If I Killed Someone For You

72 8 42
                                    

~
Eğer senin için birini öldürürsem beni daha çok sever misin?
Senin için öldürürken kullandıklarımla aynı olsaydı elimi tutar mıydın?
Hapishane kaçağı olduğumu söyledikleri zaman beni ihbar eder miydin?
Yüzümü haberlerde gördüğünde beni saklar mıydın?
Çünkü senin için birini öldürdüm.
~

Doyoung sokakta öylesine dolaşıyordu. Kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı. Yaklaşan sınav onun zihnini işgal etmişti. Ve bazen soluksuz çalışmaktansa böyle sebepsiz şeyler yapıp beynini boşaltmanın daha yararlı olduğuna karar vermişti. Arkadaşları da yanında olmadığından her şey mükemmeldi sanki. Ne var yani? Yanında olsalar kesin saçma sapan davranır, herkese rezil olurlardı.

Yolun kenarında takı satan teyze dikkatini çekti. Adımlarını hızlandırdı, üstünde ne çok yeni ne de çok yıpranmış kıyafetler bulunan kadının önüne geldiğinde eğilip yüzükleri incelemeye başladı. Diğeri ona başıyla selam verdi. Onun masum tabiriyle teyze yani...

Beğendiği, turkuaz rengin yoğunlukta bulunduğu beyazla karışık hoş yüzüğü işaret etti.

"Bu ne kadar acaba?"

Kadın gülümsedi. Ne kadar yaşlı görünse de çok güzeldi. Sonuçta Tanrıça nasıl çirkin olabilirdi ki?

"Aslında fiyatı biraz yüksek. Senin gibi öğrenci olduğu her yerinden belli olan bir genç için yani. Bu yüzden beğendiğini seç hadi, sana hediye edeceğim."

Doyoung içinden 'Ne kadar olabilir ki?' diye geçirse de hediye olarak verilecek bir şeyi kimse reddetmezdi sonuçta. O da etmedi.

Yaptığı bu minik jestin karşılığında kadınla biraz oturabileceğini düşündü. Böylece ikili uzun süre sohbet etti. Teyze -Tanrıça- ona yüzüğün bir tarihi olduğundan ve bu yüzden değerini yüksek tuttuğundan bahsetti.

Arada Tanrıça'nın gözü karşılarından geçen Ölüm Meleği'ne takıldı. Siyah şapkasını taktığından ölümlüler görmese de o gayet iyi görüyordu. Ancak Ölüm Meleği çok yoğun olduğundan etrafına bakmaya tenezzül etmiyordu. Bu gün olan otobüs kazası yüzünden gün içinde ona gelen kartlar artmıştı. Gerçi yoğun olmasa da yerin üstü onun dikkatini çekmezdi. Adını bile bilmeyen biri neden dikkat etsin ki etrafına?

Kendini kırışmış bir bedenle kamufle edenin düşünceleri o anda karıştı. Şaşkınlıkla ağzı aralandı,giden genci izlerken içinden geçirdi 'Karşılaşma başlıyor.'

•••

Ülkenin kralı Yeong Joo'nun ölümü üzerine yerine mektubunda da istediği gibi oğlu Hyunsuk geçiyordu. Bu yüzden sarayda büyük bir telaş vardı.

Lalisa kardeşinin tahta geçecek olmasına seviniyordu. Bir bakıma üvey olan abisi, Jackson ,başa geçseydi eğer yönetimin güçsüz kalacağını biliyordu. Her şeyden önce Jackson kılıç talimlerinde bile olmaktan çekinirdi. Savaştan,kandan korkardı. Ama Hyunsuk öyle değildi. Kararlı ve savaşçı ruhlu biriydi o.

Prenses törenin düzenleneceği salonun dekorunu yönetiyor, mutfakla ilgileniyorken diğerleri hazırlanıyordu. 3 saat sonra bazıları için kabus bazıları için bir rüyanın ilk adımı atılacaktı.

Aslında bu töreni , her zamanki gibi, Jackson ve Soojin'in annesi Chin-sun hazırlamalıydı. Ama kendi oğlunun başa geçmemesini içerlemiş olacak ki rahatsız olduğunu öne sürüp odasına çekilmişti. Tabi Kyung-hee ile karşılaşmamak için de yapıyordu bunu. İki kadın her zaman birbiriyle yarışmış, ölen kocalarının tek tercihi olmak için çabalamıştı.

Herkes farklı bir uğraştayken Soojin yardımcısıyla beraber hazırlanıyordu. Shuhua zaten Prenses'e alışmıştı ama bu gün gözlerinde gördüğü koyuluk ilerleyen vakitlerde gelecek felaketin özetiydi belki. Elbisesini üstüne geçirmekle uğraşan genç kadın genellikle halkın dedikodu malzemesi olurdu. O diğer kadınlar gibi uysal ve kırılgan değildi. Her olaya atılır, gücünü sergiliyormuşçasına abileriyle dövüş imtihanlarına girerdi. Annesi daha fazla söylentiye engel olmak için ona onlarca damat adayı sunmuştu ama hiçbir erkek ona çekici gelmemişti. Prenses; masumluğun vücut bulmuş hali gibi gördüğü , güzelliğine ağlayabileceği hizmetçisini seviyordu.

Nihayet Soojin hazır olduğunda abisinin odasına gitti. Esasında hırslı ve kızgın görmek istediği Jackson, sevimli gülümsemesi ve kıskanılacak biçimde şık kıyafetiyle ona dönünce anlamıştı kolay olmayacağını. Yine de yavaş yavaş içine öfkeyi işlemek istediği için o da sahte bir gülümseme sundu. 'Sadece bu günlük mutlu ol Choi Hyunsuk.' dedi kendine.

...

Aile sofraya oturmuş yemek yiyordu. Kadınların bakışları sözsüz bir tartışma halindeydi. Soojin ve Lalisa'nın gözleri her kesiştiğinde ortamda görünmez bir fırtına varmışçasına sessizlik oluyor, ardından belirli bir konusu olmayan sohbet kuzenleri Hoseok'un kahkahasıyla devam ediyordu.
Diğer prenseslerin aksine siyaha bürünen yine de nefes kesici Prenses Soojin konuşmaya aniden dahil oldu.

"Yükün çok zor olacak abi. Açıkçası babamın Jackson yerine seni istemesini anlamıyorum. Sonuçta senden daha büyük."

Hyunsuk'un dudakları zoraki yukarı kıvrıldı. Kardeşi olmasa bu kıza bir saniyeden fazla tahammül edebilir miydi bilmiyordu.

"Açıkçası benim için de sürpriz oldu. Ama merak etme kardeşim, elimden gelenin en iyisini yapacağıma inanabilirsin."

Jackson yerinde kıpırdandı. Bu konu yüzünden kimseyle arasını kötü bir hale getirmek istemiyordu.

Diğer Prenses gözlerini devirdi.
"Yine seni ilgilendirmeyen konular hakkında yorum yapıyorsun Soojin."

Karşılıklı bir atışma başlayacakken Kyung-hee'nin kızları susturdu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde yeni Kral'a taç töreni yapıldı, her zaman ülkesinin iyiliğini düşüneceği hakkında yemin etmesini dinlediler. 

Ve sonra tam anlamıyla parti başladı. Öyle ki saraydan yankılanan müzik sesleri dört bir yanı sarmıştı.

~Devam Edecek~

~
Öldürdüğüm kişinin kendim olduğunu anlamalısın.
Olmamı istediğin şey için kendimi değiştirdim.
Yönünü takip ettim,istediğin her şeyi yaptım.
Umarım bu seni mutlu eder çünkü artık geri dönüş yok.
~


*************************

Merhabalar, bb.♥️

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 29, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

To Die For ~DoSuk~Where stories live. Discover now