~•~
Dersin bitmesiyle defterimi elime aldım ve yavaş adımlarla amfiden çıktım. Seçmelerin olduğu günün akşamı tahmin ettiğim gibi ayak bileğim morarmıştı ve ağrısı artmıştı. Mecburen iki günümü evde geçirdikten sonra bugün sonunda okula gelebilmiştim. O iki gün boyunca evde boş boş otururken çok düşünmüştüm. Tüm vaktimi dans ederek geçiriyordum ve Yoongi hyunga hiçbir katkıda bulunamıyordum. Eve alınan şeyler, faturalar derken ona çok yük oluyordum.
Lise sonda iken Busan'dan buraya onun yanına gelmiştim. Annemler başta karşı çıkmıştı ama hyunga karşı anlayamadığım sonsuz güvenleri vardı bu yüzden de onları sadece bir kere konuşturmam yetmişti. Yoongi hyung yalnız kalmaktansa benimle olmanın iyi olacağını söylemişti çünkü anne ve babası -annesi teyzem oluyordu- Daegu'da yaşıyordu.
Hyung üniversite için Seoul'a gelmiş ve burada kalmaya devam etmişti. Herhangi bir birikimi yoktu, bir gece kulübünde barmenlik yapıyordu. Başta annemlerin gönderdiği paradan zorla veriyordum ama bir zaman sonra kabul etmemeye başladı, her şeyi kendi üstlendi. Ben de o yüzden bugün kendim için iş arayacaktım, kafama koymuştum.
Düşüncelerime dalmış koridorda yürürken seslenen Hoseok hyungla ona döndüm ve kısaca sarıldıktan sonra gülümsedim ama o biraz üzgün gibiydi. Kaşlarım çatıldı istemsizce.
"İyi misin hyung?" Kafasını iki yana salladı, "Değilim Jimin. Sabah Kai ile provamız vardı ama gelmedi, az önce aradı beni ve hastaneye kaldırıldığını söyledi."
"Nesi varmış ki?" Sıkıntıyla yüzünü sıvazladı, "Nasıl olmuş bilmiyorum ama bacağı kırılmış." Kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı.
"Zavallı Kai, canı çok yanmış olmalı." Daha önce hiç bir yerimi kırmamıştım ama acısının büyük olduğunu etrafımdakilerden duymuştum.
"Jimin ben aslında senden bir şey isteyecektim." Devam etmesi için bekledim.
"Biliyorsun ki Kai bu şekilde yarışmaya devam edemez ve sen geçen seneden beri bu işle ne kadar uğraştığımı biliyorsun." Kafamı salladım anlayışla, "Evet, biliyorum tabii ki."
"Yarışmaya Kai yerine sen katılmak ister misin?" Kai için kendimi çok üzgün hissediyordum ta ki yarışmada dans edebileceğimi öğreninceye kadar. Arada kalmış bir şekilde ne diyeceğimi bilemedim, öylece suratına bakarken o gülerek konuştu.
"Merak etme, Kai ile de konuştuk bunu."
"Peki o zaman, sen nasıl istersen öyle olsun." Gülümsedi ve saçlarımı karıştırdı. Yarışmaya katılacak olmam içimde bir şeyleri tekrar uyandırmıştı. İki gündür düşen modum tekrar yükselmiş gibiydi. Tabii tüm bu hislerim diğer cümlesini duyana kadardı.
"O zaman ne duruyoruz? Hadi bakalım provaya!" İş bulmak biraz daha bekleyebilirdi.
••
Prova bitişi duş aldığım için biraz geç kalmıştım. Hava kararmıştı, saat akşam 10 civarıydı. Bu saatte müzik eşliğinde yürümek çok hoşuma gidiyordu. Hemen kulaklıklarımı taktım ve ilk müziği başlatıp yürümeye başladım.
Talos -To Each His Own
Uzun bir yürüyüşün ardından sonunda evime yaklaşmıştım. Müziğin durup tekrar devam etmesiyle telefonumu cebimden çıkardım. Şarjı az kalmıştı, gidene kadar bitmemesi için müziği kapatıp kulaklıkla beraber çantama attım. Evin önüne geldiğimde arabasından inen -oldukça lüks bir arabaydı tam beklediğim gibi- Seokjin hyungla gülümsedim ve selam verdim. Elindeki market poşetlerini evin merdivenlerine koyup yanıma geldi,