107 16 50
                                    

"Bu işte bir iş olcağı belliydi." dedi Chaeyoung bir yandan pirinç toplarken. Ve söylenmeye devam etti: "Gelmemiz için o kadar ısrar etmesi bir garipti zaten. Ama nereden aklıma gelebilirdi ev arkadaşlarını ve kankasını pirinç tarlasında çalıştırmak için tatil bahanesiyle davet ettiğini. Pes doğrusu."

"Tatilde yine ailemle uğraşmak istemiyorum keşke uzaklaşıp kaçabilsem diyen sen değil miydin? Al işte sana fırsat. Tabii istersen Kore'ye geri dönebilirsin, o sana kalmış." dedi tehditkar bir ses tonuyla nasıl olduysa bir anda Chaeyoung'un arkasında beliren Momo.

Chaeyoung arkasında Momo'yu görmesiyle yerinden sıçramış ve bu defalarca kez onun tarafından korkutulmuş Tzuyu'nin hoşuna gitmişti.

"Aman kalsın. Sen de çok düşüncelisin cidden." dedi göz devirerek.

Sabah erkenden kalkıp kahvaltı etmişlerdi. Ardından Momo onları pirinç tarlasına götürmüştü ve tüm öğleden sonraki zaman boyunca pirinç toplamışlardı.

Tzuyu sadece eve varıp yatmayı düşünüyordu hatta nerdeyse bu planını gerçekleştiriyordu.

Eve gelir gelmez onlara verilen odaya gidip yüz üstü yatağına uzanmıştı. Momo çalışma masasında tarlada çalışma saatlerini en erken bitecek şekilde planlamaya koyulmuş ve bunlar hakkında konuşup kızları bilgilendiriyordu. Chaeyoung hâlâ arada Momo'ya söyleniyordu. Tzuyu bir an Nayeon'u düşündü. Bu kız olanlar karşısında hiç söylenmemişti. Şimdi de diğer yatağın ucuna oturmuş, halinden gayet memnun bir şekilde Momo'yu dinliyordu.

Odaya vuran akşam güneşiyle iyice mayışmış olan Tzuyu kafasındaki düşüncelerle yarı bir uyku haline geçmişti ancak hala etrafında olanları algılayabiliyordu. Bir sürtme sesi duydu. Herhalde biri kapıyı açıp verandaya çıkmıştı.

Nayeon tepedeki küçük tapınağa bakarak "Buraya gelmeden önce bir tapınak kızından bahsetmiştin. Ne zamandır orada olduğunu kimse bilmiyor demiştin. Oraya gidebilir miyiz? Gerçekten merak ediyorum." dedi.

Momo ise bugun gidemeyeceklerini ama ilerki günlerde gidebileceklerini söyledi ve bunu demesinin üzerinden çok geçmeden Momo'nun annesi onları akşam yemeğine çağırdı.

×××××××××××××××××××××××××××××

"YAA NAYEON! SANA İLERKİ GÜNLERDE GİDERİZ DEDİM. BU NEYİNE YETMEDİ DE AİLEME YARIN KASABADA GEZECEĞİMİZİ SÖYLEDİN!"

"NE VAR İŞTE GİTMEYECEK MİYDİK ZATEN? SANA KALSA DAHA ÇOK BEKLERDİK. TABİ SEN ARKADAŞLARINI TATİLDE KANDIRARAK MEMLEKETİNE GETİRİP İŞÇİ GİBİ ÇALIŞTIRIRSIN ANCA..."

Akşam yemeğinde Nayeon Momo'nun ailesine yarın kasabada bir geziye çıkmak istediklerini söyledi ve Momo'nun ailesi de tabiki buna izin verdi hatta sormalarınin hata olduğunu söylediler ancak Momo bu duruma oldukça sinirlenmişti ve şu an yan odada kavga ediyorlardı.

Chaeyoung ise kulağını duvara dayamış onları dinlemeye çalışıyordu. Aslında buna hiç gerek yoktu çünkü yatağında oturup kitap okumaya çalışan Tzuyu bile net bir şekilde dediklerini duyabiliyordu. Nihayet Chae bir süre sonra dayanamayıp onların odasına gidince bağırışları kesildi. Bir süre sonra ise Nayeon odaya girdi.

Sanki az önce öfkeyle bağıran kişi kendisi değilmiş gibi neşeli bir sesle "Yeni oda arkadaşına merhaba de." dedi. Tzuyu bir cevap vermeden ona bakınca "O kişi ben oluyorum." diye ekleme gereksinimi duydu.

Tzuyu ise Chae'nin ne kadar fırsatçı olduğunu düşünüyordu. İçinden "Zaten benimle kalmamak için bahane arıyordu." diye geçirdi ancak bu Tzuyu'yi kırmıyordu. Hatta Chae'yi anlıyordu. Bu tür durumlara alışıktı ve önlemek için de bir şey yapmıyordu.

Sonunda Nayeon'un ondan herhangi bir cevap beklediğini belli eden bakışlarını farkedip "Merhaba." dedi.

Nayeon'un konuşmaya oldukça hevesli olduğu belliydi ancak Tzuyu onun aksine pek hevesli değildi. Nayeon'un tüm sohbet girişimlerini kısa cevaplar vererek sonlandırıyordu. Bir süre sonra Nayeon da pes etti.

Tzuyu son olayları -köşkü, rüyasını, Momo'nun onları sadece ona işlerde yardım etmeleri için getirmiş olduğunu, Nayeon ile Momo'nun kavgasını- düşünürken aynı satırı kim bilir kaç kere okuduğunu fark etti ve ardından kitabı bir kenara bıraktı. Aklına Nayeon'la sohbet açabileceği bir konu geldi. Sonuçta Chae buraya gelirken arabada söylediği şeylerde haklıydı (aslında Tzuyu şu an sadece merakını gidermek için onun sözünü dinliyordu). Sonunda kararını verip Nayeon'a seslendi:

"Hey Nayeon."

Sıkıntıdan patlamak üzere olan Nayeon hevesle cevap verdi. "Evet? Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Şey.. Bugün hakkında konuştuğun tapınak kızını soracaktım. Neden onun yanına gitmek istiyorsun?"

Nayeon bu sorudan pek hoşlanmamıştı ama cevaplamak zorundaydı sonuçta bu konuyu başlatan kişi oydu. "Buraya gelirken-Momo'nun babasının arabasıyla- bir tapınağın önünden geçmiştik, hatırlıyor musun bilmem. Neyse o tapınağın önünde beyaz kıyafetli bir kadın veya bir kız vardı ve bizim arabanın olduğu yöne bakıyordu. Hatta.. sanki direkt bizim arabaya bakıyordu. Arabanın içini görüyormuş gibi hissettim."

Her ne kadar sessiz sakin gözüksede aslında can sıkıntısından kendine macera arayan Tzuyu'nin ilgilisini çekmişti "O- her kimse artık, seni korkutuyor olabilir mi?"

Nayeon "Yok artık." diyerek gülmeye başladı. "Yıllardır tapınaktan dışarı doğru dürüst çıkmamış, kimsenin ismini cismini bilmediği, büyük ihtimal ihtiyar bir bunağın tekinin buraya gelirken dik dik bakması beni niye korkutsun ki?"

"Doğru, sonuçta korksan gitmek istemezdin. Değil mi?" Nayeon başıyla onayladı. Tzuyu ise devam etti, "Yine de neden gitmek istediğini hâlâ anlayamadım. Ne demek istiyorsun? Rahibe teyze yoldan geçerken niye bize baktın merak ettim. Gerçi bize bakıp bakmadığından da tam emin değilim ama.."

"Geç dalganı hazır fırsatını bulmuşken. Yarın eminim böyle dalga geçemeyeceksin. Hem ben ona soru sormayacağım ki. Sadece macera arıyorum işte. Bozmasana beni, burada kalıp pirinç mi toplamak istiyorsun." diye çıkıştı ciddiyetsiz bir şekilde. İkisi de birbirine sataşıyordu ancak bu konuşmalarda daha da yakınlaşmışlardı.

Ertesi sabah Chaeyoung'un büyük çabalarıyla zar zor uyanabilmişlerdi. Aslında Momo uyandırmaya gelir ve çabucak herkesi uyandırıverirdi ancak anlaşılan hâlâ Nayeon'a trip atmaktan vazgeçmemişti.

Yine pek çok tartışma eşliğinde kahvaltı edip yolculuk için hazırlıklarını tamamladılar ve ardından tepedeki tapınağa gitmek için yola koyuldular.
×××××××××××××××××××××××××

829 kelime yazmışım bu benim en uzun bölümüm sanırım.

mirrorsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin