――――
Jay bir süre önünde duran bilgisayarla bakıştı. Birkaç saattir üstünde çalıştığı ritim bilgisayarda oynarken ses stüdyonun içinde yankılanıyordu.
Jay'e ve diğerlerine bu sabah kesin tarih verilmese de bir survivol show'a katılacakları söylendi. İçlerinden sadece yedisi şirketin sanatçılarından biri olarak yeni bir kontrat imzalayacaklardı, diğerleri ise stajyerliğe devam edecekti.
Şirketleri bazıları çıkış yapamayacak olsa bile onlara özel küçük bir stüdyo ayarlamanın müzik yapımı ve söz yazımında deneyim kazanmalarına yardımcı olacağını düşünmüştü.
Doğrusu tüm bu ekipmanlar ilk seferde zihnini bulandırmıştı. Daha önce adını bile duymadığı aletler vardı ve stüdyoda ona yardımcı olan yapımcılar sanki hepsini yıllardır kullanıyormuş gibilerdi. Şöyle bir düşününce, muhtemelen yıllardır kullanıyorlardı da.
Her ne kadar diğer yapımcılar kendinden çok daha becerikli olsa da kendilerine ait bu stüdyoda ufak da olsa bir şeyler üretebilmek kendini profesyonel biriymiş gibi hissettiriyordu. Tam da bu yüzden boş olduğu her an buraya gelir, belki de saatlerce bu dört duvar arasında kalırdı. Bugün de o günlerden çok farklı değildi.
Jay müzik kesilince tırnağını kemirmeye başladı. Ritmin bir yerinde eksiklik vardı ama oranın neresi olduğunu ve nasıl düzelteceğini bir türlü çözemiyordu.
Sıkıntıyla oflayıp parmaklarını saçlarının içinden geçirdi. Koltuğuna iyice gömülerek gözlerini kapadı. En sonunda ritmi tekrar başa sarıp son bir kez sorunu aramaya karar verdi.
Hızlanıp yavaşlayan ritmin arasında farklı bir ses işitince hemen müziği durdurdu. Birkaç saniye sessizlikten sonra aynı ses tekrar yükseldi. Kapı tıklanıyordu.
Jay telefonundan saate baktı. 03.26. Genelde bu saatte şirkette yalnızca bazı personeller ve hala çalışan kıdemliler dışında kimse olmazdı. Hiçbirinin bu stüdyoda bir işi olduğunu sanmıyordu. Bu yüzden gelenin kim olabileceğini çözemedi.
Dışarıdaki kişiyi daha fazla bekletmeden kalkıp kapıyı açtı. Her ne kadar kimin geldiğini tahmin edemese de karşısında montu ve yeni kuruttuğu anlaşılan kabarık saçlarıyla marshmellowa sarılmış bir tavşanı andıran oda arkadaşı görmeyi beklediği en son kişiydi.
❝Wonnie?❞ Jay oda arkadaşının bu saatte çoktan yattığını sanıyordu. Saat epey geç olmuştu ve Jungwon genelde erken yatardı.
Jungwon hızlıca içeri geçip montunu çıkardı. Üstündeki pembe hoodie Jay'e çok tanıdık gelmişti ama bunu dillendiremeden Jungwon'un tuttuğunu bile şimdi fark ettiği poşeti yüzüne doğru sallamasıyla dikkati dağıldı. ❝Hyung, sana yemek getirdim.❞
Odanın ortasındaki masanın üzerine elindeki poşeti bıraktı. O, poşetin içinden yemek kaplarını çıkarıp hepsinin kapağını teker teker açarken Jay de onun ellerinin kendine büyük gelen hoodienin kolu içinde nasıl kaybolduğunu izliyordu.
Her kapak açılma sesiyle bakışları yumuşuyor, yüzüne sıcak bir gülümseme yayılıyordu.
Jungwon her zaman çok düşünceli olmuştu. Jay'in yoğun pratikleri arasında düzgün beslendiğinden emin olmak için sık sık mesaj atar, bazen de çıkışlarda ona su veya gofret getirirdi. Yine de Jay'in zayıf bir kalbi vardı, Jungwon'dan en ufak bir ilgi gördüğünde kendini dünyanın en değerli, en mutlu insanı gibi hissetmekten alıkoyamıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
jaywon || traniee days ✓
Fanfiction5+1 Jay beş kez Jungwon'u öptü, birinde ise öpülen kendisi oldu. jungwon × jay trainee!au + roommate!au | enhypen fanfiction