1.2

223 27 6
                                    


Kang Lena çantasını masasına koyup otururken ben ise sadece onu izliyordum.

Herkes durumun farkındaydı. Onun günden güne ne kadar solduğu ve benim de yıprandığımın farkındalardı ama bir şey demiyorlardı. Diyemezlerdi zaten, ben bile söz geçiremezken dedikleri şeyler onu sinirlendirmekten başka bir şey yapmazdı.

Her şey iki ay önce başlamıştı. Her şey normaldi, sorun yoktu. Hatta o gün birbirimize iyi geceler dileyerek uyumuştuk ama aynı günün sabahı kalktığımda telefonumda bulduğum bitti mesajı bir şeylerin sinyalini vermişti.

Gerçekten bilmiyordum, ne demeye çalışmıştı bana? Mesajları da geçen hafta silmiştim çünkü hepsi birbirimizi ne kadar sevdiğimizden bahsettiğimiz mesajlardı. O yazılar sadece canımı yakıyordu, yakmaya da devam ediyordu hâlâ ve dayanamayıp silmiştim onları. Eğer bilseydim tüm mesajları tekrar tekrar okurdum ama iş işten geçmişti bir kere.

Masamın üzerinde duran telefonuma kısaca baktığımda mesaj atıp atmamak konusunda kararsızdım, başımı tekrar ona çevirdiğimde göz göze geldik, sadece iki saniye sürmüştü. İlk önce o dönmüştü önüne. Bana bakmak istemiyordu. O gece bir şeyler olmuştu ve bilmiyordum, düşündükçe delirecek gibi oluyordum. Sorsam da bilen olmayacaktı.

Gözlerimi ondan ayırıp sınıftan içeri giren Hendery'ye takıldı gözlerim. Lena'nın yanına ilerliyordu, elindeki kahvelerle beraber.

Ve Lena ona gülümsedi, ben gülümsemekten korkarken.

🖇️🖇️🖇️

heather ஐ donghyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin