Birinci Bölüm "Eterler"

14 0 0
                                    

   Genç kadın arkasındaki Malikaneden gelen seslere rağmen durmadı. Orada yaşadıklarını asla hatırlamak istemiyordu.

    Zaten hatırlamayacaktı. Kimse hatırlamıyordu.

   Yıllardır bu köye verdiği emekler göz önüne alınırsa Zehrin kesinlikle iyi bir muhtardı. Bu köyün ilk kadın muhtarı. Göğsü bu gerçeği her hatırladığında olduğu gibi kabardı. Annesinin ona dediği hiçbir şey olmamıştı. Bu köyün insanların gençliğini yaktığı falan yoktu. Artık otuzların sonunda olan kadın annesine inanmıyordu. Köy o kadar kalabalık bir nüfusa sahip değildi. Doğumdan çok ölüm olurdu yabancıların yolunu bilmediği varlığına şahit olmadıkları toprakta...

   Gül heyecanlıydı, hazırlanması ve yola çıkmasının gecikme nedeniydi yüksek sesle atan kalbi. İlk davasıydı bu. Ne fakültesindeki profesörlerini hayal kırıklığına uğratma hakkı ne de annesini arayıp beceremedim demeye yüzü olmazdı eğer kazanamazsa. Zira profesörlerinin iş başvurusu yaparken kullanması için verdiği güzel yazılar onun bu kadar büyük bir davayı almasına yardımcı olmuştu.

   İlk önce Eterler köyündeki Malikanenin yıkımı için dilekçe yazacak, oradan belediyeye gidip bunu onaylatacaktı. Ona göre aşırı basit.

   Sadece Malikaneyi gezip çatlak olan yerleri not alıp çıkacaktı. Derin derin nefes aldı. Köy sınırları içine girmişti. Hava yeni yeni kararıyordu. Geç varacağını düşünmemişti ama yolda gördüğü evler ve insanların çektiği acılar kenara çekip en az iki saat ağlamasına sebebiyet vermişti, kısayolu değil uzun yolu seçmişti... Sonunda varmıştı. Kim bilir belki bu akşam köydeki bir misafirhanede kalır yarın sabah inceleme yapardı.

   Köyün girişinde karşısına pembe bir yer evi - eskiden olsa buraya dese en fazla kulübe derdi fakat yolda gördüklerinden sonra uygun görmemişti- karşılamıştı. Arabayı incir ağacının yanına park edip içinden indi. Sırt çantasını yanına aldı. Hemen ağacın ardındaki tahta kapıyı ittirdi. Sonra arkasına baktı. İlk bakışta normal köyler gibiydi burası da. Dikkatli bakıldığında ise üç dört köhne evler harici ortadaki dümdüz alanda olan çeşme dışında hiçbir şey olmayan sanki terkedilmiş duran, hayvan sesinin dahi olmadığı geniş alandı köy yeri. Tekrar nefes aldı, adımlarını büyük büyük atarak esas tahta kapıya ulaştı, ev de tahtadandı, önce nazikçe sonra açılmayınca sert sert vurdu ama açan olmadı. Yavaş yavaş sinirleniyordu, arkasına döndü koşar gibi arabasına yöneldi daha varamadan evin içinden ses yükseldi;

   "Kimsin sen?" ihtiyar birinin son nefesi gibiydi bu ses. Titrek kesik kesik...
   Gül başını kaldırdı, yavaşça geldiği yere döndü göreceğinden korkarak. Sandığının aksina arkadındaki kişi beynini yemek isteyen bir zombi değil aksine çok tatlı gibi duran yaşlı mı yaşlı, beyaz saçları seyrek ve dümdüz şekilde omzuna düşen, kısa boylu, zayıf bir kadın vardı. Gül hafifçe öksürdü,
  "Öhm, ben yıkım dilekçesini yazmak için gönderilen avukatım, ismim Gül Leyla Dönmez, hava karardığı için malikane yeri-"
   "Anladım," dedi hiç beklemeyeceği soğuk sesle sözünü keserek kadın.
   "Çaprazdaki ev muhtara ait. Oraya git, benden sana yardım çıkmaz."

   Gülün tek keline dahi etmesine izin vermeden gürültüyle kapattı kapıyı yaşlı kadın. İstemsizce kırılan kız yere bakarak kadının gösterdiği çapraza yürümeye başladı.

   En fazla üç adım sonra yerde dikkatini çekecek şekilde duran beyaz küçük kağıdı gördü, acaba benden mi düştü diyerek eğildi ve kaldırdı. Daha demin konuştuğu yaşlı kadının fotoğrafıydı bu. Normal olduğunu düşünerek aldığı yere attı.

  "Keşke.." diyecekti günler sonra, "Keşke ardıma dahi bakmadan kaçsaydım onu gördüğümde."

  
  

   

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhlar Malikanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin