2

358 23 0
                                    

"Ben sana bir bok söylemem" dedi ayak uçlarına yükselmiş adamın kulağına adeta üfleyerek. Geri çekildi sonra yüzünde alayci bir ifade vardı gozlerini gozlerine dikti ve kaşını kaldırarak anladin mi seklinde kafasini salladi.
Azer yine afallamıştı bu durum adamin sinirini bozmaliydi adami cinnete suruklemeliydi ama hayir kulagina değen nefes onu bozguna uğratmıştı ufacik kesik bir nefes. Karaca'nin alayli surat ifadesine karşın omuzlarini diklestirdi ve kizi bileginden tuttuğu gibi salona sürüdü hizlica kanepeye itti buydu yapmasi gereken afallamak degil hiddetlenmek. Gozlerini karartarak bakti kiza bunun afrasi tafrasi bilmis tavriyla mi ugrasacakti -evet,, ya sabir dercesine kafasini döndürdü ardından Selim Kocovali'yi aradı.
"Azer Kurtuluş, kızına karşılık Yucel'in mallari depoyu soyledin soyledin yoksa unut."
Karaca adinin Azer oldugunu öğrenmişti tanıyordu bu adami Celasun'a Meke'ye sıkan adam onlari öldüresiye döven ardından da hastanenin önünde vuran adam Karaca aklindan bunlari gecirdikten sonra vücudunu bir ofke kaplamıştı Azer onu kacirdigi için ofkelenmemisti Azer onu tehdit ettiginde dahi ofkelenmemisti ama Celasun'a yaptiklari icin ofkeleniyordu o an bunun vicdan celiskisini dahi yapamayacak haldeydi karsisindaki adam babasina bilemiyorum deli anıma denk gelirse kızın diyip lafin gerisini getirmemişti  pisman olmus gibi görünüyordu -sacmalama Karaca bu herif ligme ligme eder seni de gram umrunda olmaz dedi icinden gecen ses
Azer telefonu kapattigi an yüzünü kıza döndü adama öfkeyle bakıyordu normaldi karsisinda kendisiyle tehdit efmisti babasini aldirmamaya calisti ama hayir kizin ofkesi buna degildi.
Karaca itildigi kanepeden kalkarak adama doğru gitti yüzüne okkali bir tokat gecirmeyi istiyordu sakince yaklasip ani bir sekilde yanagina indirince tokadi Azer adeta kükremişti ama Karaca duymuyordu bir seyler geveliyordu iste sen kimsin nesin nasil vs vs kizin aklinda olan ise arkadasinin ve sevdigi adamin neredeyse ölümüne sebep olacak bu adama bu tokadi yedirmesinin rahatlatici hissiydi. Azer tepkisiz haline hayretler icinde bakarken Karaca dudaklarini araladi gozlerini kisarak "Celasun ve Meke içindi" dedi "Bana yaptiklarindan ve yapacaklarindan dolayi sana tokat atmadim"
Azer'in hayretinden bir gram eksilmemisti az once babasini onunla tehdit etmesine degil de adini söylediği cocuklara yaptıkları icin miydi bu hiddet? Çocuklar ölmemişti bile
Karaca kalktigi kanepeye geri döndü Azer ise kafasinda Celasun ve Meke denen heriflerin Karaca'da ki yerini sorguluyordu kendi icinde,kendine gelmesiyle içini igrenc bir his kapladi bu neydi şimdi.
Karaca terlemişti uzerindeki kot ceketi çıkartıp ensesine yapışan saclari ayirip saclariyla ensesini havalandirdi haziran aksaminda kapı pencere kapali oturuyorlardi. Ayaga kalkmasiyla Azer'in kiprasmasi bir oldu "Cam acacagim cam zaten hava sıcak üstüne bunaltiyorsun beni karşımda durup" dedi düz bir sesle
"Ben bayiliyorum sanki senin gibi bi cadiyi alip ustune muhattap olmak zorunda kalmaya asil beni afakanlar basti ac nereyi aciyorsan"
Karaca uzun cama dogru ilerlerken Azer sadece biraz izin vermisti kendine onu izleyebilme izni sacları yakindan daha da güzel görünüyordu canli ve parlak dalgasi ahenkliydi teni beyazdi siyah kumas onun teni icin var olmus gibiydi bu kadar güzel durmasinin baska aciklamasi olamazdi omzunda 3 tane ben vardi aşı izi derindi 3 beninin ortasında onlar bile çok güzel duruyordu beli inceydi parmaklari zarif bileginde bir bileklik vardi bir sey yaziyordu ama secemiyordu burdan Azer. Karaca'nin camlari acip ani dönüşüyle Azer gozlerindeki hayran ifadeyi silip kaslarini catarak bakti kıza ah be düşmanın kızı insan bu kadar güzel olur mu diye ic gecirdi o kati surat ifadesinin altindan.
Karaca o gece asla korkuyor gibi gorunmemek icin elinden geleni yapti adamin karsisinda ezilip buzulmek istemiyordu cunku biliyordu Kocovalilar her ne kadar sevgilerini yaşamasalarda sevmeyi bilirlerdi onu burada birakmayacaklarini Istanbul yansa dahi onu alacaklarini biliyordu. Papatya çayı bile yapmıştı hep rahatlatıyordu onu hep iyi hissettiriyordu Azer'e sormuştu olup olmadigini adam yeterince umursamaz bir sekilde ne bileyim diye gecistirince kendisi arayip bulmustu elindeki papatyalara bakinca aklına gelen kişi yine yuregini darlamisti Allahim nolur diye inler gibi soyledi bir sey olsun ve kalbimden gitsin yapamıyorum diye diledi.
Karaca'nin ictigi o caydan sonra gevseyip ceketinin ustune mayisip sizmasiyla Azer yine bundan firsat kizi izlerken bulmustu kendini.
Bir anda kizi bayilttiginde ustunden aldigi telefonunu hatırladı parmak izi kilidini görünce kendine ne kadar kizssa da usulca kizin bas parmagini dugmeye bastirdi acilan ekranla bir hazine bulmuscasina sevindi.
Ana ekranda Karaca ve kucaginda bir bebek vardi habersiz cekilmis bu karede ikiside cimenlerde oturuyorlardi karsilikli bebek kizin yanaklarini tutmus agzini acarak ona yaklasmisti  Karaca ise kocaman bir gulumsemeyle gozlerini sikica yumarak  kendini salyali bir bebek opucugune hazirliyor gibiydi adam bu kareye uzunca bakti ve siritmasina engel olamadi uzerinde ki cicekli yazlik elbise de teninde cok guzel duruyordu.
Azer dayanamayarak galeriye basti ana ekrandaki bebegin bir suru fotografi vardi ailecek çekilmiş fotograflar vardi aralarindan bazilarinin su an hayatta olmadığı fotograglar sirayla gezerken birinde aniden durdu Karaca'nin uzerinde deri bir ceket ve altinda asker yesili bir pantolon vardi asket botlarıni animsatan tarzda bir ayakkabi ve icindeki yarim orme triko cocuk ise ona onun kadar uyumluydu uzerinde deri bir ceket altinda ise siyah pantolon ve Karaca'ninkinin tarzinda botlar bu karede tesadufi degildi Karaca bir iki adim onde cocuk arkasindaydi sanki düşecekmiş gibiydi kız cocugun bir eli kizin ceketin izin verdigi kadariyla ciplak gobeginde diger eliyse kolundaydı kizin kolu onun kolunda Sacları o an yüzünü kapattığı icin pek anlayamiyordu Azer kizin ama cocugun gozlerindeki ışık bu fotografin degerini anlatiyordu sanki derin ve sıkıntılı bir nefes alarak ekrani yukari kaldirdi ayni andan bir kare daha bu sefer kizin kafasi geriye dogru yatik ve kahkahasi yakalanmis kameraya cocuk ise ayni sekilde gülüyor elleri hala belinde ve kolunda azer tekrar kaydırdı ekrani baska zamana ait fotoğraflar buldu mutluydu her karede Karaca mesela bir kare vardi elleri toprakliydi avuclarinda papatyalar vardı kaldırmıştı kameraya dogru papatyaları cocuk ona 32 dis gülüyordu o ise papatyalara gülümsüyordu bu fotoğrafların Azer Kurtulus'un icinde bir seyler kopuyormus gibi hissettirmesi normal miydi keza bu cocugu bir sansi daha olsa vurdugu gun olene kadar basinda beklerdi. Telefonu aniden kilitleyip ceketinin cebine atti yeterdi bu kadar sacmalik ne oluyordu böyle düşmanın kızı yanindaki yavuklusu ona koyan neydi boyle sacma sapagan islerle mi ugrasacakti depo vardi mal vardi intikam vardi.

Bir Yudum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin