Düş Mavisi

2.1K 116 60
                                    

Gece boyunca ardı ardına içtiğim kahvenin kupasını komodinin üzerine bırakıp ayağa kalktım ve berjer üzerinde kitlenen bedenimi gerinerek gevşettim. Uyuyamadığım için mi kahve içiyordum yoksa kahve içtiğim için mi uyuyamıyordum? Bilmiyorum. Benim için bir kısır döngüydü bu. Zira uzun zamandır uyku, bana kendisini unutturan bir kavramdı.

Saate baktım, gün doğumunu beş geçiyordu. Herkes rüyasında ruhunu bir yerlerde dolaştırırken ben bu kasvetli odada altları torbalaşan kıpkırmızı gözlerimle insan geçmeyen sokağımızı seyrediyordum. Ve tabii ki yalnızdım. Oysa senin o geniş göğsünde uyanmayı ne çok severdim. Sen dirseğinin üzerinde beni seyrederken saçlarımı okşar ve uyanmamı beklerdin. Ben ise birbirine yapışmış göz kapaklarımı aralamaya çalışırken başımı sana doğru kaldırdığım anda sen eğilir tam da gözlerimin üzerinden öperdin beni.

Ama artık sensiz bir odada sensiz bir sabahı karşılıyorum. Yani gittiğinden beri... Yatağımı da toplamıyorum artık. Dağılmıyor ki zaten. Dedim ya, uyuyamıyorum. Yokluğun karabasan gibi çöküyor üzerime.

Her neyse... Kahve kupasını bıraktığım komodinin üzerinden telefonumu aldım. Gerçi pazarlamacılar ve bankalar dışında pek arayanım olduğu da söylenemezdi ama yine de her sabah uyandığımda kontrol etmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Hani evlenmeden önce her sabah beni günaydın mesajıyla uyandırırdın ya. Ordan kalma bir alışkanlık olsa gerek. Sahi... Ne kadar mutluyduk seninle bu küçük yuvamızda. Birlikte daha bir neşeliydi evimiz. Öyle ki kanepelerimiz bile gülümserdi kimi zaman. Ayaklarını uzattığın sehpa ya da benim yerime kollarının arasına aldığında kıskandığım kırlentler... Hepsi yerli yerinde duruyor da bir sen eksiksin hayatımda.

Telefona baktım bir yeni mesaj vardı. Müşterisi olduğum bir bankadandı mesaj.
"Sayın müşterimiz. 14 Şubat sevgililer gününüz kutlu olsun. Bugüne özel anlaşmalı mağazalarımızdan indirimli... " devamını okumadan sildim mesajı. Çok acımasızcaydı. Belki müşterileri arasında sevgilisinden ayrılmış ya da hiç sevgilisi olmamış yüzlerce insan olabilirdi. Bu onları mutsuz etmekten başka bir işe yaramayacaktı çünkü hiç kimse telefonuna mesaj geldi diye alışverişe çıkmazdı. Gerçi alışveriş tutkunlarını saf dışı bırakmak gerekirdi. Sen de çok kızardın böyle şeylere. "Ticaret tuzağı bunlar" derdin ve "sen benim her gün sevgilimsin, neden bir günle sınırlandrıyorsun ki? " diye paylardın beni. Hem hediye almak için ille özel bir gün olması gerekmezdi senin için. Hiç beklemediğim bir anda elinde çiçeklerle geliverirdin.

Telefonu komodinin üzerine geri bıraktım ve sabahlığımın ince kemerini belime dolayıp elimle saçlarımı geriye doğru tuttururken banyoya sürüdüm şapırdayan terliklerimle ayaklarımı. Önce suyun sıcaklığını ayarladım ve üzerimi çıkarıp kendimi duşun huzur dolu akıntısına bıraktım. İlk başta sıcak bedenimi titretse de ılık su, saçlarımdan vücuduma süzülen her bir damlasında kötü anılarımı da alıp götürüyordu ayaklarımın altından. Bu yüzden seviyordum her sabah duş almayı. Terapi gibiydi.

Temiz bir duşun ardından gece boyu kahve içmekten sararan dişlerimi özenle fırçaladım. Uzun, gür ve kıvırcık olan saçlarımı taramaya hep üşenirdim. Bu yüzden sadece nemli kalacak şekilde kuruttum ve dağınık bir topuz yapıp çıktım banyodan.

Üzerime gri eşofman takımımı giyindim. Sen gittiğinden beri renklerle de iyi değildi aram. Tabii maviyi renkten saymazsam. Mavi renk değildi benim için, yaşam tarzıydı. Huzurdu, tutkuydu , sonsuzdu... Ruhumu dinlendirirdi.

Kapının önünde montumu da üzerime aldıktan sonra ayakkabılarımı giydim ve bir cebime telefonumu bir cebime de küçük para kesemi koyup çıktım evden. Banyo sonrası zaten soğuk olan havaya çıkmak tüm bedenimi titretmişti. Soğuyan bedenimi ısıtmak için kendime sarıldım. Ama senin sıcaklığını bulamadım elbette. Apartmanımızın hemen karşısında duran mahalle bakkalımız olan Nurettin amca dükkanının önünü süpürüyordu. Beni görünce doğrulup selam verdi. Ben de selamını aldım.

Düş MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin