1.0

6 1 6
                                    

1800lü yıllardayız. hayat bana ve çevremdekilere çok zor olmasa da zor. biz orta tabaka büyücüleriz.

bugün büyülü taç için yarışmalara seçmeler olacaktı. biz de gidiceğiz. bir şansımızı deneyelim dedik. jess ve ben. 

ha kendimi tanıtayım ben ruth. saray hekiminin yanında çalışan yardımcı büyücü. jess de en yakın arkadaşım,dostum ve sırdaşımdı. o da saraydaki yardımcı büyücüydü. saray hekimi ise maddox du. bizim tonton akıl hocamız.

saray bu aralar karışık. büyülü taç ortaya çıkmış. prens rex ve preses ella taç takacaktı. büyülü taç prenses ella ya verilecekti ve böylece ülkenin baş büyücüsü olacaktı. fakat lordlar üst tabaka buna karşı çıktı. prenses ella bu tacı almak için haketmeliymiş. ülkenin bütün büyücülerinin bu taçta hakkı olduğu savunuldu. böylece ülkenin güçlü büyücüleri ve ülke yönetimi bir yarış düzenlediler. 

yarış çok zordu. yarışa katılmak daha da zor. duyduğuma göre ülkede 170 genç başvurmuş. yarışmaya sadece 13 kişi seçilecekti. 2 kişi de prens ve prenses. toplam 15 kişi yarışacaktı. kısaca 170 de 13 şansımız var. mükemmel.

evden çıkıp saraya doğru yürümeye başladım. jess sabahın erken saatlerinde saraya gitmişti. köşede içki içen victor amca bana göz kırptı.

-günaydın ruth. nasılsın? 

-iyiyim victor amca. içkiyi fazla kaçırma başımıza da bela açma hadi baaay. 

-aman be ruth hahahahahaha. 

ben de gülerek karşılık vermiştim. fırıncı tontiş alice teyzeye seslenmiştim.

-günaydıııın. alice teyze nabeerr? ekmekler yeni mi pişti? dedim karın gurultumu saklamaya çalışarak.

-günaydın ruth. evet tazecikler alsana bir tane. dedi tatlı bir şekilde gülümseyerek.

-hemen alıyorum bir tane akşam parasını getiririm. diyerek ekmeği çantama koydum. sarayın bahçesinin kapısına gelmiştim. 

bahçıvan felix amca ve torunu hardy bahçe işleriyle uğraşıyorlardı. hardy nin şapkasını büyüyle uçurarak onun dikkatini çektim. kahkahalarla gülüyordum.

-ruuuth kes şunu deyip o da benim çantamdaki taze ekmeğimi büyüyle havalandırdı. 

-kes şunu hardy. tamam tamam al şapkanı deyip şapkasını kafasına attım. o da benim ekmeğimi nazikçe geri koydu. el sallayarak vedalaştık. bende yürümeye devam ettim. saraya varmıştım. 

hemen revire doğru yürüdüm. jess iksirlerle uğraşıyordu.

-heey jess ben geldim. hadi yemek yiyelim.

-ruth yarışma seçmeleri kaçta açıklanıyor? 

-bilmem niye sordun ki dedim ekmekten bir parça alarak. 

-bilmem içimde tuhaf bir his var.

-ne gibi bir his?

-kötü bir his.

-ne kötülüğü olabilir ki? saçmalamayı kes de gel yemek yiyelim. 

-amaaan  dediğin gibi ne kötülüğü olabilir deyip bana yardıma geldi. 

kısa sürede yemek masamız hazırdı.

-doktor maddox nerde? dedim merakla.

-kraliçe freya üşütmüş onun yanına gitti. gel biz yiyelim o zaten bu saatlerde yemez.

-peki deyip yemeye başladım. 

yemekler bittikten sonra hızlıca masayı toparladık. 

iş başına geçtim. faydalı bitkiler hakkında bir defter hazırlıyordum.karma bilgiler şeklinde. 

prens rex içeri girdi. resmiyetten eğildik. jess söze başladı.

-buyrun prensim ne istemiştiniz?

-doktor sizi çağırıyor deyip hızlıca kraliçenin odasına doğru yol aldı.

biz de el mecbur arkasından. kraliçenin odasına geldiğimizde prenses ve doktor odadaydı. kraliçeye eğilerek selam verdik. jess

-buyrun kraliçem. 

-jess ve ruth genç ve yetenekli büyücü kızlar. rex ve ella yı zorlu bir yarışma bekliyor.

-evet kraliçem.

-sizi etıbbi bilgileriniz ve doğa hakkındaki üstün yeteneklerinizden ötürü sizi, rex ve ella nın yarışmadaki koruyucuları yapıyorum dedi.

 o anki surat ifademi şöyle anlatabilirim. 2 metre açık ağız, pörtlemiş yuvalarından çıkmak üzere bir çift göz. ağzım ise sadece

-NEEE? diye bağırmıştı.

fısıldayan taçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin