Bir zamanlardı artık o zamanlar. Artık geçmişe dönüşmüşlerdi. Geçmiş derlerdi ya hep, sahiden geçmiş miydi peki? Geçer miydi? Her yaranın bir ilacı var mıydı?
İşte o bir zamanlarda rüzgarın esmesiyle başlamıştı her şey.
Rüzgar eserdi, kafasının estiği yere eserdi işte.
Ama bu rüzgar çok büyük duyguların kanıtı olmuştu.
Bir de kız ve çocuk vardı.
Kızın saçına vuran rüzgarı kıskanırdı çocuk. Çocuğun farkında bile değildi kız..
Çocuk başlarda anlamamıştı en ufak bir şeyi bile. Aşk bu muydu?
Sonbaharda yapraklar döküldüğünde çocuk yürürdü. Aklında kâh kurduğu hayaller olsun, kâh az buçuk duygular olsun. Kız onun aklındayken bile heyecanlanırdı. Yanındayken zaten ne yapacağını bilemez, sanki nefret ediyormuşcasına laf atardı. Zorbalık ederdi.
Çocuk bilmiyordu. Ne bu duyguyu, ne bu zorbalık denen şeyi, ne de kırdığı kalbi..
Duygularının belli olmasındansa umursamıyormuş gibi davranmak daha kolaydı o zamanlar çocuk için..
Sevgiyle bile tanışık değillerdi çoktandır.
Ne yapacağını bilemezdi kızı gördüğünde.. Kız kaçardı ondan.
Peki kız?
O sadece zorbalık edilen miydi?
Elbette değildi.
O da kıskanırdı çocuğun saç tellerine değen rüzgarı.
"Keşke," derdi, "Keşke, saçına vuran rüzgar ben olsam.."
O da anlamamıştı bu duyguyu.
O da sonbaharda yapraklar dökülünce çıkar yürürdü.. O da çok hayaller kurmuştu..
En çok da bu yüzden nefret etti kendinden.
Kalbinin katiline,
Ruhunun yara bandına,
Aşıktı..
Çocuk yaptıklarının gerçeğini çok sonra anlamıştı.
Ama işte, gerçekler hep acıtıyordu.
Hâlâ deli gibi seviyordu.
Hâlâ kalbi deli gibi atıyordu.
Hâlâ heyecanlanıyordu.
Kız umudunu çöpe atmıştı.
Çocuksa çöpü didikleyip cebine koymuştu o umudu.
Hoş, umuttu bu
Kız her ne kadar çöpe de atsa
Tekrar yeşerirdi
Çocuk bunu bilirdi
O umudu kendine saklamak istemişti sadece..
Onun için de hiç kolay değildi
Her gün ama her gün, sevdiği kızın canını yakıyordu..
Ama o sadece duygularını saklamaya çalışırken harap oluyordu
Çünkü o çocuk,
o kızın canını yakabilecek son insan olduğunu sanıyordu.
Çünkü o çocuk,
kızın ondan nefret ettiğini sanıyordu.
Çünkü o çocuk,
kız ondan nefret ederse onu üzemez sanıyordu.
Ah, o sanrılar! Lanet olsun onlara!
Ama kız ondan nefret etmiyordu, edemiyordu..
Kız onu seviyordu...
Canı bu yüzden yanmıştı
Bu yüzden değişmişti
Sırf o çocuk onu en azından onu..
Devamını getiremezdik..
Değiştiğinde bile çocuk aynıydı..
Zaten çocuğun derdi kızın görünüşü bile değildi..
O ruha tutunmuştu çocuk
Belli etmemek içinse çırpınıyordu
Çocuğun yaraları vardı
Kızın yaraları vardı
Bu yaralar derindi belki ama
Umut vardı
Onun yanında,
Aşk vardı
Onun da solunda,
Onlar vardı..
Çocuk ve Kız
Tüm dünya bir yana, onlar bir yanaydı
Yanacaklardı
Kaybolacaklardı
Ama en sonunda, Bulacaklardı.
Aşkın içinde yanacak, birbirinin gözlerinde kaybolacak ve umutla bulacaklardı olması gerekeni..
Ama önce büyümeleri gerekti
Bunun için geçmişin yaralarını sarmak,
ve yeni bir şans lazımdı.
Ama çocuk her aynaya baktığında suçluyordu kendini
Ve korkuyordu
Tekrar gizlenmeye kalkarsa vereceği hasardan..
Kendine güvenemiyordu bu konuda
Oysaki ne kadar da güzeldi kızın gözleri..
Kızın kalbinin atışları hızlanırdı sonra..
Zaman fazla hızlıydı
Neyse ki hayatımız elimizdeydi..
- - -
Geçmişin mektubu olsun bu da..
Varsa en sevdiğiniz cümle neydi, "Geçmişin Mektubu"ndan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Ve Çirkin | Yarı Texting
Conto- Artık benim olmanın vakti, gelmedi mi bebeğim? ~~~ "Evet gece uzun ama hayat kısa, bunun farkında.." DÜZENLENİYOR..