•10 (final)

804 100 85
                                    

"happy."

merhaba suna. nasıl başlamalıyım, bilmiyorum. sadece bahçede konuştuğumuz gibi, tepkimi yazarak anlatmaya çalışacağım.

tüm yazdıklarını okudum fakat nereden başlasam bilemiyorum. tek bildiğim, aptalın teki olduğum. her şeyi baştan alırsak eğer, ben beni sevdiğini asla düşünmemiştim. sonuçta ailelerimizin de ortak kararıyla evlenmiş bu durumda da şirketlerimizi birleştirmiştik. ben...benim zaten bir ilişkim vardı. düzenli olduğu söylenemez. ama sen ne olursa olsun çok kırılgan görünüyordun suna. yalan söyleyerek sadece avutma yapıyor gibi görünebilirim ama ben. ben sadece senin incinmeni istemedim. seni böyle daha çok incittiğimin farkına varmam çok geç oldu.

sonra annem geldi, her şeyi öğrendi ve zaten sonlanacak olan ilişkim sonlandı. o zamanlar üzüntüm o değildi, sadece ailem sürekli beni kontrol ediyor. bundan nefret ediyorum. beni yetiştirdiklerini, büyüttüklerini ve yaptıklarını biliyorum fakat beni kullanmalarını istemiyorum. dürüst olmak gerekirse seninle evlenme fikrini ilk duyduğumda (sadece adını biliyordum) senden nefret etmiştim. beni de kontrol edecek biriydin gözümde.

ama öyle değildin. çok naif ve naziktin. bana öyle güzel davrandın ki, senden bırak nefret etmeyi, seni incitmemek için konuşamadım bile. ne olursa olsun seni arkadaşım olarak görmek istedim. ta ki üstünde uyuyakaldığın notlarını görene kadar.

ilk başta inanmak istemedim. inanamadım. benim gibi birinden her şeye rağmen nasıl hoşlanabilirsin, sevebilirsin? diye düşündüm. yazdıkların belki de bir elektrik şokuydu benim için. sanki kendime gelmem için bir şeydi bu.

ardından özür notu bırakıp evden ayrıldım. tam beş gün. beş gün boyunca düşündüm. işe gitmedim, otelde sabahladım. sadece manzaraya bakıp düşündüm. seni. sen ve seninle ilgili her şeyi.

notlarını izin almadan okuduğum için özür dilerim. ruhunda istemediğim o kesikleri bıraktığım için özür dilerim. seni göremediğim, baktığım halde göremediğim için özür dilerim.

daha sonra sabaha karşı eve geldim. ne yapmam gerekiyordu, hiçbir fikrim yoktu. ne zaman seninle konuşmalıydım? yaşanmamış gibi mi davranmalıydık? sorular sadece beynime hücum ediyordu.

sonra kahvaltı hazırlamaya karar verdim. tepkine gülmek istemiştim. sanki kaybolan kedini bulmuşsun gibiydi, ama farklı bir şekilde. yemeği yedikten sonra benimle konuşmaya çalıştın fakat konu oraya gelince bulaşıkları yıkama bahanesiyle kaçtım.

akşam film izlerken konuşmak istedin ve ben mısır patlatacağım diyerek yine kaçtım.

diğer sabah, yine konuyu açacakken işe gitmem lazım diyerek kaçtım.

ama kaçsam bile saklanamadım.

en sonunda masamın üstüne not bıraktın ve kaçamadım. kalbimi dinlemeye çalıştım. ve fark ettim ki beynimin sesi o kadar çok bastırıyordu ki onu. ne kadar acınası. gururumu her daim her şeyden üstün tutmaya çalışmıştım.

ve bahçede konuşmaya başladık. hayır, aslında başlamadık. elime kağıt ve kalem verip gülümsedin sadece. rahatladığımı hissettim, gergindim ve suçlu hissediyordum. seni sevmek istedim, düşündüğümde bile çok istedim.

ben...şimdi çıkıp sana seni sevdiğimi söyleyemem belki fakat seni sevmeyi deneyeceğim. seninle vakit geçireceğim. nazik huylarını keşfedeceğim ve kendimi sana kimseye açmadığım kadar açmayı deneyeceğim.

eğer sana şimdi çıkıp aşığım desem samimiyetime inanmazdın, hoş haklıydın da. bu yüzden seni bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. uğratmayacağım, suna.

o zaman yarın benimle sinemaya gitmeye ne dersin? klişe olabilir ama randevumuza seninle olduğu sürece her şey ile başlayabilirim.

ve bana sarılmak istediğini söylemiştin. hani bahçede, mırıldandığın zaman.

bana istediğin zaman sarılabilirsin. seni asla itmeyeceğim, suna. beni halâ sevdiğin için teşekkür ederim.

benimle bu sefer sadece kağıt üstünde kalmayarak evlenir misin?

end.

KURGU ANGST GİTTİ AMA ÖYLE BİTMEDİ HEMEN ÇOKSEL YAZIN 🥺🥺🥺

why •sunaosaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin