0.1

641 79 70
                                    

Flashback

"anne baba!"

Kalbime giren ani ve keskin bir sızıyla gözlerimi açtım birden. Sabah olmuştu, herkes yatağında uyurken birden böyle bağırmam odadaki kimsenin hoşuna gitmeyecekti, buna emindim.

Burası bir kız yurduydu, birkaç arkadaşla yetimhaneden çıkma yaşımız geldiğinde iş bulmuştuk ve bir yurda yerleşmiştik. Eve çıkma fikri bizi aşıyordu.

Derin derin nefesle besledim ciğerimi ve ellerimi saçlarım arasından geçirdim.

Ben Jae Min, annem küçükken beni polis merkezinin önüne bırakmış ve ortalardan kaybolmuş. Sonra polisler de beni yetimhaneye getirmişler, çocukluğum ve ergenliğim saçma bir yetimhanede geçmişti. Sevgisiz büyüdüğüm için kendimi eksik hissediyordum. Büyük ölçüde. Benim hikayem de bu.

Nefesim artık ciğerimi yırtmaya başlamıştı, bunu hissediyordum. Kalbim hiçbir duyguya açık değildi, kimseyle iyi bir ilişki kuramamıştım.

"yine mi kabus gördün?" diyerek üstümdeki yataktan sarkan kıza zor da olsa gülümsedim.

"evet, yine."

Diğerleri de yavaş yavaş ayaklanmıştı, sanırım onları da ben uyandırmıştım. Son zamanlar sık sık kabuslar görüyordum, gerçi hep aynı rüyaydı. Annem ve babam beni uçuruma bırakıyor ve sonra da itiyorlardı. Gram değişiklik olmuyordu rüyamda. Çok gerçekçiydi, o uçurumun nerede olduğunu bile biliyordum.

Derin bir nefes alıp terliklerimi ayağıma geçirdikten sonra lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Aynadan kendimi süzmeye başladım. Bir deri bir kemik kalmıştım, göz altlarım mosmordu. Doğru dürüst yemek yemediğim için iyice zayıflamıştım, elmacık kemiklerim belirginleşmeye başlamıştı. Bunların tek nedeni gördüğüm kabuslardı.

Islak yüzümü bir havlu yardımıyla kurutup odaya ilerledim. Yatağımı düzelttikten sonra pijamalarımdan kurtulmak adına dolabımdan bir pantolon ve kazak çıkarttım.

"sana da günaydın Jae Min." bastırarak söyleyen Mina'ya samimi olmayan bir şekilde gülümsedim ve "günaydın." dedikten sonra banyoya ilerledim. Bir çırpıda üstümü giyindikten sonra pijamalarımı kirli sepetine atıp kahvaltı yapmak için yemekhaneye indim.

Haşlanmış yumurta kokuyordu her yer, hiç de sevmezdim haşlanmış yumurtayı midem alt üst olmuştu. Bir süre daha bu tür sıkıntıları çekmeye mahkumdum, biraz daha para biriktirip bir eve çıkacaktım. Evet, bunu kesinlikle yapacaktım.

Yiyeceklerimi tabağa koyup boş bir masaya geçtim ve kahvaltımı yapmaya başladım. Gözüm bir anlığına saate takıldı, işimin başlamasına yarım saat vardı ve eğer beş dakikada işimi bitirip yurttan çıkamazsam kesinlikle geç kalacaktım. Hızlıca yeyip bulaşıkların arasına attım tabağımı, hızlı adımlarla yurdu terk edip durağa ilerledim. Umarım dolmuş hemen gelirdi çünkü patronun asla geç işe gelinmesine tahammülü yoktu. Kötü düşünceleri beynimden attım ve dolmuşu beklemeye başladım.

Şükür ki tam vaktinde gelmişti, hızlıca içine adımlayıp kartımı da okuttuktan sonra rastgele boş bir koltuğa oturdum. Yolları ezberlememe rağmen direkt cam kenarına oturuyordum, bu alışkanlık olmuştu. İçimde de nedenini anlayamadığım bir ağrı vardı, nefes alıp verme yetimi kısıtlıyordu. Umarım kötü bir şey olmazdı.

İş yerimin olduğu sokağa girdiğimizde düğmeye bastım ve dolmuşun durmasını bekledim, durduğu gibi inip yürğmeye başladım. Beş dakika sonra restorandaydım.

Hızlıca içeriye girip çalışanlara baş selamı verdim, önlüğümü taktığım gibi tezgaha geçtim. Ben aylardır burada tatlı yapıyordum ve tatlılarım da beğeniliyordu, gerçi bir tane daha tatlıcı almışlardı ve gerçekten o da başarılıydı. Bazı tatlıları benden güzel oluyordu diyebilirdim. O üniversitesini de okumuştu bu işin, ben sadece lisedeki bilgi ve birikimimi döküyordum ortaya.

Hava kararmaya başlamıştı, paydos saatime on dakika kalmıştı ki patron beni odasına çağırmıştı. Ellerimi yıkayıp havluyla kuruladıktan sonra sakin adımlarla odaya doğru ilerledim.

"beni çağırmışsınız, efendim."

"evet, Jae Min. Şuraya otur." deyip başıyla deri koltuğunu işaret etti. Tereddüt etmeden oturdum. "son bir haftadır çalışan bolluğu bize yük olmaya başladı, birkaç çalışanımızı ne kadar istemesek de çıkartmak zorunda kaldık."

Bu konuşmanın devamını biliyordum. Beni de çıkaracaktı.

"beni de mi çıkartmak istiyorsunuz?" dediğimde başını sakince aşağı yukarı salladı.

"üzgünüm."

Çekmesinden bir zarf çıkarttı ve bana uzattı.

"bu senin. Bizimle çalıştğın için çok teşekkür ederim, Jae Min. Çok başarılı bir tatlıcısın. Eminim ki güzel bir yerlere geleceksin." zor da olsa gülümsedim. İyi yerlere geleceğime benim inancım yokken bir başkasının buna inancı olması beni mutlu etmişti sanırım. Belki de gerçekten inanmıyor, beni çıkardığı için ona kızacağımı bildiğinden beni yumuşatmaya çalışıyordu?

Teşekkür edip uzattığı zarfı aldım ve önlüğümü çıkartıp pastaneyi terk ettim. İşimi kaybetmiştim. Zaten zor bulmuştum burayı, şimdi nasıl yeni bir iş bulacaktım ki? Hayatın garezi kimeydi?

Gözlerim dolarken ayaklarım beni nereye götürürse oraya gittim. Bir süre sonra durup nereye geldiğimi anladığımda hiç şaşırmamıştım. Kabuslarımdaki ebeveynlerim tarafından itildiğim uçuruma gelmiştim.

Derin bir nefes alarak ucuna doğru ilerledim. Yükseklik korkum vardı fakat şu an umrumda bile değildi. Yavaşça aşağıya baktım. Bayağı yüksekti ve altında bir sürü taşlar vardı. Atladığım anda ölürdüm, kaçarı olmazdı.

Atlasam ve dünyadaki varlığıma son versem ne olurdu ki? Arkamdan üzülecek bir arkadaşım yoktu, beni dünyaya getiren insanlar bile beni doğduğum gün gözden çıkartmışken nefes almama gerek yoktu.

Bir adım atıp en ucuna gelmiştim. Bir adım daha atsam,

Bam. Anında yok olurdum.

"hyunjin! Kız atlayacak!" ardımdan duyduğum kalın bir sesle arkamı gördüm. İki erkek arkamda duruyorlardı. Uzun, gri saçlı çocuk üzerime koşmaya başladığında "dur!" demeye kalmadan beni kolumdan tuttuğu gibi kendisine çekti. Ondan kurtulmaya çalışıyordum ki dengemizi kaybetmemize neden olup yere düşmüştük. Ben adını yeni duyduğum çocuğun üzerine düşmüştüm. Hyunjin denilen çocuğun.

Dudakları fazlaca dolgundu ve çok güzel bir yüzü vardı. Gri tutamlar yüzüne gelmişti. Gözleri hem gözlerim arasında mekik dokuyor hem de yüzümü inceliyordu.

"sen salak mısın?" dedi. "aptalca şeyler yüzünden canına kıymaya değer mi?"

ilk bölümümüz hayırlı uğurlu olsun canolarım! umarım iyi bir giriş yapmışızdır :')bu bölümde nasıl tanıştıklarına değindim bir sonraki bölümde ne olur allah bilir kssnlwlxn

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ilk bölümümüz hayırlı uğurlu olsun canolarım! umarım iyi bir giriş yapmışızdır :')
bu bölümde nasıl tanıştıklarına değindim bir sonraki bölümde ne olur allah bilir kssnlwlxn

yeni bölüm için 30 oy ve yorum🤧

crime partner ⚘ hwang hyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin