1

314 28 43
                                    

Hayatımızda bazı dönüm noktaları vardır. Önümüze çıkan sorunlar bize iki seçenek sunar: Gitmek veya kalmak, kabul etmek veya reddetmek, pes etmek veya mücadeleye devam etmek. Bu seçeneklerden hangisini seçerseniz seçin hayatınız tamamen değişir. Bu verilen karar bizim hayatımızın dönüm noktasıdır.

Karşısındaki adam Jimin'e iki seçenek sunuyordu. Vereceği karar hayatını tamamen değiştirecekti, şu an onun için hayatının dönüm noktasıydı. Seul'un tanınmış mafyalarından Min Sung'un oğlu Min Joon işlememesi gereken bir cinayet işlemiş ve açığa çıkmıştı Bay Min ondan bu cinayeti üstlenmesini istiyordu. Karşılığında henüz üniversiteye hazırlanan kardeşinin okul masraflarını karşılayacağını ve yeni bir ev alacağını vaat ediyordu. Jimin'in ailesi daha o 16 , kardeşi 9 yaşındayken trafik kazasında vefat etmişti. Bu zamana kadar Jimin kendisinin okuması gereken yaşta bir sürü part time işte çalışarak kardeşinin okumasını sağlamıştı. Tam şu an kendi hayatı mı yoksa kardeşi Yeonjun'un hayatı mı bir karar vermeliydi. 

-"Bak Jimin zor bir karar biliyorum ama bu zamana kadar bin bir türlü sorunla okuttuğun kardeşin artık daha iyi okullarda okuyacak daha iyi bir hayatı olacak. Sen bunların olmasını istemez misin kendini kardeşin için feda etmez misin?" Bay Min zekiydi Jimin'i kardeşinden vuruyordu. Her insanın zayıf noktaları vardır Jimin'in zayıf noktası Yeonjun'du, onun hayatı için her şeyi yapmaya hazırdı kendinden bile vazgeçebilirdi.

-"Sana düşünme zamanı veriyorum kararını yarına kadar ver ve çabuk karar versen iyi olur. Eğer kabul edersen kardeşine bu durumu açıklaman gerek" dedi Bay Min sandalyesinde arkasına yaslanarak. Jimin'i ikna ettiğine emindi bunun rahatlığı ile yüzünde bir sırıtış vardı. Geldiğinden beri koltukta oturmuş kafasında bir sürü soruyla boğuşuyordu Jimin. Bay Mİn'in son cümlesinden sonra kafasını kaldırıp odaya göz gezdirdi. Odanın siyah tonlarıyla kaplı olmasını, dörtten fazla korumayı, raflardaki silahları yeni fark ediyordu. Bay Min adamlarını Jimin'i eve bırakmaları için tembihledi asla hiçbir iyiliğin altında kalmayan Jimin, kafası o kadar çok doluydu ki selam bile vermeden dışarı çıktı.

Lüks bir araba evin önünde durunca Yeonjun, o arabadan abisinin çıktığını görünce meraklandı. Kapıyı zil çalmadan açtı. Jimin dünyadan kopmuş gibi eve bakıyordu ve kendi kendine eğer kabul edersem Yeonjun bu harabe evde yaşamak zorunda kalmayacak ve hayatı düzelecek diye düşündü. Bu his neydi bilmiyordu kendiyle gurur mu duyuyordu yoksa kardeşini yalnız bırakacağı için kendine kızıyor muydu emin değildi.

-"Abi gelsene içeri neden soğukta bekliyorsun? "Yeonjun'un sesiyle bir anlığına düşüncelerinden sıyrıldı Jimin. Gülümsedi, uzun uzun baktı kardeşine. Tam o an gözünden bir damla yaş düştü. Yeonjun'un üzülmesini istemiyordu. Koşarak sarıldı kardeşine, göz yaşlarını durduramıyordu.

-"Beni bu kadar çok özlemeni beklemiyordum. O araba da neydi kim getirdi seni buraya?" Dondu Jimin, şimdiden sıkıştığını hissetti. Nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Her şeyin sandığından daha zor olacağını o an anlamıştı.

-"Anlatacağım merak etme. Hadi içeri geçelim bana bugün neler yaptığını anlat." Zaman kazandı, aslında bu her gün yaptığı bir şeydi işten geldikten sonra Yeonjun'a gününün nasıl geçtiğini sorardı. Yeonjun Bu tuhaf olmadığı için şüphelenmedi. Abisinin elinden tuttu ve içeri götürdü. Yemekleri genelde Yeonjun yapardı eğer kursu olursa Jimin parasının yettiği kadarıyla dışarıdan söylerdi. Bugün de kursu olmadığı için yemekleri Yeonjun yapmıştı. Jimin ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Farketmese de çoktan kararını vermişti. O düşüncelere dalmışken Yeonjun ona bugün neler yaptığını anlatıyordu. Jimin kendi içinde savaş veriyordu ama  Yeonjun'un bunu fark etmesi geç olmadı.

SuçsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin