Karlı ve fırtınalı bir geceden sonra sabaha güneşle uyanmıştık. Yataktan kalktıktan sonra pencereye yöneldim, içeriden yanık kokusu geliyordu. Annemin "iki dakika televizyona daldım hemen yanmışlar lanet olası tostlar" dediğini duydum. Pencere pervazı karla kaplanmıştı dışarısı çok gözükmüyordu. Karların arasından sızan güneş ışığı gözümü alıyordu. Pencereyi açtım karları elimle hafifçe ittim. Kafamı dışarı çıkarıp karların yere düşüşlerini izledikten sonra geri çekilip pencereyi kapattım. Dışarıda güneş olmasına rağmen -15 dereceydi. Soğuk yüzümü bir bıçak gibi kesiyordu. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldim. Annem elinde bezle, tost makinesinden çıkan dumanı dağıtıyordu. Gidip pencereyi açtım anneme pencereyi işaret edip;
-Buraya doğru salla. Dedim.
Televizyonda dün gece yayını kesilen yarışma programı vardı. Annem dumanı dağıtmış yanan tostları çöpe atmıştı. Bezi, tezgaha bıraktıktan sonra yavaşça yanıma oturup başımı dizine koydu. Saçlarımı sevdi.
-Ne yiyeceğiz şimdi. Diye sordum.
-Tekrardan tost yapıcam ama aşırı üşeniyorum yardım edersen hemen yapalım dedi.
Omuz silktim.
-Banane ben mi yaktım, yakmasaydın. Dedim.
Kaşlarını çatıp bana baktı.
Artık gerçekten bu şehirden taşınmamız gerektiğini düşünüyordum. Çok üşengeç hale gelmiştik. Dışarı çok fazla çıkmıyorduk. Zaten ihtiyacımızı olan herşey binanın içinde vardı. Eğlence,sinema,bar,teknoloji marketleri gibi başka ihtiyaçlarımızı karşılamak için bize en yakın şehir olan 1 saat uzaklıktaki alyeska şehrine gidiyorduk. Ama oraya gidip gece çok geç saatlere kadar kalamıyorduk ,eve dönmek için en fazla saat 9 buçukta yola çıkmak zorundaydık çünkü kasabaya tek gidiş ve dönüş yolu bir tünelden sağlanıyordu ve bu tünelde saat 10 buçukta kapanıyordu. Babam işe bu tünelden gidip geliyor, ve gece geç saatlere kaldığında çoğunlukla arabada yatmak zorunda kalıyor. Yada tekrardan alyeskaya dönüp otelde kalıyor.
Whitter şehrindeki herkes bizim kaldığımız binada kalıyor. Binamızda market, posta ofisi, polis departmanı hatta okul bile var. Okulumuz binanın arkasında binaya bir tünel ile bağlanıyor. Tek bir öğretmen var ve 11 yıldır beni o okutuyor. Ben size kendimi tanıtmadım demi.
Ben Alicia, 17 yaşındayım, kumral saçlı ve ela gözlüyüm, hafif minyon tipliyim. Whittier kasabasında yaşıyorum. Bu kasabanın özelliği kasabada tek bir bina olması ve tüm halkın bu binada yaşaması. Binada herkes çok iyi anlaşır. Komşu olsakta sanki herkes birbirine kardeşi gibi davranır. Bende onlarla aynıyım. Herkesle çok iyi anlaşırım ama biri farklı. Okuldan arkadaşım Aizek...
Onun gözleri saçını yana atışı kemikli çene yapısı tam bir model olucak çocuk. Ben ona aşığım ve tek kardeşim gibi görmediğim kişi o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Begich Tower
Mystery / ThrillerBir şehirde tek bir bina. Bir binada tek bir şehir. Ve herkesin içinde yaşayan bir şizofren...