2 BÖLÜM

431 39 2
                                    

Sonsuz gibi hissettiren bir karanlığın içindeydim. Yalnız olduğunu insana hatırlatan ve  bu yalnızlıkla boğan. Vücudumu hissediyordum ama hareket edemiyordum. Birkaç dakika bu karanlıkta kaldıktan sonra önce başımdaki ağrıyı hissettim ardındanda yavaşça gözlerimi açabildim. Başımda iki kişi duruyordu. Biri Deniz  idi digeri ise bayağı iri duran kas yığını, sert bakışlı bir adamdı. "Can lütfen kıpırdama daha yeni kendine geldin." Dedi Deniz mavi gözleri endişeyle parlarken.
"Keşke evime grip beni bayıltmadan önce  de bu kadar duyarlı olsaydın okyanus gözlü" dedim alayla yavaşça ayağa kalkmaya çalışırken. Ben çabalarken iri kıyım olan eliyle omzuma bastırarak "acele etmeyin Can bey "dedi. Dalga mı geçiyordu yoksa kibarlık etmek için mi  Can bey demişti anlayamamıştım. Daha tam olarak kendime gelemediğim için geri oturdum ve Deniz'e dik dik bakmaya başladım. "Ee ikinizden biri bir açıklama yapacak mı? Yoksa kaçırıldığım ve zorla alı konulduğum düşüncesine kendimi alıştırayım mı?" dedim alaycılıkla.
"Oğuz bizi biraz yalnız bırabilir misin?" Dedi Deniz yanındakine dönerek. Çocuk odadan çıktıktan sonra bana döndü ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Can kim olduğunu biliyoruz" dedi.

"Ee ne var yeni bunda. Buralarda herkes beni tanır. Bunda süpriz olan ne?"

"Dalga geçmeden duramıyorsun değil mi?"

"Bir nevi  savunma diyelim"

"Peki. Kast ettiğim şey yeteneklerin. Ateşle biraz fazla oynuyorsun gibi"

"Aksiyon seviyorum bunun neresinde yetenek"

"Can neyi kast ettiğimi çok iyi anladın"derken üstüme doğru yaklaştı ve gözlerime kilitlenirken sinsi bir gülümseme sardı suratını. "Güçlerinden korkuyorsun ve bu onlari tehlikeli hale getiriyor." Diye ekledi. Şu an bulunduğumuz durum hoşna gidiyor gibi duruyordu. Ayrıca sorulacak yüzlerce soru birbiri peşine geliyordu aklıma. Başımın ağrısı giderek artıyordu.

"Güçlerim madem tehlikeli halde o zaman bana fazla yaklaşmasan iyi edersin zeki kız. Sonuçta o güzel yüzünün yanmasını istemezsin değil mi?" Dedim buruk bir alaycılıkla.

"Bu bir tehtit mi Can bey?"

"Uyarı, tehtit veya sen ne demek istersen o. O yüzden şimdi beni bırakıyor musunuz yoksa çıkış yolunu kendim bulayım mı? Çünkü aiz beni hemen bırakmazsanız birazdan ailem eve gelecek ve beni göremeyince dünyayı ayağa kaldıracaklardır. "

"Can ben eşkiya değilim tabi gitmekte özgürsün ama ben sadece seni uyarmak istedim"dedi ve kapıyı açıp çıkmamı bekledi. Ben anca çıkarken etrafı inceleme fırsatı bulmuştum. Bulunduğumuz yer  icin bir yatak ve ıvır zıvır eşyaların bulunduğu ardiye gibi bir yerdi ve anladığım kadarıyla Deniz'in evi olan büyük,saray minyatürü gibi görünen beyaz evin bahçesinde bulunuyordu. Bir yandan çevreyi inceliyor bir yandanda yola doğru ilerliyordum. Yola çıktığımda ise bilmediğim bir bölgede olduğumu fark ederek bir sağa bir sola bakınmaya başladım. Halimden etrafı bilmediğimk anlayan Deniz yanıma gelerek "sana eşlik etsem iyi olacak sanırım" dedi ve yürümeye başladık. Uzun ince olan yolun iki tarafķnda da rengarenk çicekleri olan ağaçlar vardı ve yerde ağaçların dökülen çiceklerinden başka bir sey yoktu. Görüntü içinde yaşadığımız dünya için biraz fazla ütopik duruyordu ama gerçekti. Biraz yürüdükten sonra etrafın güzelliğine olan dalgın bakışlarım  bir havlama sesiyle bölündü. Köpek havlamasını duyan Deniz tedirgin bir şekilde bana sarıldı. Öyle sıkı sarılmıştı ki nefes almakta zorlanmaya başlamıştım. "Deniz biraz daha sıkarsan nefes alamayacağım"diyebildim anca.

"Pardon ya. Ben biraz köpeklerden korkarımda"

"Tamam sorun değil gel şöyle otur"diyip kaldırımı doğru yönelmiştim ki o ana kadar üzerimde olduğunu fark etmediğim ceketimin fermuarına Deniz'in saçları takıldı. Canıni acıtmamaya çalışarak yavaşça kaldırıma oturduk ve  saçları kurtarmayla uğraştık. Deniz'in saçları bir anda kurtulunca ben geriye doğru düştüm ve Deniz de üstüme düştü. Biraz fazla yakınlaşmıştık. Deniz birden beni öpmeye kalktı ama o an olan şey bana doğru hissettirmediği için hızla yerden kalktım ve ilerlemeye başladım.
"Can yanında olmama izin ver"diye seslendi arkamdan Deniz. Geriye dönüp "daha adindan başka hiçbir şeyini bilmiyorum. Üstelik az önce beni kaçırdın. Seni şikayet etsem ne kadar ceza yersin haberin var mı? Bu seferlik bir şey yapmıyorum ama benden uzak dur"dedim ve koşmaya başladım yolun bitimine doğru tanıdığım yolları bulmuştum ve oldukça kısa bir yürüyüşten sonra eve varmıştım. Anahtar yanimda olmadığı için kapıyı çaldım. Kapının açılmasını beklerkende nerede olduğumla ilgili bir bahane arıyordum ama kapı bir türlü açılmıyordu. Kapı süsünün arkasında bulunan gizli kesedeki yedek anahtarı alıp kapıyı açtım ve içeriye girdim. Ev hâlâ bıraktığım gibiydi ve bu ailemin henüz eve gelmediği anlamını taşıyordu. Ailem acil bir işleri olmadıkça eve hep aynı saatte gelirlerdi. Telaşlanmıştım ve hemen odama gidip ailemi aramak için telefonumu aldım. 3 cevapsız arama ve bir mesaj vardı. Armalar da mesaj da annemdendi. Alışveriş için markete uğrayacaklarını ve biraz gecikebileceklerini yazmıştı. İçim rahatlamıştı ama başımdaki ağrı hâlâ devam ediyordu. Ceketimi çıkartıp attıktan  sonra yatağa uzandım. Deniz'i ve onunla olan konuşmaları geçirdim. Konusma sırasında söylemediğim laflar için kendime kızıyordum. Sorularımı sormamıştım. Bu kız beni nereden tanıyordu? Neden bana bu kadar yakın davranıyordu?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 02, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ATEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin