Bölüm 12 "Benim için gül."

3.9K 472 246
                                    

Hafta sonu Hoseok'u ağırlamak programında ona pahalıya patlamıştı. Bir yandan senaryodaki repliklerini ezberlerken bir yandan da sabah beşe kadar okul ödevlerini yapmıştı. Çekim yaptıkları üniversite trafiksiz bile kırk dakikalık mesafede olduğu için bir saat uyuyup geri kalkmıştı. Ama sorun şuydu ki, trafik hep vardı. Bu yüzden Jimin'in mekana varması neredeyse bir buçuk saat sürüyordu: yani iki saat öncesinden uyanmıştı. Dakika başı sinirle soluyordu ve sete ayak basana kadar çoktan iki bardak kahveyi bitirmişti.

Gözlerinin altında koyu halkalar vardı. Makyöz kadın gelir gelmez onu sandalyeye oturtmuş ve icabına bakmaya başlamıştı. Uyuyakladdı, tekrar uyandığındaysa Nayeon'la olan bir sahnesi çekilecekti. Nayeon tek bakışta yorgunluğunu fark etmiş ve onu canlandırmaya çalışmıştı. Omuzlarını sallıyor ve yüreklendiren şeyler söylüyordu. Çalışmaya başladıklarında Jimin minnetle deli gibi gülümsüyordu.

Jungkook olmayan çalışanlarla geçirilen bir gün onun için rüya gibiydi. Başı ağrımıyordu, çantasındaki adviller dokunulmadan duruyordu ve şaşırtıcı bir şekilde tüm gün Jungkook'a rastlamamıştı. Ekip işleri hızlandırmak adına paralel çekimleri yapmaya karar vermişti. Şimdiye kadar neredeyse ilk üç bölüm tamamlanmıştı ve Jimin son hallerini görmek için anksiyete derecesinde bir sabırsızlık içindeydi. Geriye sadece Jungkook'la olan bir sahnesi kalmıştı ve bu onu huzursuz ediyordu.

Bahsi geçen kişi ona karşı son zamanlarda bir tuhaf davranıyordu. Ve sonuç olarak da Jimin'e... tuhaf şeyler hissettiriyordu.

Uzaktan bir yerlerden gördü onu Jimin. Ellerinde cebinde sakin bir şekilde onlara doğru yürüyordu, bakışlarını kaçırdı Jimin.

Sarhoş kafada bile son derece yakışıklı göründüğünü kabul etmek zorundaydı.

Ki tuhaftı, çünkü şu an karakterindeydi, okul forması giyiyordu ve saçları rastgele bir dağınıkla arkaya atılmıştı, ancak yine de...

Yumruğunu ağzına götürüp öksürdü Jimin, dikkatini telefonuyla dağıttı.

Jungkook gelip de yanında durduğunda hiçbir şey dememişti, her zamanki havasıyla normal bir şekilde duruyordu, hem sırıttığını bilmek için dönüp kontrol etmesine de gerek yoktu. Saçlarını geriye attırdı ve yanında hiçbir şey yapmadan duran kişinin yaptıklarını(?) görmezden geldi.

Karakterleri yaptıkları seksin ardından birbirlerini görmezden geliyordu ve Jimin onunla çekim yapmayarak harika kaliteli zaman geçiyordu. Ne zaman o ve Jungkook bir sahne çekiyor olsa kendini Jimin ve Jun arasında sıkışık kalmış buluyordu. Jungkook'la alakalı bir şey onu ekseninden kaydırıp düşürüyor, profesyonelliğini yerinden sarsıyordu.

Şimdi ekip barışma sahnesini çekmek için kameraları ayarlıyordu ve Jimin kalbinin hızlanmasına istese de engel olamıyordu.

İç çekti.

"Jimin, Jungkook, pozisyon alın!"

Tüm kameraların döndüğü o yere yürüdüler. Jimin gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. O bir aktördü. Ve şu anda, Jun'du.

"Kayıt!"

Güneş üniversitenin bahçesindeki giriş yoluna vuruyordu boylu boyunca. Jun bir yandan elindeki kitaplarla cebelleşirken bir yandan da on dakika içinde gelecek olan otobüsü için durağa koşturuyordu. Tüm bunlar olurken birine çarptı.

"Pardo- ah..." Jaeho'yu fark ettiği an bakışlarını aşağı indirmişti, tadının kaçışı anında yüzünde yansıdı.

Seks yaptıklarının ertesi sabahı Jun acımadan yüzüne yumruğu indirmişti. Yanlış yaptığını biliyordu ama çok öfkeliydi. Belki de öfkesinin büyük bir çoğunluğu aslında kendisineydi ve nasıl baş edeceğini bilememişti.

Through The Lens • Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin