Bu olaydan tam iki yüz -iki asır- ve 7 ay ve 28 gün sonra seçilmiş kız yani ben doğmuştum. Bu kadar yıl sonra doğmam, her şeyin bir kaç yıl içinde değişeceğini gösteriyordu. En büyük katkı annemden gelmişti. Ailemi tanıtmam gerekirse şu şekildeydi;
Annem= İsmi Aoi. Beni normal bir insanmışım gibi severdi. Her zaman yanımda dururdu.
Babam= İsmi Lucas. Beni seçilmiş biri olduğum için hiç sevmezdi. Bana şiddet yada bağırma gibi eylemlerde bulunmasa bile benle asla konuşmazdı ve yaptığım hiç bir şeyi beğenmezdi.
Abim= İsmi Luca. Benimle ara sıra ilgilendi ama sevgisi gerçek değildi. Büyüdükçe beni kullanmaya başlamıştı.
Ailem böyleydi. Şimdi ilk doğduğum zamanda neler olduğunu söylemeliyim size.
Beni, yani annemi doğuma aldıklarında abim 4 yaşındaydı. Annemin doğumu, normal doğumlardan çok daha acılı olmuş, abime göre daha çok kan kaybetmiş ve doğum sonrası da çok halsiz olmuş. Doğum bittiğinde babam ve abim beni görmeye geldiklerinde küçük olan kanatlarımın ve kısa bir kuyruğumun olduğunu görmüşler. Abim bir şey anlamasa da babam gördüğü gibi şoka girmiş, benden nefret etmiş ve hatta bırakmak istemiş. Ama eğer bunu yaparsa çoğu yerden kötü konuşmalar gelecek ve popülerliğinin düşeceğinden bunu göze almak istememiş. Bu yüzden bunu yapmak yerine bana ilgi duymamayı tercih etmişti. Annem gözlerini açtığında yorgunluktan bir şey anlamasa da beni yanında görünce gözü açılmıştı. Beni kucağına aldığında anca kuyruğumu ve kanadımı görmüştü ama aldırış etmeden beni bağrına basmıştı. İsmimi koyarken abimin koymasını istemişler ve ismimi asil anlamında Alice koymuştu. Ben doğduktan sonra annem benle daha çok ilgilenmeye başlamıştı ve bu abimin zoruna gidiyordu. Onunla daha çok ilgilenmesini istiyordu. Annemin yerine babam bunu fırsat bilip abimle daha çok vakit geçiriyordu. Beni sevmediğini her zaman, apaçık belli ederdi. Mesela ne zaman benle ilgili bir şey istense babam zorla almaya giderdi fakat abim gece yarısı minik bir şeker bile istese hemen almaya gidiyordu. Ve babamın bu ayrımcılığından dolayı annemle babam çoğu zaman kavga ederdi.
Ben 4 yaşıma basınca çoğu şeyi anlamaya başladım ve bardağı taşıran son damla beni bırakmak istemeleriydi. Oradaki konuşmaları ve yaptığım hata her zaman kafamda dönüp dolaşıyordu. Size anlatmam gerek. O gece abim tek seferliğine isteyerek benimle oyun oynuyordu. Onunda benimde çok hoşumuza gitmişti. Bizi böyle gören annemde çok mutluydu. Fakat bu sadece babam gelene kadardı. Babam eve gelince herkese tek tek sarıldı. Ben sarılmak isteyince her zamanki gibi bir bahane uydurarak yanımdan gitmişti. Annemle mutfakta konuşurken tabak kırılma sesi duyduk ve yanlarına koşmuştuk. Babam, anneme beni bırakmak istediğini söylemiş ve annem elindeki tabağı yere düşürmüş. Yanlarınayken çok korkmuştuk.
''Sen ne dediğini duyuyor musun Lucas? O senin öz kızın! Ne kadar istesen de istemesen de! Bunu demen bile çok büyük hata. Kız daha dört yaşında, dört yaşında olmasa bile onu bırakamayız!.''
''Ben evimde böyle bir ucube yaratıkla yaşamak istemiyorum. Öz kızım olması umurumda değil.''
Bunu duymuş ve ağlamaya başlamıştım. Annem ve babam hemen bize doğru dönmüştü. Annem koşarak bana sarılmıştı ve bir şeyler söylüyordu. Ne dediğini hatırlamıyordum çünkü o sıra gözlerim sadece babamdaydı. Babamın yanına gittiğimi ve ona nedenini sorduğumu hatırlıyorum sadece. Babam olacak pislik ise o yaşıma bakmadan bana tokat atmıştı. Ve ne olduysa o tokattan sonra olmuştu. Her şey donmuştu. Sessizlik... Gözlerimin rengi bir anda siyah olmuş, kanatlarım büyümüştü. Bilincim kapalı olduğundan bir şey yapamamıştım. Bağırmaya başlamıştım ve gözüne vurmuştum. Küçük olduğumdan fazla bir şey olmamıştı ama ben en azından sinirimi atmıştım. Kendime hakim olmaya çalışmıştım, kendimi sakinleştirmiştim, odama yönelmiştim ve yatağıma atlamıştım. Ağlamamaya çalışmıştım. Bir umut, babam bu hareketini yanlış bulur, benden özür diler -ne de olsa 4 yaşındaydım- ve bu hareketi anlık olsa da bana olan bakışını değiştirir diye düşünmüştüm. Ama ne yazık ki bu olay hiçbir şeyi değiştirmemişti. Daha çok annemi benden soğutmuştu. Bana beş adımdan fazla yaklaşmıyordu. Bunu anlıyorum çünkü kendisine bir şey olacak diye korkuyordu ve çok haklıydı. Sinirime hakim olamıyordum ve bu çok sık oluyordu. Ama beni sevmekten vazgeçmemişti ve hatta bana yaklaşmasa bile fazla ilgi duyuyordu. Babam ise bunu fırsat bulup abimle daha çok vakit geçiriyor, onu bana düşman ettirmeye çalışıyordu. Bu yetmezmiş gibi annemle daha çok konuşuyor ve benden soğutmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMİZDEKİ VAMPİRLER
Teen FictionVampirlerin olduğu bir yerden Dünya denilen bir diyara inip orada hayatını yaşayan bir vampir. Ölümsüz olması ve güçlerinin hala yerinde olması. Aynı zamanda bu olanları bulmaya çalışan bir ''düşman''... Benim hayatımın tamamını görmek için sadece...