Galiba hayatımın en kötü gününü yaşıyorum. Sevdiğim adam hayatımdan yavaş yavaş çıkıyor dersem yalan olur. Direkt gitti. Şimdi siz buraya nasıl geldi diyeceksiniz. En baştan başlayalım. Ben Doğa. Muğla'da doğdum. 17 yaşındayım. Şimdilik benim hakkımda bunları bilmeniz yeterli zamanı gelince beni zaten tanıyacaksınız.
Bugün iki yıllık ilişkimin bittiği gün, tarih 27/04/2019. Size şu an nasıl hissettiğimi biraz olsun anlayabileceğiniz bir şekilde anlatmaya çalışacağım, sanki biri sizin kalbinizi göğüs kafesinizden söküp almış ve elinde sıkıyor. Hissettiğim acı tam olarak bu. Şu an soluduğum hava oksijen değilde karbondioksitmiş gibi. Daha önce hiç aşk acısı çekmemiştim cebir daha çekmeye de niyetim yok.
Okuldan çıkar çıkmaz koşarak eve geldim. Annem ve babam işte olduğu için sevindim. Çünkü bu gece çikolata yiyerek, internette dolaşıp ağlamayı planlıyorum hem de saatlerce. Benim annem ve babam aynı iş yerinde çalışıyor, daha doğrusu babam oranın patronu. Annemde geçen yıl evde çok sıkıldığı için babamı bir şekilde ikna etti ve çalışmaya başladı. Neyse ben konumuza döneyim. Gerçekten de öyle oldu, bütün gece salonda oturup internette dolandım. Annemlerin gelmesine yakın salondan odama elimde çikolata kavanozuyla birlikte geçtim.
Şimdi siz düşünmüşsünüzdür, bu çocuk bu kızdan neden ayrıldı diye. Ben hemen minik bir özet geçeyim. Uğur yani eski sevgilim ilişkimizden çok sıkılmış, biraz ara vermeliymişiz. Kardeşim biz film mi çekiyoruz! 1.sezon bitti biraz dinlenelim sonra 2.sezon başlasın öyle mi?! Çok saçma iki yıl boyunca sayılı kavga ettik, hiçbir şeyine karışmadım ve bakar mısınız beyfendi çok sıkılmış. Neyse kendime hatırlatıp daha çok sinirimi bozmak istemiyorum.
Yatağıma uzanmış sosyal medyada dolaşıyordum. Karşıma Uğur'un sosyal medya hesabı çıktı.
Hesabında bizim fotoğraflarımızı hep paylaşırdı. Aklıma geldi ve içimden gelen dürtülere kulak verip Uğur'un hesabına girdim. İşte yaşadığım ikinci şok, bütün fotoğraflarımızı silmiş. Ara vermek bu değil ki! Ben bir tanesine bile dokunmaya kıyamadım CANİ hepsini birden silmiş, beni hayatından dakikada silip atmış. Hemen en yakın arkadaşımı aradım. Aaaa bu arada size ben yakın arkadaşımı tanıtmadım. Adı Nehir, bebeklikten beridir en yakın arkadaşım. Annelerimiz biz bebekken parkta oynadığımız sırada tanışmış.
Nehir'le çok zıtız, hiçbir benzerliğimiz yok.
Nehir telefonu dördüncü çalışta açtı. Ona olan her şeyi anlattım ve bana sadece şunu dedi "Sakın bundan sonraki hayatını ona adıyarak heba etme. O seni ve o yaşadığınız onlarca güzel hatırayı gözünü kırpmadan sildi, sende aynısını yapacaksın!" dedi. Bence çok haklı ama Uğur'a o kadar alışmış onu hayatımın merkezi yapmışken birden gitmesi aynen şöyle oluyor: Güneş Sistemi'nden Güneş'in çıkarılıp Dünya'nın bunca yıl aydınlığa alıştıktan sonra karanlıkta kalması gibi.
(Sabah Saat 10.42)
Hayatımın en kötü gecesiydi, bol kâbus doluydu. Hatta bir ara annem çıkardığım sesler yüzünden gelip baba su verdi.
Bugün okula gitmeyecektim, daha doğrusu gidemezdim. Bunu kendime yapamazdım. Uğur'la aynı okula gidiyoruz. Onun yüzünü görmeye daha hazır değilim. Okulda elimden bir kaza çıkabilir. Zaten bir hafta boyunca tek konuşulacak şey Uğur'un sosyal medya hesabından bizim fotoğraflarımızı neden sildiği olacaktır ve her teneffüs yanıma gelen dedikoduya aç kızları da çekemem. Bu yüzden sınıfta en yakın olduğum arkadaşlarımı arayıp gelemeyeceğimi söylemeliyim.
Asya, sınıfta beni tek anlayan kız ve birde Bora var.
Hemen Asya'yı aradım. İlk çalışta açtı, heralde telefon elindeydi.
—Asya nasılsın?
—İyi sen nasılsın balım?
—İyi bende, ya ben seni bugün okula gelmeyeceğimi söylemek için aramıştım. Biraz yorgunum da.
— Tamam canım ama okul çıkışı mutlaka konuşalım.
Asya çok iyi kızdır. Asya, Bora ve ben dokuzuncu sınıfta tanıştık. İkisi de tam kafadır , çok güzel dedikodu yapılır.
Telefonumu çalışma masamın üzerine bırakıp odamdan çıkıp mutfağa geçtim, annem buzdolabının üzerine not yazmış. Notta: Bugün önemli bir iş ortağımızla akşam yemek yiyeceğiz. Sen bizi bekleme yemeğini ye ve yat. Annen.
He bu arada ben size annemle babamı tanıtmadım. Annem 39 , babamsa 41 yaşında. Birbirleriyle lisede tanışmışlar. İlk annem babama çok gıcık olmuş ama babam annemi ilk gördüğü an tutulmuş. Annemin boyu 1.60 babamın 1.83 , boy konusunda babama çekmişim. 1.72 boyum var. Annem sarı saçlı kahve rengi gözlü. Babam ise esmer, yeşil gözlü. Benim saçlarım sarı ve gözlerim yeşil.
Kahvaltımı yaptıktan sonra biraz sahile inip deniz havası almaya kara verdim. Bugün için meteoloji hava yağmurlu diyordu ama daha hiç yağmur yağmamıştı. Hava serindi bende üzerime çok sevdiğim kalın sweatshirtümü giydim, önünde Tom&Jery simgesi var. Altımada siyah kotumu giydim. Küçük sırt çantamın içine siyah şemsiyemi koyup evden çıktım.
Bugün hem üzgün hem de mutluydum. Çünkü eski, alıştığım Doğa gitmiş ama nereye gitmişti, bir daha gelecek miydi, geldiğinde tekrar aynı hataları yapacak mıydım? İşte bunların hiçbirinin cevabını bilmiyorum. Mutlu olmamın sebebi ise enerjik, neşeli, yepyeni bir Doğa gelecekti.
Çünkü yağmur elbet birgün geçer ve gökyüzünü güneşin sıcaklığına, parıltısına bırakırdı.
Bende buna inanıyorum. Sahile indiğimde çok az insan vardı. Bir banka geçir oturdum. O sırada telefonum çaldı arayan Nehir'di ama açmak istemedim. Daha ilk kez yakın bir arkadaşım aradığında açmak istememiştim. Eski Doğa gerçekten gitmeye başladı.
Denizin güzel kokusunu içime çektim ve dalgaların sahile vurma sesini dinledim, çok ihtiyacım varmış.
Orada öylece oturdum. Belki dakikalarca belki saatlerce ama çok iyi gelmişti. Bence denizin insan ruhunu iyileştirme gibi bir özelliği var. Martıları, iskelenin üzerinde balık tutan insanları izledim. Benim için hayat zorda olsa devam edecekti, etmeliydi.
O sırada bir şey farkettim, o kadar çok denize dalmışım ki yanımda oturan adamı farketmedim bile.