"Unutmayın, her başarılı adım özünde bir direniştir."
〝
Arabayı sessizce kenara yanaştırıp etrafa bakındım. Görünürde hiç kimse yok ama emin olamıyordum bir türlü. İçeri girmek istiyorsam sessiz, hızlı ve bir o kadar da düşünceli olmam gerekiyor. Arabayı biraz daha geriye çekip tüm kapıları açtım. Siper aldığımı zannederlerse çoğu adamını daha fazla oyalarım. Arabanın alarmını çalıştırıp çitlere doğru koşmaya başladım. Doğru düşünmüşüm. Yavaş yavaş çoğu geliyordu bile. Onlar bir telaş koşa koşa gelirken ben bahçeye atladım. Eğilerek ve mümkün olduğunca karanlık yerlerden geçerek kapıya doğru ilerledim. Üç ya da dört güvenlik vardı, diğeri güvenlik mi onu bile seçemiyordum. Bir-iki tanesi bile olsa bahçenin diğer ucuna çekecektim onları. Yerde ki büyük taşlardan birini alıp uçtaki duvara fırlattım ve hemen yere uzandım. Biri giderken diğerine “Gel, gel koş hadi” diye bağırdı ve sadece iki güvenlik ve ben kaldık. Elime yine taş alıp birinin kafasına indirdim. Ardından fark edilince hemen onun silahını alıp sırf ses çıkarmamak adına silahın sert kısmıyla diğer güvenliğin kafasına vurup bayılttım. İki silahı da ceketime yerleştirip sessizce kapıyı araladım. Sanırım planımdan olsa gerek, hepsi arama için dağılmıştı. Gördüğüm ilk odaya, malzeme odasına girip doğru anı bekledim. Bina planları karşı koridorda asılıydı, büyük ihtimalle onun odası da yazıyordu. Kapıdaki güvenlikler gelmeden oraya ulaşmam gerekiyordu. Ama nasıl? Buldum sanırım.
-
Hademe kıyafetleri giyip, malzemeleri aldım. Koridora doğru ilerledim. Dikkat çekmemeye çalışıyordum ama nafile. Tam planları buldum, gördüm diye sevinirken yan odadan bir eleman, “şşt dur. Dur sen kimsin?” diye seslendi. Endişeyle biraz mırın kırın edip,
-Patronunuz haber vermedi mi? Yeni hademeyim. Bu şato gibi yeri temizlemeye geldim.+Burası ne iş? Ne yapacaksın?
-Bakınmam, ezberlemem gerek, ondan dolayı.
+Patronun odası hep kilitli, onun katında onun odası dışında her yeri temizle.
-Eyvallah. Kardeşim patronun yeri tam olarak neresi? İlk oradan başlayayım ki daha temiz olsun.
+En üst kat, asansör ile gideceksen 13
Ama bina 14 katlı, bir üst katı patronun pazarlık odasıydı. Bulmuştum.
-Yok, eyvallah. Merdivenleri kullanacağım.
Basamak merdivenleri çıkarken kuruyamaycak şekilde çok fazla ıslatıyordum basamakları. Haberi alan güvenlikler o anın telaşı ile merdiven kullanacak, bu yeterli derecede ıslaklık onları biraz da olsa şaşırtacaktı. Bu yöntemle en sonunda varmam gereken kata geldim. 13.
Ama başka basamak yoktu. Sadece asansör kapısı vardı. İki asansör kapısı. Asansöre binip 14'e bastım ama çıkmıyordu. Diğer asansörü denediğimde ise alt taraf sadece boşluktu. Yukarı doğru ise bir merdiven vardı. Böyle ulaşıyorlardı oraya.
Tamamdı, herşey tam oturmuştu. Ama patron neredeydi? O katta değilse illaki oraya gittiğime uyanacaktı, ben o katı değil patronu istiyordum.
Malzemelerin arasından tahta çubuk alıp hızlıca koridor camına vurup kırdım. Bina da ses çok yankılanmıştı, şimdi patron gelecekti işte.
Merdivenlere geçip, hızlıca yukarıya doğru çıkmaya başladım. Sanırım kapı kapanmıyordu, içten düğmesi falan yoktu. Ve yukarıya doğru çıkan boşluk baya uzundu. Oraya ancak çıkmaz ayın son çarşambası ulaşırdım resmen. Güvenlik için neler yapıyorlardı, bir tane akıllı yok.
Sonunda ulaşabilmiştim. Buranın hiç kapısı yoktu. Hızlıca içeri girdim ama çok karanlıktı. Telefon ışığıyla birazını da olsa aydınlattım ama süreden çok kaybedecektim. Mâra nerede tutuluyor bunu bulmam gerekiyordu. Ama eminim ki o patron dedikleri herif kızımı burada tutmuyordu. Çünkü zaten buraya geleceğimi tahmin ediyordu. Hemen saklanmam gerek.
Önüme çıkan ilk odaya girip kapıyı üzerime örttüm. Hemen Işıl’a haber vermem gerekiyor, bunu aslında her detayına kadar düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Boyalar║
Roman pour AdolescentsHızlı şekilde Yiğit'i arka kapıdan götürmek için o ağır cüssesini taşıyamasam da bir şekilde zar zor omuzlanıp arka kapıya doğru gittim. Tahmin ettiğim gibi Asaf buradaydı, hızlı davranıp arabaya binmek için doğruldum. Arabaya doğru koşar adımlarla...