0.2

60 30 164
                                    

Melodik bir ritimle ılıkça esen rüzgarın kahve tonlarındaki saçlarımı oradan oraya savuruşuna aldırmadan birkaç adım daha ilerledim, pekala kabul etmem gerekiyor ki cılız bedenine rağmen ayak oyunlarında fazla iyiydi.

Benim her bir adımıma karşın gerilemek yerine onun da bana bir adım gelmesi üzerine alayla gülümsedim ve göz bebeklerinin en derinine buz gibi bir bakış attıktan sonra ona fırsat vermeden hızlıca arkasına geçtim. Dirsekleriyle göğsüme attığı darbelere aldırış etmeden kol bileklerinden sıkıca kavrayıp geriye doğru büktüğümde acı dolu iniltisi kulaklarımda yankılandı. Bunun üzerine hafifçe kulağına eğilip,

"Kural bir; düşmanı köşeye kıstıracak kadar yakın olduğunda, kendini koruyacak kadar da uzak olmalısın."

Anlık boşluğumdan yararlanıp kasıklarıma tekmeyi indirdiğinde bu defa ben acıyla bağırırken o, kışkırtıcı kahkahası eşliğinde değerli taşlarla işlenmiş zarif kılıcı bana doğrultarak üzerime koşar adımlar yürüdü. Son saniyelerde aklıma yeni gelmiş gibi kılıcıma davranıp ona eşlik ettim, kılıçlar havada savrulurken bir yandan da ayak oyunlarına devam ediyorduk ta ki onun anlık denge kaybından fırsat yakalayıp üstüne atılma fırsatı elde ettiğim ana kadar. 

Yüzüne anlık fırsatla yumruk atma gibi bir şansım vardı. Ta ki Seokjin gür sesiyle bağırana kadar.

"Taehyung yeter artık! Şuna bir son vermelisin bütün saray bağırışlarınızla inliyor!"

Elime dolanan buğday sarısı saçları bırakıp Hyunjin'i fırlatırcasına öne doğru savururken omzumdaki eli de üzerimden ittirmiştim.

"Ben de batman gibi oradan oraya koşuşturan abimin nerede olduğunu merak etmeye başlamıştım. Merakımı giderdiğin için teşekkür etmeli miyim?"

Seokjin'le konuşurken Hyunjin'in kılıcını tekrar bana doğrultmasıyla sinirle ona yönelip, eline bir darbe indirdiğimde kılıcı yere düşürmesini sağladım. Yeniliyordu, ama güreşe doymak bilmiyordu.

"Sen de kes şunu artık! O tatlı duruşunun altındaki vahşi canavara anlam veremiyorum Hyunjin."

Suskunluğunu bozan Seokjin ikimize de küçümser bakışlar atıyordu. Eline Hyunjin'den düşen kılıcı alıp,

"Basit bir kılıç talimini bu derece kavgaya dönüştürecek kadar ahmakça davranmanıza da ben anlam veremiyorum . Kardeş misiniz düşman mı belli değil."

Derken elindeki kılıcı işi anlamamasına rağmen iki üç boş hareketle döndürüyordu, bu yaptığına sadece güldüm.

"Ah hadi ama bir kez olsun asi rolünü oynamaktan vazgeç, sadece eğleniyorduk."

Hyunjin alay eder gibi bana baktı.

"Çünkü Taehyung'un eğlence anlayışının içinde acı çığlıkları ve işkenceler yer alıyor çünkü o bir ruh hastası. Öyle değil mi?"

Dediklerini hiç umursamadan göz devirip mırıldandım.

"Belki de gidip biraz maskotlarımla eğlenmeliyim. Senin çığlıklarının yerini tutmasa da fena sayılmaz. Öyle değil mi?"

Seokjin ise elindeki kılıcı yere bıraktı. Siyaha çalan koyu kahve gözlerindeki uyarıcılık ve sesindeki otoriter ton, yaptığıma ne kadar sinirlendiğinin göstergesiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

royal monuments || taetzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin