第1章

64 11 4
                                    

İnsan öğreniyordu. Zaman alsa da, zor olsa da. Tek başına mutlu olmayı, tek başına ağlamayı, ve en acı verici olan kendi başına teselli olmayı.

Atsumu öğrenmişti.
Öğrenmeye mahkum edilmişti.

O hiç sevilmemişti. Bu yüzden ilk nefret edilmeyi bildi. Ve daha minicik yaşıyla, bu zaten onun asla öğrenmemesi gereken tek şeydi. Alabileceği en derin yarayı çoktan almış, bu yüzden büyümeye çalışırken alacağı risklerden korkmamıştı.

O kötü bir çocuktu.
Olmak istememişti.
Olmayı sevmemişti.
Ama olmuştu.

O kötü bir çocuktu.
Çocuklar gerçekten kötü olur muydu?
Olursa, nasıl iyi olabilirlerdi?
Bilememişti.
Ama olmuştu.

Ne annesi, ne babası. Ona öğretmemişlerdi. Ona kızarlardı. Suçlarlardı. Ama öğretmezlerdi. O yüzden Atsumu sadece bağışırışları duyardı. Ya da tek başına ağlarken bastırmaya çalıştığı hıçkırıklarını. O ağladıktan sonra yüzünü yıkamayı bile kendi kendine öğrenmişti. O, bir çocuk ne kadar olgun olabilirse, o kadar olgundu. Ve Osamu bunu biliyordu.

Osamu, daima Atsumu'yu izlerdi. Onun tek başına büyümeye çalışmasını. Aldığı kararlarını, ve bunların onu nasıl bir insan yaptığını.

Atsumu fazla dürüst biri olmayı seçmişti. Patavatsızdı, kabaydı. Çünkü biliyordu ki kelimeler ne kadar yumuşak olursa, gerçekliğini o kadar yitiriyordu. Ve gerçek acıydı. Hep öyle olmuştu. Bu yüzden sevilmezdi. Dışlanır, görmezden gelinirdi.

Osamu yalan söylemeyi öğrendi. Kuru iltifatlar eder, daima nazik bir üslup seçerdi. İnsanlar ne kadar hatalı olursa olsun, onları alkışlamaktan çekinmezdi. Bu yüzden sevilirdi. Herkes onu kendi tarafına çekmek isterdi.

Osamu, her şeyi Atsumu'dan öğrenmişti. Tüm riskleri onun almasına izin vermiş, ve tek başına ayağa kalkmasını beklemişti.

Osamu'da bir çocuktu. Suçlanabilir miydi?
Suçlanamazdı.
O yaşta değil.

Atsumu sevmeyi ve sevilmeyi bilmeden büyümüştü. Liseye kadar bu böyle süregelmişti. Lise, ergenliğin ve tüm hataların yapıldığı o süslü yaşların bir günah krallığıydı. İnsanlar o yaşta kim olabileceklerinin, ve ne yapabileceklerinin farkına varırlardı.

Lisenin zorbalıktan surları, kibirden göğe ulaşan kubbeleri olurdu. Hislerin var olduğu, ve yok olduğu yerdi. Atsumu burada ilk günahına boyanmış, ilk aşkını tanımıştı. Hayatı boyunca hissettiği nefretten daha güçlü olduğunu farkettiği bu duygu, bacaklarının arasında onunla aynı organı taşıyan birine karşıydı. Atsumu'ya sevmeyi öğreten kişi, Rintaro Suna idi.

Ve Osamu, bunu hiç sevmemişti.

𝐂𝐨𝐢𝐧𝐜𝐢𝐝𝐞𝐧𝐜𝐞. AtsuteruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin