1 : L O S T
"kaybolduysan kendini bulabilirsin demektir."
Soğuk. Tıpkı bir buz dağına çarpmış gibi. Tıpkı buz dağına dönüşmüşsün gibi. Ama asla sert değil. Soğuk olan suysa, sert değil; yüzey daha çok bıçak kadar keskin gelir.
Daha önce de hissetmiştim. Ama bu defa kendim için değildi.
Hissettiklerin kadar vardın bu dünyada. Ne kadar çok hissedersen o kadar mı çok yaşadığının kanıtıydı yoksa aslında seni öldüren mi buydu bilmiyordum tam olarak hâlâ.
Kollarımla geniş kulaçlar açıp suyun dibine doğru hızla ilerlerken ciğerlerimdeki hava, bana hipotermi geçirtecek kadar soğuk olduğundan bedenimi fazla uyarıyordu. Titrediğimi hissediyordum, her an yanlışlıkla ciğerlerime bir soluk misafir edip su yutmaktan korkuyordum.
Orada bedeni süzülen, genç kadının, ince kolunu tuttuğum gibi kendime çektim ve kollarımı belinden geçirip bacaklarım kuvvetli bir şekilde itip ikimizi de yukarı doğru çıkardım.
Çok derin değildi ama bu denizde akıntı fazlaydı. Hele bu havada... Suyun yüzeyine çıkınca hızlı soluklar alıp kendime süre tanıdığım sırada kollarımdaki kadının yüzüne baktım. Gözleri kapalıydı, dudakları soğuktan morarmış ve göz altlarının da dudaklarından aşağı kalır yanı yoktu.
"Hey," diye seslendim soluk soluğa, bir yandan suyun yüzeyinde kalmak için bacaklarımı çırparken. "Uyan." Tek elimi yüzüne götürüp yanaklarını sıktım. "Hadi ama... Bu kadar kısa sürede su yutmuş olamazsın."
İş başa düştü. Kıyıya doğru yüzmeye başlamak berbat bir karardı ama başka bir şansım yoktu çünkü uyanacak hali var gibi görünmüyordu bu kadının. Bir de her şey harikaymış gibi karla karışık yağmur da artmıştı. Burdan çıkınca büyük ihtimalle zatürre olup ölecektim.
Düzenli nefes almaya çalıştım. Tek kolumla yüzmeye devam edip onu da diğer kolumla taşıdım. Batıp batıp çıkıyordum ama su sığlaşmaya başladığında ayaklarımı yere basıp kızı iki kolumla suyun yüzeyinde taşımaya devam ettim. Su iyice azalınca ve vücudumdan ayrılınca üzerime bin ton ağırlık bindi, sudaki ağırlığım iki katına çıktığı için kendimi taşımak zor değilmiş gibi zayıf görünse de bir de bu kızı da taşımak benim için büyük bir zorluğa dönüştü.
"Neden... Kendini... Benim... Önümde... Atıyorsun... Ki..." durdum. Kesik kesik sık soluklar alıp verdim kıyıya birkaç metre kala. "Daha az vicdanlı bir adamı bulabilirdin. Ama yok. Tanrı'nın benim için planları var. Evet."
Yutkunup ağır adımlarla kendimi kumsala attım. Önce dizlerimin üzerine çöküp kızı kumsala yatırdım. Sonra oturup soluklandım. Parmaklarımı boynuna götürüp şah damarını bulup birkaç saniye hissetmeye çalıştım. Yaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21
Fanfiction"Kalp kırıklarını gizlersin, çocukluğunu özlersin; artık 21'sin." © kayipdoktor | 2021