Duvarda asılı olan tabloyu resmeden ressam, tutturmak için aylarını harcadığı rengin üzerinin bir gün kan ile lekeleneceğini bilseydi o rengi tutturmak yerine bileğini keser onunla boyardı. Zira tablodaki bütün renkler biraz önce tablonun önünde duran adamın kanıyla tamamen kaplanmıştı.
Dışarıdan gelen sesle bakışlarını kana bulanmış olan tablodan çekip camla kaplı olan duvara çevirdi. Cama doğru yaklaşıp plazaların bulunduğu alanda gezen helikopteri inceledi. Şirket logosunu taşıyan helikopter karşıdaki binanın çatısındaki helikopter alanına indiğinde sessiz geceyi yaran ses azalarak kayboldu.
Baktığı her yerde logoları olan şirketin sahibi yerde kanlar içinde yatarken bakışlarını odanın içinde gezdirdi. Etraftaki her şey içinde bulunduğu zenginliği süslerken hala elinde tuttuğu silahını temizlemeye başladı. Yavaş adımlarla öldürdüğü adamın masasının önüne geldiğinde silahını temizleyen adamın dikkatini çeken şey masanın üzerindeki iki kızın fotoğrafıydı. Birbirlerine sarılıp gülümseyen yedi sekiz yaşlarındaki iki kız, babaları için zenginliğin ta kendisiydi.
Bu zenginlik ona yetmesine rağmen maddelere sahip olmaktan da vazgeçmemiş, bu onu silahını beline takan adamın hedefi haline getirmişti.
Zenginlik hiçbir zaman ilgisini çekmemişti. Maddeler sahip olmak, sahip olduğu şeyin yanında onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Özgürlük.
Fotoğrafı incelemeyi bitirdiğinde silahın tepmesi üzerine hafifçe yamulan kovboy şapkasını düzeltti ve adamın üzerini aramaya koyuldu. Elini yapış yapış yapan kana aldırmadan her yerini aradı. Aradığı şeyi bulduğunda yüzünde tek mimik dahi oynamamıştı. Hiçbir duygu belirtisi göstermezken ellerini adamın ceketinin temiz tarafına sildi. Tamamen çıkmamasına küfür ederek eline aldığı kartı inceledi.
Belli ki bu yeterli olmayacaktı.
Belinden çıkardığı bıçağı 'Bundan nefret ediyorum' diye düşünerek eline aldı ve adamın yanına çömelip bileğini bedeninden kopardı. Ölmesinin üzerinden sadece dakikalar geçen adamın kanı taze bir şekilde akarken her tarafı yine kan olmuştu.
Bu sefer elini silmeye yeltenmedi.
Kasayı açmak için bunlarınn yeterli olacağını düşünüp kapıya yöneldiğinde aklına gelen şeyle topuklarının üzerinde geri döndü ve kapının tam karşısına yerleştirilmiş olan kütüphaneden şekli ilgisini çeken birkaç kitap alıp sırtındaki çantasına yerleştirdi.
Tekrar kapıya yöneldiğinde koridorun sonunda, odasının kapısını aralamış bir şekilde kendisine korkuyla bakan küçük bir kız gördü. Bakışları buluştuğunda kapıyı hızla kapatan kıza aldırmadan işini bitirmek için kasanın olduğu kata yöneldi.
Koltuğuna yayılmış bir şekilde otururken bir anda önünde beliren adam yüzünden içtiği birası boğazına kaçan adam öksürerek boğazına kaçanları temizlemeye çalıştı.
"Bir anda önüme ışınlanma demedim mi sana?"
Çantayı adamın önüne atarken "Nereye ışınlanacağımı tam olarak seçemiyorum. Dua et sıçarken önünde belirmedim. Bokunun götüne tekrar kaçmasını istemezdin değil mi?"
Gözünde canlanan sahneyle yüzünü buruşturan adam odak noktasını değiştirmek için çantanın içine baktı.
"Bira yok."
"Adamın evinde bira yoktu."
"Başka içki var mıydı?"
"Vardı ama sen bira istedin ve bira yoktu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜZEN/SİZLİK - EXO KAI ONE SHOT
FanficDüzensizlik de bir düzendir. Kovboy şapkasını düzelten adam gökyüzüne doğru baktı. Bir sonraki yolculuğunun hangi yıldıza olacağını merak ediyordu.