~1~

599 27 5
                                    

Adım Bukre.

Hasta annesine bakmak için hırsızlık yapan kız.

Kendimi en iyi böyle özetleyebilirdim. Tek isteğim hasta anneme bakmaktı.Babamı hiç tanımamıştım. Kendi dünyamda tutunabileceğim tek dal annemdi.

Annem tutunabileceğim tek dal olmasına rağmen bir de beraber hırsızlık yaptığım Betül adında bir arkadaşım vardı. Birbirimizin parasını çalmaya çalışırken tanışmıştık.Onunla iyi geçineceğimi düşüyordum ve öyleydi de. Çok iyi biriydi. Güzel, uzun boylu, esmer, gamzeli, tatlı bir kızdı.

Onun neden hırsızlık yaptığını hiç düşünmemiştim ve bir kaç kere sorduğumda geçiştirmişti. Neden geçiştirdiğini merak etmiştim ama sorgulamamıştım.

Sabah annem birden rahatsızlandı. Korktum, yine bir şey olur diye korktum. İlk rahatsızlığı değildi ama korkmuştum.Koşa koşa Betül'ün her zaman takıldığı sokağa gittim. Betül beni görünce yaslandığı duvardan ayrıldı ve bana döndü. Nefes nefese konuştum.

"Annem hasta Betül, fenalaştı yine. İlaç almamız gerek. Hemen bir şey yapalım. İlk defa korktum, anneme birşey olcak diye."

"Tamam ama ilaç alacak paramız yok. Bıktım yoksulluktan." diye sızlandı.

"Evet, yoksulluktan bende bıktım. Ama yapacak bir şey yok. Belki de babam olsaydı şimdi anneme o bakardı. Ama lanet olsun ki yok. nerelerde acaba? Neyse hemen gidelim. Hırsızlık yapalım, vakit geçtikçe daha da korku sarıyor."

****

Hırsızlık yapmıştık. Çaldığımız paralarla eczaneye girdik. İlaç alıp dışarı çıkarken bir polis içeri girdi.

Aramızda bir telaşlanma oldu. Acaba yakalanmış mıydık? Kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı. Birden dönüp birbirimize baktık. Neler oluyordu?

Bu kadar telaşlanmamız normaldi. Fakat polis çalışanlardan birinen yaklaşıp bir ilaç ismi söylediğinde içimize bir rahatlama oturdu. Eczaneden çıkar çıkmaz konuştum.

"Koş,koş annem daha da kötüleşmiştir, merak ediyorum."

Beni başıyla onayladı ve koşmaya başladık. Koşarken konuştum.

"Bir gün oturup dertlerimizi paylaşalım. Sen benim en yakın arkadaşım olmana rağmen senin hayatını doğru düzgün bilmiyorum ve açıkçası merakta ediyorum" dedim. Hem konuşup hem de koştuğum için nefes nefese kalmıştım.

Eve vardığımızda annem yüz üstü bir şekilde kanepede yatıyordu. Betül'e bakarak konuştum.

" Annemi uyandırır mısın ? "

Beni başıyla onaylayıp annemi dürtüklemeye başladı. Ben de o sırada ilaçları hazırlıyordum .

Betül endişeli ve korkmuş bir sesle ' Nefes almıyor ! ' diye bağırdı . Bunu duyunca kalbim sıkıştı ve nefesim daraldı . Korkuyla yanına gittim. Onu sırt üstü çevirdim ve kulağımı kalbine dayadım. Atıp atmadığına baktım. Atmadığını farkedince ellerimi kalbinin üzerinde birleştirdim ve kalp masajı yapmaya başladım. Kalp masajı yaparken ümitsizce sayıyordum.

" 1-2-3-4-5..... " Bütün ümitlerim tükenmeye başlamıştı. " 12-13-14-15.... " Sonunda bıraktığımda öldüğünü kabullenmiştim.

Artık annem yoktu.

Tutanabileceğim tek dal da artık kırılmıştı. Gözümden yaşlar yuvarlanmaya başladı. Betül beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini duymuyordum bile.

Farkında olduğum tek şey annemin öldüğüydü.

Konuşamıyordum bile. Kapıya doğru giderken Betül arkamdan bağırıyordu. Kapıyı açtım ve sertçe kapatıp çıktım. Gri yağmur bulutları gökyüzünü kaplamıştı. Yavaşça yağmur çiseliyordu.

"Gökyüzü bile senin için ağlıyor, anne. " diye fısıldadım. Yön duygumu kaybetmiş gibi yürümeye başladım. Nereye gittiğimi , ne yapmak istediğimi bilmiyordum.

Hava kararmaya başlamıştı. Issız bir sokağa saptım. Yıkık dökük bir eve girerken başıma gelecekleri düşünmüyordum bile.

Tek katlı, kirli , her yeri çöplük olan bir evdi. Ayağımla çöpleri ittim ve bir köşeye kıvrıldım . Soğuktan tir tir titriyordum .

Annem olsaydı beni ısıtırdı.

Annemin yokluğuna alışamamış bir şekilde uykuya daldım .

****

Gözlerimi açtığımda gayet rahattım. Kafamın altında bir yastık, üstümde de bir yorgan vardı. Kafamı sağa çevirdiğimde bir şöminenin yandığını gördüm. Çok halsizdim ve üşüyordum. Yavaşça yataktan destek alarak doğrulmaya çalıştım fakat kollarım beni taşımadı ve yatağa geri düştüm. Tam o sırada adım sesleri duydum, kapı açıldı ve içeriye uzun boylu, baştan aşağıya siyah giyinmiş biri girdi.

" Kedicik, uyandın mı ? "

Yavaşça tekrar doğrulmayı denedim. Bu sefer başarmıştım. Başım çok ağrıyordu. Elimi saçlarımın arasına daldırdım ve karıştırdım.

" Benim adım ke- " Boğazımdaki acıyla cümlem yarıda kesildi. Yutkundum ve devam ettim. " Benim adım kedicik değil. "

Beni duymazdan gelip şomineye yöneldi. Şöminenin yanındaki odunları şömineye atarken " Kimsin sen? " diye mırıldandım. Beni yine duymazdan gelince sinirlenerek " Kimsin sen?! " diye bağırdım.

Hızla doğruldu bana doğru gelmeye başladı. Korkup yatağa sindim. Saçlarımdan tutup beni yüzünün hizasına kaldırdı. Öyle bir bağırdı ki sesi odada yankılandı.

" Tekrar bağırsana! "

Tırnaklarımı saçımı tutan ellerine geçirdim ve bağırdım. " Saçımı bırak! "

" Özür dile benden! " diye benim gibi bağırdı.

Saçlarımı bırakmasıyla yatağa düştüm. Ellerini öfkeyle saçlarının arasından geçirdi. Tekrar şömineye yöneldi ve yere çökerek odun atmaya başladı.

" Adın ne ? " diye  mırıldandım korkarak.

Bir süre duraksadı,  ardından konuştu. " Berk "
Adını bana söylemesine şaşırmıştım. " Nerdeyiz ? " diye mırıldandım. Ama cevap alamadım.

" Yat,uyu. " dedi doğrulurken. Onu dinleyip yatağa uzandım. Yanıma gelip üstümü örttü. Bu hareketine fazlasıyla şaşırmıştım.  Hiç bişey söylemeyip odadan öylece çıkıp gitti. Gözlerimi kapattım ve uykunun halsiz bilincime saldırmasına izin verdim.

YoksulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin