𝑐𝑎𝑛 𝑦𝑜𝑢 𝑠𝑎𝑣𝑒 𝑚𝑒

515 69 28
                                    

hyuxks4n:
gecenin bu saatinde sana yazmam doğru değil
ama ben sıkışmış hissediyorum mark
ve çok korkuyorum şu anda
gelebilir misin?
beni kurtarabilir misin bu durumdan?

görüldü 4.45

Donghyuck'un mesajını okuduğu andan itibaren kalbi ağzında atan Mark,hiç vakit kaybetmeden ve pijamalarını bile değiştirmeden hızlıca çıktı evinden.Donghyuck'un ona mesaj atması bir yana ondan yardım istemesi Mark'ı hem şok etmiş hem de çokça endişelendirmişti.Koşar adımlarla geldiği evin önünde biraz soluklandıktan sonra kapıyı çaldı.

Kısa bir bekleyişten sonra kapıyı gözleri şişmiş ve saçı gibi kıyafetleri de dağılmış bir Donghyuck açınca;Mark ellerinin titrediğini hissetti.Donghyuck'un ne tepki vereceğini düşünmeden kolları arasına çekti onu.
Donghyuck sanki bu anı bekliyormuş gibi gözyaşlarını akıttı yeniden;bu sefer Mark'ın kolları arasında.Mark,küçüğünün saçlarını okşuyor bir yandan da burada olduğunu fısıldıyordu kulağına.

Donghyuck,birkaç dakika öncesine nazaran daha rahatlamış hissettiğinde Mark'ın kollarından çıkıp birkaç adım geriledi.Mark,ellerini küçüğünün yüzüne koyup sevmeye başladı.Donghyuck yüzünde kırgın bir tebessümle Mark'ın ellerini yüzünden uzaklaştırdı.

"Teşekkür ederim geldiğin için.Evde düşüncelerimle boğulacağımı sandım."

Mark,Donghyuck'un elini tutup göğsüne doğru götürdü ve tam kalbinin üstüne koydu.Donghyuck,
bir ellerine bir de Mark'ın yüzüne bakıyordu;ne yaptığını anlayamamıştı.

"Asıl ben teşekkür ederim beni davet ettiğin için.
Çok endişelendim ama kalbim çıkacak sandım.
Hissediyorsun değil mi?"

Donghyuck,elini Mark'ın elinin üstüne koydu ve bu sefer o göğsüne doğru götürüp tam kalbinin üstüne koydu Mark'ın elini.Mark donup kalmış bir şekilde ellerinin uyumuna bakarken,elinin altında hissettiği sıcaklıktan ve çok hızlı atan kalpten dolayı bayılacağını sandı.Donghyuck,Mark'ın ona bakması için diğer eliyle onun çenesini tutup yukarı kaldırıp bakışlarını buluşturdu.

"Şu anda kalbimde hissetmemem gereken her şeyi hissediyorum.Yani evet Mark,hissediyorum."

Mark gözlerinin dolduğunu hissettiğinde kafasını gökyüzüne doğru çevirdi.Donghyuck'ta gözlerinin dolduğunu hissettiğinde kafasını Mark'ın göğsüne yasladı.Mark'ın kalp atışının hızlanışına şahit olmak yüzündeki tebessümüm sebebi olmuştu.Mark'ta kendi kafasını göğsündeki sevdiğinin kafasının üstüne koymuş ve elleri kenetli bir şekilde orada dolu gözlerle durmuş birbirlerinin nefeslerini dinliyorlardı.

Birkaç hafta önce biri Donghyuck'a bu anı yaşayacağını söylese asla inanmazdı çünkü o Mark'ın döneceğine ve hala onu sevdiğine bile inanmıyordu.Ama şimdi burada durmuş onun kolları arasındaydı.Ve kendine itiraf etmekte zorlansa bile o kadar uzun zamandan sonra huzurlu hissettiği tek zaman diliminde olabilirdi.Evde Mark'la ilgili güzel ve kötü şeyler düşünmekten kafayı yemiş çareyi de ona kafayı yedirten kişiye yazmakta bulmuştu.Son zamanlarda verdiği en iyi kararın bu olduğunu düşünüyordu.

"Daha iyisin şimdi değil mi?"

Donghyuck kafasını Mark'ın göğsünden kaldırmadan kafasını sallayarak daha iyi olduğunu belirtti.Mark elini küçüğünüm saçlarına koydu ve okşamaya başladı.Donghyuck şu an orada ayakta uyuyabileceğine yemin bile edebilirdi.
Ama duydukları birkaç adım sesi ikisini de gerdi ve birden bire ayrılıp etraflarına bakmaya başladılar.
Onlara doğru gelen bedene baktıklarında ikisi de şok olmuştu;özellikle Donghyuck.Her gidenin dönme zamanı mıydı?

"Jaemin?Bu sen misin?"

•𝑐𝑎𝑛 𝑖 𝑐𝑎𝑙𝑙 𝑦𝑜𝑢 𝑡𝑜𝑛𝑖𝑔ℎ𝑡• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin