Uyandığımda bir binanın çatısındaydım. Buraya nasıl geldiğime dair en ufak bir bilgim yoktu. Aşağıya baktığımda, bulunduğum bina hariç heryer yanmış ve yıkılmıştı. Gökyüzü kan kırmızısı renkte parlıyor, küller uçuşuyordu. Sonrasında gökyüzündeki kızıllık arttı, parladı ve bir patlama oldu. Simsiyah deri kanatlı bir varlık inmeye başladı. Güçlü bir nara attı "Hayatta kalan Adem oğulları ve Havva kızları!! Demmah sizin için geldi!!! Sizleri sonsuz yaşama kavuşturmak için geldi!!! Saklandığınız yerlerden çıkın ve bana katılın! Kıyamet günü geldi ve Tanrınız hâlâ yardım eli uzatmadı sizlere!!"diye bitirirken sözlerini bir kahkaha attı. Kahkahası dinerken beni fark etti ve yarım sırıtışı ile bana doğru gelmeye başladı. O sırada neden çatıda olduğumu hatırladım. O kadar çok borcum olmuştu ki, bu baskıya dayanamayıp intihar edecektim. Peki hâlâ neden hayattayım? Demmah bana yaklaşırken zihnimde görüntüler canlanmaya başladı. Çatıdaydım tam korkulukların üzerine çıkmış atlamak üzereydim... Bir beyaz ışık hüzmesi üzerime denk geldi. Ve bir ses,"Sakın korkma! O serbest kaldı ve birazdan kıyamet başlayacak. Sen insanların mesihi ve benim elçim olacaksın. Sana verilen güç ve korumayı insanları ondan uzak tutmak için kullan." dedi. Haykırdım " NEDEN BEN!!! KITAPLARDA YAZILAN O ISA NEREDE???" diye. Kısa bir kahkaha sonrasında,"Gerçekten inanıyor muydun yani? O insan yazımı yalanlara. Evet belli bir kaç bilgiyi ilettim insanlara. Ama her seferinde kendi istediklerini yazdılar.
Ben de vazgeçtim. Kendi yalanlarının esiri olanları göreceksin."dedi. Tanrı benden yardım istiyordu... Demmah çatıya ayak basmış, kanatlarını duzeltiyordu. "Merhaba kurtarıcı. "dedi gülerek. "İnsanları ikna etmen uzun sürecek. E biliyorsun ki onlar yalancı peygamberlerini bekliyorlar. Ne dersin sana inanırlar mı? "diye bitirdi sözlerini. Gözlerinin içine bakarken onun gibi yarım sırıttım ve "Umrumda bile değil. "dedim. "Senin tarafında olacağım. Kendini gösteremeyecek kadar korkak olan Tanrıdan ise, senin gibi bir iblise yardımı yeğlerim." Hoşuna gitmiş olacak ki, kıkırdayarak elini uzattı"Siz insanlar böyle anlaşma yapıyorsunuz değil mi?"diye sordu. Ben ise "Hayır böyle!"diyerek sol elimi göğüs kafesinin tam ortasına sokarak, kalbini yakaladım ve sıktım... Haykırmaya başladı ve bedeni kurumaya, kuruyan kısımlar dökülmeye başladı. Gözleri hala bana bakarken "Tanrı için değil, sevdiğim insanlar için!"dedim. Elimi çıkardığımda kalbini de sökmüştüm... Beyaz ışık üzerimde iken Tanrı söylemişti " Senin her dokunuşun ona zarar verir. Kalbini sökmek ise sonunu getirir."diye. Ben de ikisini aynı anda yapmış ve kıyameti bitirmiştim. Beyaz ışık geri gelmişti. Sol elimi uzatarak kalbi gösterdim ve kalp yükselmeye başladı göğe... Şeytanı kandırmak ne kadar da zevkliymiş diye düşünürken, "İstediğin gibi dünya eski haline, sevdiklerin bedenlerine geri dönecek. Bir de küçük bir şans hediye ediyorum sana. Hayatını yoluna koyman için..."
Uyandığımda alarm çalıyordu. Kafasına vurup susturdum.
Sağ yanıma dönüp baktığımda o yanımdaydı. İçim huzur dolarken, kedimiz Jack'in ayak ucumda uyduğunu gördüm. Gülümseyerek ona sarıldım, öptüm ve uyumaya devam ettim... Bu anı bozamazdım...