KANLI EL

14.6K 283 34
                                    

Medyadaki Ada karakteri

İyi okumalar....

Hayatım okadar sessiz bir okadarda sakindi
. Biz kendi halimizde yaşayan insanlardık. Annemle küçük bir kafe işletiyorduk. Babamızı kaybetmiştik bundan tam 10 sene önce. Yani ben 15 yaşındayken. Annem ben ve benden 2 yaş küçük olan erkek kardeşim Taha ile hayata tutunmaya çalışıyorduk.

Kardeşim Taha okumayı tercih etmiş fakat ben annemin açtığı kafede çalışmayı tercih etmiştim. Babamı kaybetmeden önce İstanbul'da yaşıyorduk fakat babam öldükten sonra annemin memleketi olan İzmir'e taşınmaya karar verdik. Babamın tuhaf işlerle uğraştığının farkındaydım lakin tam olarak ne işle uğraştığını bilmiyordum. Belin de sürekli bir silahla dolaşıyordu ne iş yaptığını sorsak da bize geçiştirici cevaplar veriyordu . Az çok tahmin etsemde mafya tipli bir adamdı .Babam öldükten sonra cenazesini dahi görememiştim. O haberi aldıktan sonra kendimize gelmemiz uzun sürmüştü.İzmir'e taşındıktan sonra babamın bize bıraktığı yüklü miktardaki para ile kafemizi açmıştık. Annem babama kaçarak evlendiği için annemin ailesi bizi reddetmişti . Babamın tarafından da hiç bir akrabamız yoktu yani en azından bize öyle söylüyordu.

Annem küçük kafemize benim ismimi vermişti.

"Island cafe"

Evet adım Ada annem çok isteyerek koymuş bu adı bana.

***

Sıradan bir gündü her zamanki gibi annemden önce kafeyi açmaya gittim. sandalyeleri ve masaları yerleştirdim kahveyi çayı pastaları hazırlamaya başladım. Bunlar benim için oldukça kolay işlerdi. İşim bittikten sonra dışarıdaki masalardan bir tanesini oturdum. Annemin geldiğini uzaktan da olsa fark ettim. Fark edilmeyecek gibi değildi zaten. 46 yaşında olmasına rağmen asil ve dik bir duruşu vardı yaşını asla göstermiyordu onun bu dik duruşu benim örnek aldığım davranışlarından bir tanesiydi.

" Günaydın hayatım"

"Günaydın annem herşeyi hazırladım sıra müşterilerin gelmesinde"

"Ah yavrum inşallah bugünde nasibimizi alırız" dedi ve kafama bir öpücük kondurdu.
Saat ilerliyordu müşteriler yavaş yavaş gelmeye başlamıştı annemle müşterilerin isteklerini yerine getiriyorduk. Her zamanki gibi rutin yorucu ve hızlı geçen bir gündü. Öyle ki akşam olduğunun bile farkına varamamıştım. Gökyüzü bize karanlık yüzünü göstermeye başlamıştı. Kafede yoğunluk azalmış sadece bir kaç müşteri kalmıştı. Etrafı toplamamın iyi olacağını düşünüp dışarıdaki masalara yöneldim.. Kollarımı gerdirerek kendi yorgunluğumu biraz olsun dindirmeye çalıştım.

Masanın üstünü toplarken birşey dikkatimi  çekti ve o yöne doğru bakmaya başladım.İlerideki ağaca yaslanmış takım elbiseli bir adam gözlerini bana dikmiş tuhaf bir şekilde bakıyordu. Bu bakışlar nedensizce  içimin ürpermesine yetmişti. Kafamı eğip masadakileri aldıktan sonra tekrardan gözlerime engel olamadım ve o yöne doğru baktım. Adam hala aynı yerde gizemli gözleriyle beni inceliyordu.

Kalbim olması gerektiğinden hızlı atıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum arkamı döndüm ve hızlı bir şekilde içeriye girdim.Anneme hiçbir şey belli etmemeye çalıştım çünkü daha net bir şey yoktu ortada. Müşteriler tamamen bitince etrafı toparlamaya başladık. Dükkanı kilitledik ve yola koyulmaya başladık. Tekrardan ağacın oraya baktığımda adam yoktu gitmişti. Bir tesadüf olabilirdi belkide .Kendi kendime aptal düşüncelere girdiğim için kızmaya başladım.

Kafamdan yerli yersiz düşünceleri attım ve eve doğru yürümeye başladık. birinin adımı seslendiğini duyduğumda kafamı çevirip karşı kaldırıma baktım. En yakın arkadaşımı görmemle yüzümde tebessüm oluştu. Ona sıcak bir sarılma armağan ettim.  Gözlerimi anneme çevirdim ve masum bakışlar atmaya çabaladım bu bakışların sebebi belliydi ayşenur'la biraz dolanmak istiyordum. Ancak günün yorgunluğunu bu şekilde unutabilirdim.

" Ada kedi gibi bakmayı kes saat gecenin 11 buçuğu ve sen izin istiyorsun kesinlikle olmaz"

"Anneciğim söz sadece yarım saat hemen geri döneceğim".  ayşenurda bana destek çıkma amaçlı

"Evet Hatice ablacığım hemen yarım saat içinde geri döneceğiz lütfen"

"hayır diyorum kızlar saat çok geç sizi bu saatte bir yere gönderemem kusura bakmayın düşün önüme" annem bizi gözünden sakınırdı farkındaydım ama biraz hava almak iyi gelicekti emindim.

"Ya anne güvenmiyor musun yoksa ne zaman verdiğim sözleri tutmadım yarım saat içinde geri döneceğim diyorum lütfen"

" Peki tamam yarım saati 1 dakika geçsin bakın ben size ne yapıyorum"

Anneme kocaman sarıldım ve ayşenur'la parka doğru ilerlemeye başladık. O benim sırdaşımdı tahadan sonra gelen kardeşim gibiydi. İlerlerken güzel güzel sohbet ediyor gülüşüyorduk. Ayşenur çok şen şakrak bir insandı iki dakikada seni kahkahalara boğmayı başarabilirdi.Park çok ıssızdı sadece bir çift vardı. Onları rahatsız etmemek adına  uzak bir yere oturduk. . Sohbet sohbeti açarken saatime bakıp duruyordum annemi kızdırmak istemezdim. güzel bir yarım saatin ardından Saatimiz dolmuştu eve gitmek için ayaklandık.

Biraz ilerlemiştikki ayşenur'un telefonu çalmaya başladı kısa bir görüşmenin ardından telefonu kapattı.

" Kuzum ben buradan ayrılmak zorundayım teyzem aradı rahatsızmış bu gece onlarda kalacağım"

"Peki tatlım sorun değil... Geçmiş olsun hoşça kal"
Vedalaşmanın ardından yollarımızı ayırdık. Sokaklar akşamları benim için çok karanlık ve ürperticiydi. Etraftan sadece köpek sesleri duyuluyordu. Bu sessizlik benim korkmama yetiyordu kendime teselli vermeye başladım." Ada sadece bir kıssa cadde ve iki sokak kaldı sakin ol"

Hızlı yürümeye devam ediyordum fakat bir şey dikkatimi çekti sokak lambalarının aydınlattığı gölgemin arkasında bir gölge daha gördüm. Dikkate almayarak daha da hızlandım lakin ben hızlandıkça arkamdaki gölgede hızlanmaya başladı tam caddeyi bitirip sokağa girecekken kolumdan tutulup duvara fırlatıldım. Dengemi sağlamak için duvara tutundum karşımdaki adamı görünce yutkunamadım.  Bu adam kafenin önünde beni gözetleyen adamdı. Ben daha şoku atlatamadan hızla yakınıma gelip ağzımı kapattı o pis nefesiyle kulağıma yanaşıp.

"Sakın yanlış bir şey yapma yoksa canından olursun" dedi ve elindeki bıçağını gösterdi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Aklımda binbir türlü soru dolanıyordu. Bu adam bana ne yapacaktı.Öldürecek miydi yoksa tecavüzmü edecekti.ikisi de benim için aynı anlamı ifade ediyordu ve bunları düşünmek beni gerçekten de daha fazla geriyordu. Kurtulmaya çalışsamda bu çabalarım hiçbir işe yaramıyordu.

Adam elindeki mendili burnuma dayıyarak nefes almamı engelliyordu. Sonrası benim için kocaman bir  karanlık.

Arkadaşlar umarım hikayemi beğenirsiniz bana destek olmayı lütfen unutmayın.:-)

KANLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin