🎗️10🎗️

546 54 57
                                    

Akutagawa herkesi geçip panoya baktı. İsmi birinci sıradaydı. Okul birincisi.. İşte bu! Uzun zamandır uğramıştı. Ve nihayetinde birinciydi. Bu şekil devam ederse birinciliği kaybetmeyecekti. Bu harika değil mi!

Akutagawa, Atsushi'nin de aynı şekil çalışırsa isminin listede gözükeceğinden emindi. Çünkü gerçekte Atsushi zeki olmasına rağmen çalışmazdı. Bu yüzden notları kötü gelirdi. Ama artık ikiside bu şekil çalışırlarsa notları yükselebilcekti.

Akutagawa üniversiteden çıktığı zaman koşarak eve geldi. Merdivenlerde iki üç kez düşme tehlikesi yaşadıktan sonra evin kapısının önündeydi. Hemen anahtar ile kapıyı açıp içeri girdi.

"Atsushi! Sana çok güzel bir haberim var! Atsushi~"

Akutagawa o kadar bağırmasına rağmen hiç ses gelmeyince tedirgin oldu. Yoksa evde hırsız veya başka bir şey Atsushi'ye bir şey mi yapmıştı! Hemen hızlıca tüm odalara baktı. Ama yoktu! Akutagawa korku içinde evin her yerine bakıyordu.

"Atsushi! Nerdesin Atsushi! Lanet olsun! ATSUSHİ!!"

Akutagawa, Atsushi'nin evde olmadığını anladığı zaman hemen evden çıkıp hızlıca dışarı çıktı.

"Nerde? Yemeğini yemiş. Büyük ihtimal dışarıda. Kesinlikle dışarıda!"

Akutagawa tüm mahalleyi aramış herkese sormuştu. Tüm o her zaman gittikleri yerlere gidip her yeri kontrol etmişti. En son evlerinin yakınındaki parka uğramıştı. Bir banka oturup ağlamaya başlamıştı. Hava iyice kararmış, etrafta kimse yoktu. Akutagawa koca parkta tek başına bir bankta ağlıyordu.

"Atsushi-kun.. Atsushi.. Nerdesin? Hastaydın.. O hasta halinle.."

Akutagawa ağlıyor, hıçkırıklarını durduramıyordu. Ama böyle oturmanın da bir faydası yoktu. Akutagawa banktan kalkıp yavaş yavaş evine yürümeye başladı. Vücudu ona ihanet ediyor, ilerlemiyordu. Ama Akutagawa zorluyordu kendisini. Şurda düşüp bayılsa yeri vardı. Zar zor eve vardığı zaman o heyecanla çıktığı merdivenleri yavaş yavaş çıktı. Ne yapacağını bilemez bir durumdaydı.. Kapıyı açtıktan sonra eve girip kapıyı kapattı.

Akutagawa bir sarhoş gibi yavaş yavaş yürüyordu Atsushi ile kaldıkları o odaya. O yatak odası Atsushi varken güzeldi Akutagawa'ya. Şimdi çok boştu her şey.

"Nerdesin.. Beni bıraktın mı yoksa.. Hm? Bu ne?"

Akutagawa masanın üzerinde bir mektup gördü. Üzerinde ise bir lens kutusu. Akutagawa hemen mektubu açıp okumaya başladı.

" Akutagawa aslında mektuba güzle bir giriş yapmak isterdim ama zamanım kalmadı. Aslında sana demek istemiştim. Ama diyemedim işte. Seni o kadar mutlu görmüşken seni üzemezdim.

Aslında gerçek şu. Eğer şuan bu mektubu okuyorsan muhtemelen ölmüşümdür. Veya beni ölürken görmüşsündür. Aslında ben sana demiştim.. Gözlerim tamamen mor olduğu zaman öleceğim diye. Ben sana hiçbir zaman söylemedim mora doğru yaklaştığını. Hep lens takarak gizledim senden.

Ama bu sabah fark ettim ki artık kaçış yok. Artık hiçbirşeyi saklamanın anlamı yok. Artık sana yalan söylemenin bir anlamı yok. Çünkü bu sabah öleceğimi anladım. Ve sana bu mektubu yazdım. Kesin deli gibi aramışsındır beni bu mektubu görmediysen. Umarım seni yormamışımdır. Çok yorulduğun zaman bayılacak gibi oluyorsun...

Diyecek başka bir şeyim kalmadı. Ölümüm herhalde yatağımda gerçekleşecek. Bu mektubu yazdıktan sonra zarfa koyup masanın üzerine koyacağım. Daha sonra yatağımın içine gireceğim ve ölümü bekleyeceğim. Eğer öldüysem sana söylemiştim önceden "Kalbim bir gülden." diye. Bir gül bulacaksın yatakta. O benim kalbimi saran gül işte. Ben öldükten sonra tek o kalacak. Senin beni hiç unutmaman için. Seni seviyorum Akutagawa. Seni ölsem bile seveceğim Akutagawa. Çünkü sana deliler gibi aşığım.

Lütfen bu mektubu okuduktan sonra yok et. Sırrımı kimse bilmemeli.

Sınavın nasıl gitti? Birinci oldun mu? Umarım olmuşsundur. "

Nakajima Atsushi
Senin gülün

Akutagawa ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Yavaşça mektupla beraber ayağa kalkıp yatağa geçti. Yatağı açtığı zaman gerçektende kıpkırmızı bir gül vardı yatakta. Akutagawa sanki dokunsa kırılacakmış gibi elleri titreye titreye dokundu o güle. Gül ve mektubla beraber yatağa girip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Artık ağlanma o kadar şiddetlenmişti ki durduramıyordu kendini.

"NEDEN ATSUSHİ! NEDEN! NE YAPACAĞIM!? HAYIR! HAYIR! HAYIR! KABUL ETMİYORUM! SEN ÖLMEDİN. SEN KESİNLİKLE YAŞIYORSUN. AMA NERDE? BELKİDE.. BELKİDE... Gerçekten öldün... "

Akutagawa işte o gün yaşayan bir ölü olmuştu. Çünkü artık sevdiği insan yanında yoktu..









🎗️| Evet... Bu hikaye uzun zamandır aklımdaydı. Gerçekten böyle bir şey yazabileceğimi düşünmezdim. Gerçekten çok hoşuma gitti. Bu tür angst sonlar beni çok üzüyor ama aynı anda çok güzel oluyor bu tür hikayeler. Aslında diyecek başka bir şeyim yok. Buraya kadar gelip kitabımı okuduğun için teşekkürler.

—kanra🌙

flower boy - shin soukoku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin