Bölümleri, medyadaki şarkıları dinleyerek okumanızı rica edeceğim. Arka plânda açıp yeniden bu uygulamaya geçerseniz birlikte okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim.''
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu fark ettiğinde eve dönmek istersin ama ev; umursamaz olur. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulursun. Âşina yüzler yabancı olur, ve yalnızlığı şah damarında hissedersin.Toparlanacak gibi olursun, güçlendiğini sanarsın ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilir, dizlerinin üzerine çökersin. Önünde uzayan ıssız yol sen anlamadan sise boğulur, ilerledikçe kendi sisinde kaybolursun.
Biteceğini sandığın buğu gözlerini yakmaya başlar, ellerin bunu dağıtmaya yetmediğinde kanayan canını ortaya koyar yola öyle devam edersin. Bu sefer sis canını sarar, sarmalar. Soluğun kesilmeye yer ararken içinde amansız bir savaş başlar, mağlubiyete uğrayacağın hissiyle dolup taşarsın.
Kendine olan mağlubiyetin güçsüz kılar seni, tüm kozların ve zaafların ortadayken kazanmayı beklemen ahmakça olurdu zaten.'
Yıllar geçmişti üzerinden, Radomir kapıların ardında yatan korkularını her gün ve her gece titreye titreye yeniden yaşarken düşünmekten harap olmuş zihni daha fazla sağlığını koruyamaz hâle gelmişti. Ruhu bunca yıl sonra karanlığa gömülmiştü.
Son günlerde âşina olduğu anıları sanki ilk günkü gibi taze hissediyordu.
Acılarını da sevinçlerini de.Artık iyice kendini yitirdiğini anlıyordu, dayanacak gücünün de kalmadığını idrak edebiliyordu. Bu koca evde günleri kısıtlıymış gibi geliyordu artık, yapacakları sona yaklaşıyordu.
Lâkin söz vermişti sevgili'sine, ruhunu o'na adamaya devam edecekti son nefesine kadar.
Günleri ve geceleri birbirine karışmıştı Radomir'in, ne yiyip ne içtiğini umursamayı bırakalı uzun zaman olmuştu. Tek yaptığı düşünmekti, düşünmek ve yaşarken ölmek.
'
Tüm anılarını yaşamıştı, yeniden ve yeniden..Gördüğü rüyanın üzerinden haftalar geçmişti, şimdi ise başladığı yerdeydi. Sanatı ilk hissettiği, yaşadığı odadaydı. Birlikte ilk danslarını ettikleri, birbirlerine çaldıkları melodilerin yankılarının mıhlandığı, gerçek aşkı ve sevdayı tattığı odadaydı.
Piyanosunun başına oturdu, günlüğü de kalemi de yerli yerindeydi. Son bir güçle aldı eline bitmek üzere olan son kelimini, günlüğünde de tek yaprak kalmıştı bu gece. Belki de işaretti, belki de bir tesadüf.
Oysaki tesadüflere inanmayan bir adam için oldukça gülünç bir durum.
'Radomir Jeon;
Fransa,, Lyon
Şubat-1750"Güzel yüzlüm, biriciğim, lotus çiçeğim.. Yeni bir yıla girdim yine sensiz, zaman öyle bir geçiyor ki anlamadan bir defterin daha sonuna geldim. Diğerlerini saklıyorum endişe etme, hepsi sonsuza dek benimle kalacak ve bir gün seninle buluşacaklar. Onları sana kendi ellerimle vereceğim, tozlu ve eskiler fakat içindeki değerlilerim hâlâ parlak, hâlâ alımlı.
İçinde sen varsın diyedir bu sözlerim, başka ne olacaktı? Bilmeden üzdüm mü seni? İncittim mi? Senden başka şey olduğunu düşünmedin öyle değil mi Salvadóre? Ah.. gittikçe aptallaşıyorum değil mi? Bu yüzden mi beni bıraktın yoksa? Bu yüzden mi kopardın kendini benden?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gecenin ahengi
General Fiction"Alışmak, zamanla unutturur Salvadóre; yokluğuna asla alışmayacağım, ki her hatrıma düştüğünde gönül sızım canımı yaksın. Senden kalan tek şey acı iken kendi ellerimle yok etmek, ruhumu zifiri karanlığa saplayacaktır." 100521,,