"I'm Alright." Chapter 4

726 71 17
                                    

"Ya saçmalama geldiler bile!" O sırada kapının kırılma sesini duydum. Kalp atışlarım hızlanmıştı.

"Şimdi!"

*

Harry arabayı sürerken arkamıza baktım. Peşimizdelerdi.

"Lanet olsun, yaşama gibi bir şansımız kalmadı ne diye kaçıyoruz?!"

"Ama pencereden atladığına göre kaçmak istiyorsun."

"Biz ona göt korkusu diyoruz." Bana kısa bir bakış gönderip gamzelerini göstererek sürmeye devam etti. Ama belki kurtulabilirdik. Çünkü arkamızdakiler LBM'den değildi, bizim çetedenlerdi. Ve o kadarda güçlü bir çete değiliz. Ben arkama bakarken yüz kırkla girmiş olduğu viraj yüzünden arka koltuğa savruldum. Gözlerimi devirip tekrar öne geçtim. "Araba kullanmayı bilmiyor musun sen?"

"Açıkçası bu ilk deneyimim."

"Lütfen reşit olduğunu söyle!" Gamzeleri daha da belirgin olurken bana bakıp göz kırptı.

"Reşitim bebeğim." Kendimi tutamayıp dirseğimi karnına geçirdiğimde ellerini direksiyondan çekip sızlanmaya başladı. Bir elimle direksiyonu tutup diğer elimle karnıyla ilgilenen şapşalı tokatladım. "Acıyor!" Sinirle koltuğumdan kalkıp Harry'nin üstüne oturdum. "Vay canına çok hızlısın." Dirseğimi bu kez omzuna geçirdiğimde inledi. "Şunu yapmayı keser misin?"

"Yan koltuğa geç!" Hafifçe kalktığımda homurdanarak yan koltuğa geçti. Takviyeyi arttırıp gaza köklendim. Arkamızdan birer birer kayboluyorlardı. "Şimdi nereye gideceğiz Bay Benim Evde Kalalım?" Pasaportlar ve kimlikler evde kaldığı için mal gibi kalmıştık.

"Aslında bir dağ evim var. Ve bayağı ıssız. Öyle bir evim olduğunu kimse bilmiyor. Kafamı dinlemek için gittiğim bir yer."

"New York'ta dağ evi mi?"

"New York'ta değil. Charlotte'da."

*
Dürtülmeler eşliğinde uyandığımda karşımda -yine- bir çift zümrüt yeşili göz vardı.

"Kalk hadi geldik." Dört saatlik uyku iyi gelmişti. Kapıyı açıp dışarı çıktım ve sekiz saattir toprağa basmamanın verdiği sersemlikte tökezledim. Gerçektende dağadaydık ve tam önümüzde iki katlı bir köşk vardı. Tahtadan yapılmıştı ve açıkçası korkunç görünüyordu. Önüme geçip eve girdiğinde burda yalnız kalmamak için koşarak bende içeri girdim. Harry ortalıkta görünmüyordu. Biraz sonra merdivenlerden iki tane tabancayla indi. Birini bana uzattığında alıp belime koydum.

"Odanı göstereyim," Eliyle gelmemi işaret ederek merdivenlerden çıktı ve tam karşımızdaki odaya girdi. "Yandaki odada benim. Yani eğer kâbus görüpte birine-"

"Uzatma."

"Tamam, birde dolapta benim bazı kıyafetlerim var. Üstünü değiştirirsen daha iyi olur." Kapıyı işaret ettiğimde gözlerini devirip dışarı çıktı. Bende ceketimi çıkarıp banyo olduğunu tahmin ettiğim odaya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime baktım, resmen berbat görünüyordum. Kendi kendime omuz silkip banyodan çıktım ve odanın penceresinden dışarıya baktım. Çok güzel bir manzarası vardı. Aslında hayal kurarken Drew'la ben evlendiğimizde böyle manzarası olan bir evimiz olsun isterdim. Drew aklıma gelince yine gözlerim doldu. Onların akmasına izin vermeden üstümü en azından kamufle amaçlı değiştirmem gerektiğini düşündüm. Dolabı açıp siyah renkli bir tişört çıkardım ve üstümdeki tişörtle değiştirdim. Tişört Harry'nin olduğu için ben içinde kaybolmuştum. Altıma giyecek bir şey ararken bir kız şortu buldum, benimle aynı bedende. Aklıma gelenlerle yüzümü buruştururken deri taytımı çıkarıp kot şortu altıma geçirdim. Mide bulantısına zaman yoktu. Evi incelemek için odadan çıktığımda ıslak saçlı ve benim üstümdeki gibi siyah tişörtlü bir Harry'yle karşılaştım.

"Şey, ben.. Duş alabileceğini söylemek içi gelmiştim." Omuz silktim.

"İstemez." Kaşlarını çatıp gözlerini gözlerimle buluşturdu.

"Gözlerin dolmuş." Gözlerimi çevirdim.

"Hiçte değil." Önünden çekilip aşağı indim ve kanepelerden birine oturdum.

"Bu arada üstündeki şort Gemma'nın. Böyle bir evim olduğunu sadece o biliyor zaten. Ayrıca Gemma'da kız kardeşim." Mide bulantım geçerken bacaklarımı kanepenin önündeki sehpaya uzattım. Göz yaşlarım bana çok büyük bir savaş açmıştı ve hazırlıksız yakalanmıştım.

"Bence ağlamalısın. Rahatlarsın."

"Sana ne?" Omuz silkti.

"Sadece bir öneri." Gözlerimi kırptığımda serbest kalan göz yaşlarımı göstermemek adına iki elimle yüzümü kapattım. O sıradada omzumda bir el hissettim.

"Biliyor musun? Bence o adam seni hak etmiyor." Başımı iki yana salladım.

"Sen nereden bileceksin?"

"Bir kere, seninle o şekilde konuşması bile yanlış."

"Bu seni ilgilendirmez." Ellerimi yüzümden çekip göz yaşlarımı tişörtün eteğine sildim.

"İlgilendirir, çünkü uzun süre birlikte olacağız." Gözlerimi çevirdim.

"Bu arkadaşım olacağın anlamına gelmez." Kaşları havaya kalkarken gamzeleriyle baş başa kaldım.

"Daha fazlası oluruz?" Gözlerimi devirip kafasına bir şaplak attım ve başımı geriye atıp beni beklemeden akan göz yaşlarımı durdurmaya çalıştım. Tanrım! Resmen sulugöz olmuştum!

"Harry, sevgilin var mı?" Gamzeleri dahada belirginleşirken kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Hayır, kendimi sana saklı- Ouv!" Tam yarasına yediği dirsekle yerde iki büklüm olmuştu. Ve ben yarasına vurduğumu fark edince kesinlikle benden beklenmeyecek bir hızla yanında bittim ve tişörtünü sıyırdım. Harry'se tekrar kanamaya başlayan yarasına rağmen sırıttı.

"Ben iyiyim, bebeğim. Bu kadar endişeye gerek yok."
🍀 🍀 🍀 🍀 🍀 🍀
Kısaydı, çünkü, önceki bölümler geçen sene yazılmıştı, bunu yeni yazdım, fark belli oluyordur herhalde. Neyse. Byü.
-DoReMiLoLoLo

Safe & Sound ~Haylor [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin