Episode 1

138 10 7
                                    

Odayı dolduran derin nefes sesi ve yüksek desibelde inmemeden başka birşey duyulmuyordu. Dört duvar içinde ses duvarlara vurup yankı yapıyordu. Belki delirmenin eşiğinde olduğumdan belki de korkusu en üst seviyede olduğundandı, bu sesleri kulak delici seviyede duyuşu.

Aldığı  darbe ile yerinde kıvrandı. Bu izbe yerde kaç gün kaç ay yada kaç yıl geçirdiğini sayamıyordu artık. Yitirmişti tüm zaman algısını.

Ne yapıp edip gitmeliydi buradan. "Şimdi olmaz, şimdi değil, ne olursun" diye yalvarıyordu Allah'a. Ama bir yanı da "Çıkarmalısın içindekini" diye bağırıyordu. Çıkarmalıydı içindeki bu sancının kaynağını. Olmamalıydı bu bebek tıpkı kendisi gibi fazlaydı bu dünyaya. Bir lekenin ürünüydü o. O da, bu bebeğin ağabeyide. Bu izbe yerden kurtulamadıkça daha kim bilir kaç çocuk daha. Bu lanet yerde yılları tükenecekmiş gibi hissediyordu. Kimse onu bulamayacak ölenedek nefret ettiği adamın çocuklarını doğuracaktı.

Öyle çok acı çekiyordu ki. Kime el uzatsa kırıyorlardı kolunu kanadını. Bu oda öyle karanlık öyle rutubet kokuyordu ki tüm hücreleri buna isyan edercesine bağırıyordu.

Sahi kaç yıl olmuştu bu odaya tıkılalı. Oda mıydı gerçekten? Yada depo muydu, hapis mi, zindan mı? yoksa tabut mu? Ölüyordu bunun içinde her gün öldüm deyip yeniden yaşıyordu. Onu bile bilmiyordu. Ruhu ölmüştü. Kalan bedeniydi. Belki 2 belki de 3 yıl. Bilmiyordu. Saymayı, oğlunu elinden aldıklarında bırakmıştı.

Birşey gelmiyordu elinden . Bağırsa bağıramıyor, konuşsa konuşamıyordu. Unutmuştu konuşmayıda. En son kime konuştuğunuda. Kendi sesinden, kendi çığlıklarını duymaktan bıkmıştı.

Yine gelen sancı ile birkez daha kıvrandı. Geliyordu. Ama olmazdı. İzin vermeyecekti gelmesine. Gerekirse ölsündü o bebek içinde ama doğmasındı. Tek düşündüğü buydu.

Sonra birden bulunduğu yerin artık pas tutmuş demir kapısı ağır ağır gıcırdayarak açıldı.

Gelmişti korkulu rüyası. Lanet, Allah'ın cezası.

Odayı aydınlatan küçük gaz lambasının gazı bir süre önce bittiğinden oda karanlıktı. Göz gözü görmezdi bu karanlık odada.

Açılan kapı ile büyük bir ışık huzmesi genç kızın gözlerini kör edercesine kamaştırdı. Hemen ardından kapı kapandı. Adam elinde tutuğu fener ile ilerledi odada.

Genç kızın kısa sürede olsa ışığa maruz kalan gözleri alışkın olmadığından sımsıkı yumulmuştu. Uzun zamandır bir ses duymadığından yada odanın kararmasından dolayı göremediğinden olsa gerek duyma yetisi normalden daha da artmış gibiydi. Hani insan bir uzvunu kaybettiğinde başka bir uzvunun yeteneği normalin iki katı olurmuş ya aynen öyleydi. Odanın içinde tıkırdayan tok ayakkabı sesleri ile adamın kendisine yaklaştığını anlamıştı.

Ardından kumaş seslerinin hışırtısı geldi ve metalin metale vurma sesi. Sonra birden odada kısık ışık belirdi. Anlaşılan adam çakmağını yakmıştı. genç kız bunu kısık tuttuğu gözleri ile fark etmişti. Zaten adam elindeki feneri içerideki kızın gözleri ışığa alışmasın diye hemen söndürmüştü.

"Ne o doğurdun mu sonunda?" alaylı ses kulaklarını tırmalarken bir şiddetli sancı daha girdi genç kızın kasıklarına. Öyle bir inledi ki boş duvarlarda yankılandı sesi.

"İyice dilsiz oldun çıktın başıma. Hadi doğur artık şu piçi de bakalım işimize"

Genç kız inleyerek geriye doğru iki bacağının gücü yettikçe itti kendi kendini. Gözleri tekrar odanın mevcut ışık durumuna alıştığında açıldı.

Tam o anda adam elindeki çakmakla daha bir dibine girerek " korkma kız alışkınsın nede olmazsa. Hem ne demişler 'alışmış kudurmuştan beterdir' " diyerek kahkahalarla üzerine yürüdü.

Çaresiz genç kız belinin duvara dayandığını hissettiğinde durdu. Adam bunu fırsat bilerek elini genç kızın karnına getirip okşadı. "Anlaşılan ufaklık çıkmaya hevesli" dediği anda adamın boş anını yakalayıp anlık refleks ile adamın çakmak tutan elinin üzerine elini koyup adamın gözlerine doğru ittirdi. Adamın önce kirpikleri alev aldı sonrada kaşları.

Afallayan adam elinden çakmağı düşürdüğünde odada metalin yere düşen keskin sesi yankılandı.

Acı içinde inleyerek kıvranan adamın sesine " orospu yaktım seni" diye sesi de eklendi. Genç kız bu fırsattan faydalanıp karanlık odada acısını bile unutarak el yordamı ile yerdeki çakmağı ilk kapan kişi oldu.

Eline aldığı çakmağın hemen ateşledi. Adamın hemen bacaklarının yanında duran el fenerini alıp gaz lambasının olduğu duvarı çaktığı çakmak ile aydınlattı, duvara monte edilmiş gaz lambasını bulduğunda acı içinde zar zor ayağa kalkıp duvardan aldı. Biliyordu çünkü, elindeki feneri hemen yakarsa dezavantajlı durumda olacaktı. Gözleri uzun süredir ışık görmediğinden kamaşacak ve yolunu bulamayacaktı.  Kapıya doğru yöneldi. Ağır kapıyı zorlanarak açtığında elindeki bitmiş gaz lambasının dibinde kalan gaz yağının yeterli olması umuduyla yere vurdu ve adamın hemen yanı başına, kendisinin her zaman üzerinde yatmış olduğu eksi süngeri yanına itti. Böylece hemen alev alacaktı. Kapıyı kapatmadan önce elindeki çakmağı süngerin tam üzerine savurdu. Önceden açmış olduğu kapıyı hemen çekerek kapadı sonra.

Kapıyı kapamadan önce son gördüğü  süngerin üzerine denk gelen ateş ile gaz lambası sayesinde adamın paçalarının tutuşmuş olmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapıyı kapamadan önce son gördüğü  süngerin üzerine denk gelen ateş ile gaz lambası sayesinde adamın paçalarının tutuşmuş olmasıydı. Tabi birde " Dua et seni bulmayayım dilsiz orospu. Bulursam siktim belanı" diye bağrışıydı.

Dışarıya adım attığında gözleri yine kamaşmıştı. Attığı ilk adımlar gözü kapalıydı. Biraz önce odaya sızan ışık sayesinde ve dışarının kararmaya yüz tutmuş olmasından olsa gerek gözleri beklediğinden daha hızlı ışığa adapte oldu. Yürüye bildiğince yürüdü genç kız. Kalan son dermanıyla kendi derenin içinden geçirmeye kullandı. Sonrada kendini bir ağacın dibine koyverdi.

Uzun bir süre inleyerek yattı yerde. Yavaş yavaş kararan hava ile birlikte duyduğu seslerle birlikte inlemelerini kimsenin duymaması için kolunu dişleyerek bastırmaya çalıştı. Fakat inlememek için kendini ne kadar sıktıysa kasılmaları da bir o okadar artmıştı.

 Fakat inlememek için kendini ne kadar sıktıysa kasılmaları da bir o okadar artmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zorlu Sevdam - HÜZÜN YANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin