episode- 2

1.6K 24 7
                                    

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2. Bölüm: Sır

Yine boş bir günün boş bir sabahı işe gitmem gerekiyordu fakat yatakta miskin miskin yatıyordum. Sanırım bir gün erken kalkmam için ilahi bir güç gerekiyor, işin şakası tembelliğime diyecek yok.

Kalkıp iş kıyafetlerimi giydim ve aşağı indim. Kahvaltı çoktan hazırdı. Birkaç bir şey atıştırdıktan sonra kapıya yöneldim.

"Efendim, dosyalarınızı unuttunuz."

"Tabii ya, hatırlatman iyi oldu Amanda. Sağ ol."

Hızlıca ofise götürmem gereken gerekli (gereksiz) dosyaları aldıktan sonra asansöre doğru ilerledim.

Asansörle aşağı kata indiğimde karşımda yine o maskeli adamı görmüştüm.

Her karşılaştığımızda gözümün içine bakıp bir şey söyleyecek gibi duran fakat ifadesiz, soğuk bir şekilde yanımdan geçen bu adam sinirlerimi bozmaya başlıyordu. Ona olan merakım gereksiz bir şekilde büyürken onun sadece bir komşu olduğunu kendime kabul ettirmeye çalışıyordum.

"Hey, Jeon Bey! Buraya gelir misiniz lütfen."

Apartman sakinlerinden -en sakin olmayanı- beni çağırıyordu. Ne söyleyeceğini umursamaz bir tavırla yanına gittim.

"Buyrun?"

"Apartman tesisatında bir sorun çıkmış."

"Bununla apartman görevlisinin ilgilenmesi gerekmiyor mu?"

"Evet fakat tamir için bir miktar paraya ihtiyaç duyuluyor. Daha önceden diğer komşulara bunu ilettik. Fakat sizin eve ne zaman gelsek kapı açılmıyor. Sizi görünce bilgilendirmek istedim."

"Biz her ay görevliye para ödemiyor muyuz zaten? Her neyse, miktar neyse veririm. İyi günler."

Size ne zaman gelsek kapı açılmıyor, demişti. Fakat, Amanda her gün evde. Kapıyı açmıyor muydu? Bunu eve dönünce ona sormalıydım. Belki de sadece komşunun gereksiz tribidir diye düşündüm.

Bu düşünceler aklımı kurcalarken site kapısından koşarak çıkan birisini gördüm. Kaçıyor gibiydi. Arkasından hızlı ama temkinli adımlarla ilerledim.

Gözden kaybolmuştu. Sokağa atlayıp sağıma ve soluma baktım.

Derken motorlu birisi hızla gelip siteden çıktığını gördüğüm, tanımadığım bu kişiye ateş etti.

Mermi ayağını sıyırmış olmalıydı, yerde oturmuş kanlar içinde anlamsızca ayağına bakıyordu.

İçimde başıma bir dert alma korkusu vardı fakat bu durumda olan birisini yalnız bırakmam doğru olmazdı.

Koşup yanına gittim.

Ve onu görmemle adeta ağzım bir karış açılmıştı.

Bu kişi, her gün asansörde karşılaştığım gizemli kişinin ta kendisiydi.

"Hey, yardıma ihtiyacın var mı?"

Cevap vermiyordu. Sadece gözlerime baktı.
Yardıma ihtiyacı olduğu çok belliydi. Laf olsun diye sormuştum işte. Ayağı kalkıp ambulansı aramaya koyuldum.

Güçlükle nefes alıyor gibiydi. Bana bakışları ani duygu değişiklikleriyle değişiyor, biraz önce yardım ister gibi bakarken şuan ambulansı çağırmama kızar gibi bakıyordu. Ama ne olursa olsun ifadelerini kelimeleri kullanmamaktan yana kullanıyordu.

Bir anlığına bilincini kaybetmiş olabileceğini düşündüm. Ama sadece ayağında bir yara vardı, bilmediğim bir şey olabilir miydi?

Yanından biraz uzaklaştım. Belki de yalnız bırakmalıydım. Ne de olsa ambulans gelecekti.

Arkamı döndüğümde ise, o yoktu.

Sadece yerde birkaç kan damlası kalmıştı. Ambulans da kaç dakikadır gelmemişti. Apartmana doğru ilerleyip arama kayıtlarıma baktım. Aradığımdan emin olmama rağmen arama kayıtlarımda ambulans yoktu.

Belki de buna sevinmeliydim, sağlık ekiplerini boş yere rahatsız etmiş olmadım. Peki bu yabancı nereye gitmişti?

En iyisi sitenin kamera görüntülerini kontrol etmekti. Yönetime doğru yöneldim. Kamera kayıtlarına bakmak istediğimi söyledim ve olayı anlattım.
Bakmama izin verdiklerinde izlemeye başladım. O an tam saate bakmamıştım fakat zaten birkaç dakika önceydi. İşte, benim geldiğim zamanı bulmuştum. Bir motor geçiyordu. Yanından da yaşlı bir adam. Fakat kapıdan ne kaçan bir adam görünüyordu, ne de motorlular ateş ediyordu.

Tanrım, bu bir tür jouska mıydı yoksa?

Her şey bir anda sır olmuştu sanki. Hızla dışarıya çıktığımda kan damlaları yok olmuştu. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. Gerçekten neler oluyordu? Kendimi iyi hissetmiyordum. Asansöre zar zor ulaştığımda evimin bulunduğu kata bastım ve yukarıya çıkmaya başladım.

Kapının önüne geldim ve zile bastım. Fakat kapı açılmadı.

Tekrar tekrar kapıyı çaldığımda yine bir dönüt almamıştım.

O anki bitkinlikle ceplerimi karıştırmaya başladım. Bende de bir anahtarın olduğu aklımdan çıkmıştı.
Elime aldığım anahtarı kapıya doğru uzattım. Gerçekten hiç iyi değildim, birkaç dakikanın sonunda kapıyı nihayet açabilmiştim.

İçeri girdiğimde Amanda koltukta yatıyordu. Uyandırmaya çalıştım fakat beni duymuyordu.
Odasına vardığımda kapının önünde ilaçlar gördüm ve alıp üzerlerini okumaya başladım. İntihar ilacı değildi, ama ne olduğunu anlayabilmiş de değildim.

Bu sefer gerçekten ambulansı aradım ve çok geçmeden vardılar. İlaçların bir kısmını da incelemek için alıp Amanda'yı hastaneye kaldırdılar. Ben de arabamı alıp peşlerinden gittim.

jouska: istemsizce kafanın içinde dönüp duran konuşma, olay, diyaloglar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jouska: istemsizce kafanın içinde dönüp duran konuşma, olay, diyaloglar.

Bölüm sonuu

Kısa bir bölüm oldu;(

Jungkook'un yaşadığı bu olayla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın sizi seviyorumm

schizophrenia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin