126 10 20
                                    


           DoDam ( Yedam'dan)

   Bir anda gelen cesaretle Doyoung'a itiraf edecektim. Aynı odada kalıyorduk. O birileriyle görüştükçe gelip bana anlatıyordu. Bu acı verici olmaya başlamıştı artık. 

   Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca odaya çağırdım. Yatağımda bağdaş kurup tedirginlikle dudaklarımı kemiriyordum. "Şu dudaklarını kemirmeyi  keser misin." Sesin geldiği yöne baktığımda ıslak kırmızı saçlarıyla bana bakan Doyoung'la karşılaşmıştım.

   Yana kayıp boş kalan yere elimle vurup oturmasını söyledim. Yanıma oturduğunda kalbim deli gibi atıyordu. "Ne söyleyecektin bana hyung?" Gözlerimin içine bakıyordu. Derin bir nefes aldım "Doyoung hatırlıyor musun sana sevdiğim biri olduğundan bahsetmiştim," dediğimde kafa sallamıştı. "Çok güzel kırmızı saçları, kendine has havası olduğunu söylemiştim," anlattıklarımdan bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.

   "Doyoung lafı daha fazla uzatmanın mantığı yok. Ben senden hoşlanıyorum hayır dur hatta seni seviyorum." Sonunda söyleyebildim. Kalp atışlarım sakinlemek yerine daha da hızlanmıştı.

   "Hyung sen ciddisin değil mi?" dediğinde ne alaka der gibi bakmıştım. "Tabii ki ciddiyim şaka yapar gibi bir halim mi var?" 

   "Yokta beni sevdiğin gerçeği hala inanamıyorum."  Çok mu imkansız onu sevmem. "Bana anlatmıştın sorduğumda kırmızı saçlı falan diye ama hiç ben olduğumu düşünmedim. Ne bileyim senin gibi birinin benim gibi birini sevmesi imkansız geliyordu."

   Yüzüne 'sen ciddi misin' der gibi bakıyordum. "Kendinin farkına varır mısın artık. Ve şunu unutma ben seni yüzün ya da fiziğin güzel diye değil kalbin güzel diye seviyorum." Ellerini avcumun içine aldım nazikçe. Cevabını bekliyordum. Ama hala istediğim cevabı duyamamıştım.

   "Seni seviyorum hyung ve hep seveceğim." demişti. "Benimle çıkar mısın Dobby?" dediğimde " Sorman hata." deyip üstüme atlamıştı. 

   Öyle sıkı sarılıyordu ki kemiklerim sızlıyordu. Bir anda üstüme atlayınca ağzımdan çığlık kaçmıştı. Keşke kaçmasaydı. 

   Anında üyeler odaya dalmıştı. Doyoung'u üzerimde gören Hyunsuk hyung "YOSHİ JUNGHWAN'IN GÖZLERİNİ KAPA" diye bağırdı. Onları görür görmez Doyoung'u üstümden attım. Yavrum yere düşmüştü. 

   "Hyung düşündüğünüz şeyi yapmıyorduk. Yanlış anlamayın bizi." dediğimde Jihoon hyung "Ne düşünüyormuşuz ki biz?" dedi gülerek. Çok güzel daha da rezil oldum. Junkyu hyung "Neyse biz çıkalım da işlerine devam etsinler." dediğinde utancımdan yerin dibine girecektim. Gülüp odadan çıkmışlardı.

   Doyoung'a baktığımda gülüyordu. "Neden gülüyorsun acaba?" dedim sitemli bir sesle. "Telaş ve utançla açıklama yapmaya çalışmana." derken yanıma oturdu. "Ne kadar komik ama." deyip göz devirdim. 

   Bakışlarım Doyoung hariç her yere değmişti. Buna dayanamamış olacak ki çenemden tutup kendine çevirdi. Yüzlerimiz fazlasıyla yakındı. Doyoung'un sıcak nefesini yüzümün her zerresinde hissediyordum. 

   "Acaba hyunglarda rahatsız etmeyeceği için işimize devam etsek mi?" yüzünde şeytani bir gülüş vardı. Geri çekilmek istesem de yapamıyordum. Yüzünü yüzüme iyice yakınlaştırdığında gözlerimi sıkıca kapatmıştım. O ise bu halime gülüp burnumun ucuna bir öpücük kondurmuşsun. 

   "Ben sana dokunmaya kıyamıyorum ama" deyip kollarını bedenime dolamıştı. Bende ona sarılarak fısıldadım kulağına "Seni seviyorum" diye.

   "Bende seni seviyorum..." diyerek başını boynuma gömmüştü.



Selam!!! Öncelikle size bir şey söylemek istiyorum. Her an final yapabilirim. Bölümler için ilham bulamıyorum artık. Ayrıyeten yazmak için moodumun yüksek olması gerekiyor. Ama bu sıralar bu pek mümkün değil. Bunu bitirdikten sonra Treasure shiplerinden birine fic yazmak istiyorum. Hangisinin olmasını istediğinizi yorumlara yazarsanız çok müteşekkir olurum. Her neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oy verip yorum atmayı unutmayın. Roty Treasure ile mutlu huzurlu sağlıklı kalın...



Treaure being TreasureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin