2.5

4K 325 117
                                    

Harry Draco'ya sinirlenip telefonunu kapattığında sinirle soluyarak yatağından kalktı ve üzerindeki okul üniformalarını çıkardı. Dolabından kendisine eşofman takımı alarak üstüne geçirdi ve tekrardan yatağına geri oturdu. Zamanında hatalar yaptığının farkındaydı. Draco'nun trip atmasını veya sinirlenmesini de anlayabiliyordu. Ancak haftalardır Draco yüzüne bile bakmıyordu. Normal olarak sıkılmıştı bu durumdan. Hatalarını telafi etmesi için Harry'ye şans tanımıyordu bile. Ona şans tanımazsa Harry kendisini ona nasıl affettirebilirdi ki? Ayrıca Harry'yi seviyorken baloya Dylan ile gitmek istemesi de deli ediyordu Harry'yi.

Sinirle ellerini saçlarının arasından geçirdi ve tamamen yatağına uzandı. Öpüşmüşlerdi ve Harry bir şeylerin değişeceğini, en azından Draco'nun baloya kendisiyle geleceğini sanmıştı, ancak yanılmıştı. Draco her şeye rağmen o herifle gitmek istiyorsa kendi bilirdi. Bu saatten sonra konuyla alakalı ağzını bile açmayacaktı.

Yatağında uzanır halde düşüncelere daldığında kapının açılma sesini duysa da, Ron veya Neville olduğunu sandığından yattığı yerden doğrulmadı, bakışlarını da tavandan çekmedi. Ancak yatağında hissettiği ağırlıkla hafifçe kollarının üzerinde doğrularak kimin geldiğine bakmıştı.

Gelen Draco'ydu ve yüzündeki gülümsemeyle yatağa yaklaşıp Harry'nin yanına uzanmıştı.

"Hey." diye mırıldandı Harry'nin şaşkın suratına keyifle bakarken. "Beni burada gördüğüne şaşırdın sanırım."

"Tabiiki de şaşırdım." dedi Harry. "Burada ne işin var? Başımıza taş mı yağacak? Resmen Gryffindor yatakhanelerindesin."

Draco etrafına bakıp, "Evet." diye mırıldandı. "Ben de hala inanamıyorum ama maalesef buradayım. Seni görmeye geldim."

Harry dudaklarını büzüp, "Git Dylan'ı gör sen." dedi. "Ne işin var ki benim yanımda?"

"Ne güzel trip atıyorsun sen öyle, Potter?"

"Kes sesini."

Draco gülümsemesini genişletip, "Ayrıca hatalı taraf olarak senin Slytherin yatakhanesine gelmen gerekiyordu, benim değil." dedi. "Neyse yapacak bir şey yok. O kadarını akıl edemeyeceğini biliyorum."

"Zekamı yermeyi keser misiniz acaba?" diye sitem etti Harry. "Kırıcı olmaya başladınız."

Draco kıkırdayarak, "Asla sana sataşmaktan vazgeçmem bunu biliyorsun." dedi. Sonra da Harry'yi belinden tutarak kendisine çekti, ardından da kollarını onun bedenine doladı. Harry de gülümseyerek kafasını Draco'nun göğsüne yaslayarak gözlerini kapattı.

"Seni çok üzdüğümü biliyorum." diye mırıldandı Harry. "Söylediğin her kelimeyi, yaptığın her şeyi hak ettiğimi de biliyorum ama lütfen bunları telafi etmeme izin ver, Draco."

"Evet, hak ediyorsun ama bugün artık çok uzattığımı fark ettim." dedi Draco ve elini kaldırıp Harry'nin saçlarına daldırdı. Hiçbir zaman anlayamamıştı bu karışık saçları neden sevdiğini ama şimdi anlıyordu, yumuşacıklardı. "O yüzden geldim buraya. Yoksa siksen gelmezdim haklı olmama rağmen."

"İstersen yapabilirim." diye sordu Harry alayla. "Söylemen yeter."

"Gevşeme hemen." diye kafasına vurdu Harry'nin Draco. "Azıcık romantik ol be adam."

"Tamam be ne vuruyorsun?"

"Hak ettin."

"Bu gece burada kalsana." dedi Harry. "Perdeleri çekeriz, bizimkiler görmez."

"Burada o kadar uzun kalmayı düşünmek bile panik atak geçirmeme neden oluyor, Harry."

Harry kahkaha atıp, "Doğru ya unutmuşum." dedi. "Ama bence benimle uyuma fırsatını kaçırmak istemezsin."

"Doğru." dedi Draco yine odada gözlerini gezdirip. "Sanırım senin için bu eziyete katlanabilirim."

"Kalacaksın yani?"

"Fikrimi değiştirmeden önce kapat bu konuyu."

"Tamam sustum." dedi Harry hemen. Kollarını iyice Draco'ya sardı ve bir süre tam kulağının altında hızlı bir şekilde atan kalbini dinledi. Hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu. Bunun sebebinin Draco Malfoy olması hala garibine gitse de elinden bir şey gelmezdi. Kimse aşık olacağı kişiyi seçemezdi ama Harry doğru kişiye kapıldığını hissedebiliyordu.

"Geçmişe, dördüncü sınıfa gidebilseydik, o zamanki halime, 'Hoşlandığını anlamamış olabilir ama bir kaç sene sonra aynı yatakta sarılarak uyuyacaksınız, merak etme.' derdim." dedi Draco. "Ama bana inanmazdı büyük ihtimalle, götüyle gülerdi."

"Şey derdi sonra kesin," dedi Harry büyük bir gülümsemeyle. "Benimle dalga geçmeye nasıl cüret edersin? Babam bunu duyana kadar bekle!"

"Evet büyük ihtimalle öyle derdi."

"Draco."

"Efendim?"

"Bir şey soracağım." dedi Harry hafifçe boğazını temizleyerek. "Ama kızma."

Draco gözlerini devirip, "Ne soracağını tahmin edebiliyorum." dedi. "Sen Isaac'le konuşmayı kestiğini söylediğin zaman ben de Dylan ile konuştum. Ona olana biteni anlattım ve anlayışla karşıladı. Başından beri seninle gelmeyi planlıyordum zaten ama biraz burnun sürtsün istedim."

"Nasıl yani ya?" dedi Harry birden olduğu yerde doğrularak. "Bana bunu yapmaya ne hakkın var?"

"Düşün bakalım." dedi Draco. Harry sinirle ona bakmasına rağmen o gülümsüyordu. "Hak ettiğini sen de söylüyordun başından beri."

Harry gözlerini kaçırıp, "Doğru." diye mırıldandı. Sonra büyük bir gülümsemeyle Draco'ya döndü yine. "Bu baloya birlikte gideceğiz demek mi?"

"Cidden aptalsın." dedi Draco. Aynı Harry gibi olduğu yerde doğruldu ve yüzünü ona yaklaştırdı. "Evet, bu baloya birlikte gideceğiz demek. Umarım yaptığın bütün hataları telafi edersin, Harry."

"Bu konuda bana güvenebilirsin." dedi Harry. Bakışları Draco'nun dudaklarına kaymıştı. "Yaptığım her şeyi telafi edeceğim ve bu saatten sonra salakça hiçbir şey yapmayacağım."

Sonra ikisi de gülümseyerek birbirlerine iyice yaklaştılar ve dudaklarını birleştirdiler.

-Bölüm Sonu-

-Bölüm Sonu-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eight Graders | Drarry TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin