on yedi

4.5K 417 389
                                    

chuuya, yanağını ahşap sıraya yaslamış, dün gece dazai'la olan mesajlaşmalarını tekrar ve tekrar okuyordu. kafasını kaldırıp kahverengi saçlı oğlanın boş sırasına baktı. dün attığı mesajlara rağmen gelmemişti. chuuya'nın bu duruma canı oldukça sıkılmıştı ve geçtikleri beş ders boyunca yüzü düşmüş bir şekilde dersi dinlemeye çalışmıştı.

biraz şıpsevdi birisi olduğundan bu zamana kadar hoşlandığı çok kişi olmuştu fakat hiçbiriyle ciddi bir ilişkiye girmemiş, genelde uzaktan izleyen taraf olmuştu. tüm bu sevgililik olayları onun için yeniydi. bundan dolayı, bu konularda çekingen birisi olmasına rağmen dazai'a verdiği öpücük sözü onun için büyük bir adımdı.

kantine gitmek için, oflaya oflaya, sırasından kalktı. öğle arasına yeni girmişlerdi ve çok acıkmıştı. sınıfın kapısından çıkıp merdivenlere ilerledi. merdivenleri tek tek inip adımlarını kantine götüreceği sırada bileğine dolanan ellerle donakaldı. kafasını kaldırdığında dazai'ı görmeyi beklemiyordu. "dazai?" dazai, hiçbir şey demeden onu arkasındaki temizlik odasına çektiğinde şaşkınlığından dolayı bir şey yapamamıştı. chuuya'yı temizlik odasına çektikten sonra odanın kapısını kapattı ve chuuya'yı kendi bedeni ve kapı arasına hapsetti. chuuya kaşları çatık bir şekilde ona baktı ve konuştu. "ne yapıyorsun-"

chuuya'nın sözü dudaklarına kapanan bir çift dudakla kesilmişti. gözleri şaşkınlıktan açılırken karıncalanma hissi vücuduna çoktan yayılmıştı bile. dudaklarının üzerinde oynayan dudaklara karşı hiçbir şey yapmadan öylece duruyordu. kalbinin atışlarından başka bir şey duymuyordu ve vücut ısısı gittikçe artıyordu. kaskatı kesilmiş dururken dudaklarındaki baskının çekildiğini hissetti. yavaşça gözlerini onun gözlerine sabitlediğinde dazai, konuşmaya başladı. "tek başıma öpüşemem ki."

chuuya boş gözlerle dazai'a bakmaya devam ederken ilk adımı atan kişi tekrar dazai olmuştu. elini, chuuya'nın boynuna inen turuncu saç tellerine geçirip onlarla oynamaya başladı ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. chuuya, artık tanıdık olan bu baskıyı tekrar hissettiğinde elleri ne yapamayacağını bilemez şekilde, sanki doğduğundan beri oraya aitlermiş gibi, dazai'ın boynunda birleşti ve onu biraz aşağıya çekti. acemi bir şekilde karşılık vermeye başladığında kahverengi saçlının gülümsediğini hissetmişti.

bu yabancı his chuuya'nın hoşuna gitmişti. dazai'ın öpücükleri, nazik ve yavaştı. bundan dolayı öpüşmeleri, masum bir öpüşmenin ilerisine gitmiyordu ve ikisinin de vücudunda yeni hislere yelken açıyordu.

dudakları birbirinin üzerinde nazikçe oynamaya devam ederken ilk ayrılan dazai olmuştu. biraz gerileyip chuuya'nın rahat bir nefes almasına izin verdi ve sırıtarak turuncu saçlının gözlerine bakmaya başladı. "sürpriz." diye mırıldandıktan sonra kafasına aldığı darbeden dolayı susmak zorunda kalmıştı.

chuuya, dazai'ın kafasına sertçe indirdiği elini kendine çektikten sonra gözlerini dazai dışında her yerde gezdirirken konuştu. "böyle ani şeyler yapma, geri zekalı." chuuya'nın dedikleri üzerine hoş bir melodi, odada yankılandı ve kulaklarına ulaştı. "hoşuna gitti." dedi dazai, gülmeye devam ederken.

chuuya, göz ucuyla ona baktıktan sonra arkasına döndü ve kapıyı açarken konuştu. "hiç de bile."

kahverengi saçlı oğlan "yalancı." dedikten sonra kolunu chuuya'nın omzuna attığında beraber kantine doğru ilerlemeye başladılar.

" dedikten sonra kolunu chuuya'nın omzuna attığında beraber kantine doğru ilerlemeye başladılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
troublemaker | soukoku √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin