-bölüm 1- 🌿

202 19 19
                                    

  ~İlk tanışma~

Seungmin sonunda istediği yerdeydi. Karakolun kapısından girdi ve doğru odaya elindeki evraklarla ilerledi. Stresliydi. Çok uğramıştı. Ama istediğini almanın gururunu yaşıyordu. Aslında her şey yeni başlıyordu...

Heycanlanmaması gerekiyordu. Sağ üst köşesindeki ismi okudu.

Baş komiser ;
HWANG HYUNJIN

Zarif parmaklarıyla tıklattı kapıyı seungmin. İçerden gür bir sesle "gel" komutunu alınca kapıyı yavaşça araladı ve odaya girdi. Karşısında uzun sarı saçlı, geniş omuzlu ve aşırı karizması olan yakışıklı bir adam oturuyordu. Tanrı aşkına... Göbekli, beyaz saçlı biri olması gerekmiyor muydu?
Heycanlı olduğu için bu kadar tepki verdiğini düşündü kendi kendine. Başını eğerek saygısını sundu önce sonra da evraklarını masaya bıraktı.

"ben seungmin efendim kim seungmin. Görevime başlamak için burdayım"

Düzgün bir diksiyon kullandığı için kendini alkışlıyordu. Masadaki yakışıklı adamın bakışlarını hissediyordu üstünde. Yine de başını kaldırmadı. Bir kaç saniye sonra tok sesini duydu..

"Kim seungmin... Hoş geldin aramıza. Ben baş komiser hwang hyunjin. Dosyana bakarken fark ettim aynı okulu bitirmişiz. Tabi yaştan dolayı yenisin. Her neyse eğer bir problem olursa bana gelebilirsin."

Tanrım adamın sesi bile mükemmeldi. Seungmin kendini toparlayıp teşekkür etmesi gerekiyordu.

"teşekkürler efendim."

Hyunjin birini arayıp odasına çağırdı. İçeri yine yakışıklı biri gitmişti. Hyunjin ona dönerek konuşmaya başladı.

"Bu yardımcım minho. Sana üniformanı teslim etsin ve  burayı biraz tanıtsın. Çıkabilirsiniz"

Seungmin tekrar saygıyla eğilip adının minho olduğunu öğrendiği kişinin arkasından gitti. Onu takip ederken biraz rahatlamıştı. Önündeki adamın sesini duydu.

"sormak istediğin her şeyi sor bana. Ekip olarak çalışıyoruz sonuçta bu yüzden yakın olmalıyız."

///seungmin anlatımına geçiyorum

Başımı sallayıp onayladım. Çekinsem de sormak istiyordum.

"şey... Baş komiser neden bu kadar genç. Genelde böyle olmaz diye biliyorum."

Aradığı şeyi bulup uzattı elinden aldım.

"1 yıl olmadı geleli. Ama çok yetenekli. Aslında evet kimse o yaşta baş komiser olamaz. Ama hyunjin kimsenin çözemediği bir olayı kolay bir şekilde çözüp ortaya koydu. 3 yıldır çözülememiş bir olayı... Göründüğünden daha zeki ve kurnaz. Çalışkan. Hak ettiği unvanı aldı. İl müdürlüğü onunla gurur duyuyor."

O övgüleri sıralarken sadece dinliyordum. Etkilenmiştim sonuçta gençti. Düşüncelerimi dağıtıp formayı giymek için kabine girdim. Çıktığımda minho kısaca süzmüş masanın üzerine de ekipmanları koymuştu. Onları da yerine yerleştirdiğimde gururlu hissediyordum.

Silah, kelepçe, elektro şok, biber gazı, jop. Bunlar hep ilgimi çekiyordu. Çocukken oyuncaklar arasında bunlar vardı şimdi gerçeklerini taşıyordum. Mutluydum.

Minho nöbet odasını, sorgu odasını, bahçe, nezarethane bunun gibi bir çok yeri gösterip sonunda bir odaya girdik.
Küçük ama sessizdi. Uzun şekilde L koltuk vardı. Kahve makinesi, küçük bir masa, televizyon bunun gibi eşyalar vardı.
Minho oturmam için işaret ettiğinde sandalyeyi çekip oturdum.

"anlatmam gereken en önemli yere geldik."

Meraklanmıştım..
Tek kaşımı kaldırarak sordum. O da sakince anlatmaya başladı.

"Şimdi şöyle ki burda 2 takım olarak çalışıyoruz. Hyunjin'in ve Bangchan'ın takımı. Aramızda rekabet tarzı bir şey var. Aslında iki takımda iyi olduğu için kullanılıyoruz. Aradaki hırs cinayetlerin daha kolay çözülmesini sağlıyor. Sadece oturup onlarla yakın değiliz. Onlar da bizle. Sana kişileri tanıtacağım. Gerekmedikçe konuşmuyoruz bangchan'ın takımıyla."

Başımı salladım. Etkilenmiştim. Fazlasıyla.

"anladım... Elimden geleni yapacağım ama ben hyunjin'in takımında mıyım? Sonuçta beni alıştırmak için seni çağırdı"

Gülümsedi hafifçe.

"kim kaparsa. En kısa zamanda bir cinayet mahalline gideceksin. Ve becerilerini bize göstereceksin. Eğer iki takımdan biri seni isterse tercih yapıp gideceksin."

bu düşündüğümden de hayal dışıydı.

"sevdim seni seungmin. Akıllı çocuğa benziyorsun."

Gülümsedim sakince.

"teşekkürler bende seni sevdim minho"

Elini omzuna koyup hafifçe sıktı.
"son işimiz kişileri tanıtmaya geldi."

Telefonunu çıkartıp bana yaklaştırdı.

"Bu Bangchan. Diğer takımın lideri. Şu anlık 3 kişiler."

Bangchan
Han jisung
Lee Felix

"nasıl ya... Bunların hepsi genç ve yakışıklı burası beni biraz ürkütüyor"

Kurduğum cümleye gülmüştü.

"emin ol görünüşleri kadar zekiler. Şunu tekrar dile getireyim. Aramızda düşmanlık yok. Hatta beraber çözdüğümüz büyük cinayetler var. Sadece kapışma için yakın durmuyoruz şimdilik."

"anladım. Sizin takımda kimler var peki"

Tekrar fotoğrafları gösterdi.

hwang hyunjin
Seo Changbin
Lee minho

"yani ben. Baş komiserler hariç diğerlerimiz yardımcı oluyoruz."

"teşekkürler.. Bana soğuk hissettirmedin."

"sorun değil. Beraber çalışacağız böyle olmalı"

"peki şimdi ne yapmalıyım..."

"nezarethaneye gidebilirsin. Bu gün mark izinliydi onun yerine göz kulak olabilirsin. Bir şey olursa beni bul"

Odadan çıkacağını anlayıp önünde eğildim.
Ve masadan kalkıp üstümü düzelttim. Minho hyung'un gösterdiği nezarethane tarafına doğru yürüdüm.



Selam...
Aklımda askeriye ile ilgili bir şeyler vardı. Ama maalesef o kadar bilgim olmadığı için polise çevirdim. Umarım beğenilir. Destek için oy vermeniz yeterli. Fikirlerinizi belirtebilirsiniz.  Bu arada fic biraz hayal gücüne ve gerçek üstüne de dayalı.
Teşekkürler 💙 

 Teşekkürler 💙 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-HyunMin-    🌹🔥 BURNT ROSE 🔥🌹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin