4

170 15 5
                                    

Bahçede sektirdiği basketbol topuyla dağınık saçları aynı tempoda yükselip alçalıyordu.

Kendi evinde, kendi bahçesinde kendine göre yaptığı bu uzun basket potasına attığı her sayıya kendi başına sevinirken dün gece çektiği güzel uykunun sesiz tadı dilinde yuvarlanıp duruyordu.

Bedeninde tüm günü yatakta geçirdiği için bir hassalık vardı.
En sonunda abisi gelmeden bir kaç saat önce kendini bu sahaya atmış, ardı gelmeyen sayıları kendi başına alıp kendi kendine kutlamıştı Jeon Jungkook.

Bu gün geç uyandığı için mi sabah dersini kaçırmış uyandığında ise devam eden o mayhoş tatlı uyku hali yüzünden sadece temel ihtiyaçlar için dışarı çıkmıştı yatağından.

Telefonu uzun zaman sonra titreşince ıslak saçlarını başını bir köpek yavrusu hibi sallayarak geri itmişti.
Adımlarını kapının girişinde duran su şişesinin ardında ki telefonuna ilerletmiş kısa sürede yerdeki telefonunu alıp kulağıyla omzuma sokuşturmuştu.

Yerde duran eşyalarıda toplayıp evin içine giriş yaparken telefonda ki abisinin garip bir şekilde heyacanlı sesine kulak asmıştı.

O gelene kadar dışarı çıkmamasını istemişti, sorun etmedi Jeon üstün de ki basketbol tişörtünü çıkarıp kirli sepetine atar atmaz kısa bir duş için suyun altında girmişti bile.

Kapının açılıp abisinin sesini duyduğunda ise, saçlarını bir havlu yardımıyla kurutmakla meşguldü.

Abisi ona seslendiği anda odasından oturma alanına yürüyordu.

____(jungkook)

Yanına ulaştığımda üzerin de ki kalın paltoyu çıkarmış bileklerinde ki düğmeleri  çözüp ondan beklenmeyecek şekilde dağınık duran saçlarıyla korkuyla ve biraz da heyecanla bakıyordu bana.

"Duydun mu? "  derken sesinde bariz bir endişe bir o kadar da saf merak işitiyordum.

"Neyi?" dedim başımda olan havlu omuzlarına düşerken, ona ayak uydurduğum merakla.

Aynı tonuna eklenen şüpheyle "Dün geceyi işte"
dedi bakışlarını kuşkuyla ve rahatsızlıkla etrafta dolaştırırken sesinde kuşkucu bir tonlama vardı biraz korkuyor biraz da panik duyuyordu.

Iyice artan merak duygumla ona odaklanırkensağ kaşım kendiliğinde yükselmiş, cevapsız kalan merak duygum sinire dönüşürken   "olmuş yani dün gece ?"

Yüzünü ekşiterek etrafta dolanmaya başladı, yanıma geldiğinde kravatını aceleyle nefes alamıyor gibi çıkartıp kanepeye attı, ardından ölü bir ceset gibi kendini onun yanına bıraktı.

Bakışlarımı yeniden ona çevirmiş, özenle giydiği ve hiç beklenmeyecek şekilde kırışan beyaz klasik gömleğinin iki düğmesini de açarken panik ve korkuyla sanki yeniden yaşıyor gibi değilde, bir katile son dileğini anlatir şekilde başladı cümlelerine.

"Hiç kimse uyuyamamış, Jungkook! Konuştuklarımın arasinda dün gece gözünü bile kırpabilen yok! Sırf ikimiz değilmişiz! Gitmedin mi bu gün okula duymadın mı Jeon? Hiç bir ağa bakmadın mı seni aptal?

"Hyug—"

"Her yerde var yahu!" Bir anda öfkeyle yerinden kalkacak beni hırpalayacak gibi gelen ses tonuyla dün geceyi dusunmeye ittim kendimi.

Nadir şeyler vardı hafızamda, gece ikiye kadar film izleyişimiz üçe kadar oyun oynamam ve sonrası yoktu uyanmıştım sabahsa..

" gece kimse uyumamış, Jungkook. Düyada. Hiç. Kimse! Dünyada Hiç kimse!"

Ardından aklına gelen bir anıyla gözlerinden bir ışık geçer gibi  oldu. Beni yanılmadan yeniden şakıdı şaşkınlıkla.

"Yok öyle değil  bir kaç uyuyan kişi duymuş amirim. Bin kişi de bir kişi falandır demişler. Ağlarda,  gece boyunca yanan ışıklar yetmezmiş gibi sinyallerin uzun süreli kullanıldığı için şebekelerin çöktüğü de yazıyor.
Herkesin aklı çıkmış. Sen hiç bir şey duymadın mı? Sana anlatmak zorunda kalıyorum bunları! Aklımı  kaçıracağım! "

Yanına oturdum bir süre sonra, ardından eline ne ara aldığını bilmediğim telefonuyla mesaj yollamaya girişti.

"Çok acayip. Çok feci korkunç."

Parmaklarımla oynarken anlattıklarını sindirmeye çalışıyordum. Derken başını çevirdi telefonundan bana doğru.
Eve girişinden beri ilk defa doğrudan yüzüme baktı; hafifçe kızarık gözlerini benimkine kilitledi.

"Jungkook..Sen Dün gece uyudun mu?

those who can't sleepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin