Felix okulun yakınındaki durakta indi. Hyunjin'in telefonu olmamasını kendi kafasında açıklağa kavuşturmaya çalışmıştı ve biraz anlamıştı belki teknolojiyi falan sevmiyodur gibisnden.
Okul kapısından içeri girdiğinde bir anda Seungminin çıkmasıyla geriye sıçradı. "Dostum işte burdasın"-Seungmin "Seni sevgilimle tanıştırmak istedim,işte Jeongin"-Seungmin Felix şaşkınca Seungminin suratına baktı. Seungmin Jeongin okula geldiğinden beri ondan hoşlanıyordu sonunda açılmış olmalı. "Sizin adınıza sevindim"-Felix "Oh, teşekkürler"-Jeongin Jeongin bir eliyle elini destekleyerek elini tanışmak için Felix'e uzattı. Felixde nazikçe Jeongin'in elini sıktı. "Resmen tanışmamıştık,memnun oldum"-Jeongin "Bende"-Felix Zilin çalmasıyla okula yöneldiler.
Ders matematikti. Felix sıraya kollanırnı koymuş çenesinide üstüne yaslamış hocayı dinliyordu. Bir yandanda Hyunjin'i düşünüyordu. Aslında Hyunjin'i niye bu akdar çok düşünüyordu. O kimdi ki? Daha yeni tanıştılar. Felix kendini sorgularken bir anda Hyunjin'in suratı gözünde belirdi. Kalp atışı hızlanmaya başlamıştı. Ve Felix kalp atışının hıxlanmasına anlam verememişti. Kafasını kaldırıp iki yana salladıktan sonra Hyunjin'i düşünmeyi bırakıp derse odaklandı.
Felix okul çıkışı bir saat kadar dans egzersizi yaptıktan sonra soğuk bir duş aldı ve okuldan çıktı. Dış kapıdan çıktığında karşı kaldırımdan kendisine el sallayan Hyunjin'i görünce yüzünde bir tebessüm oluştu, yavaşça elini salladıktan sonra karşıya geçti. Hyunjin yürümeye başlayınca Felixte sorgulamadan onu takip etti. "Seni özlediğim için geldim"-Hyunjin Hyunjin'in bu söylediğinin üzerine küçük çaplı bir kalp krizi geçirdi Felix. İşte yine kızarmaya başlamıştı. "Teşekkür ederim"-Felix
Bir süre yürüdükten sonra tekrar parfüm mağazasının olduğu sokaklara gelmişlerdi. Ama bir iki blok önce mağazayı geçmişlerdi. "Seni çok sevdiğim ve huzur bulduğum bir yere götürüyorum"-Hyunjin "Oh şimdi meraklandım"-Felix
Sonunda bir binaya yönelince Hyunjin Felixte aynı binaya girdi. Kapıyı kapattım en üst kata kadar çıktılar Teresa geldiklerinde Hyunjin Felixten geriye çekilmesini istedi kendiside bir iki adım geriledikten sonra kapıya omuz atarak onu açtı. Felix gözleirni kocaman açmış ona bakıyordu. Sadece kapı kolunu da kullanabilirdi. Hyunjin gerçekten biraz garip bir insandı.
Hyunjin yere uzanınca Felixte yere bıraktı kendini. Havanın kararması o bekliyorlardı hyunjin birşey yapmak istediğini ama hava kararıkken daha güzel olduğunu söylemişti. Felixte itiraz etmemişti ne de olsa evde onu bekleyen birisi yoktu.
Hava iyice kararınca Hyunjin ayağa kalktı. Terasın tam ucuna geldi. Bir ayağını havaya kaldırdı. Felix ise yattığı yerden onu izliyordu. Hyunjin'in kendi aşağı bırakmasıyla koşarak terasın ucuna gelmiş. Ve "Hyunjin" diye haykırmıştı. Terastan aşağı bakmasıyla gülümsemesi bir oldu. Hyunjin kendini tam bitişikteki binanın oldukları bianda daha kısa olan terasına bırakmıştı. Felixte yavaşça asağı indi. Hyunjin. Şuan oldukalrı terasın bitişindeki binanın duvarının dibine geldi. Ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı, Felixte arkasından gidiyordu.
Biraz yüksekçe olan bu binaya çıkmaları biraz uzun sürmüştü. Ama sonunda çıktıklarında Felix şok olmuştu. Mükemmel ama tam anlamıyla mükemmel bir şehir görüntüsüyle karşı karşıyaydı. Şehirdeki sesler birleşince adeta bir şarkı oluşturuyordu. Kafasını çevirdiğinde Hyunjin'in kocaman bir sırıtışla kendisine baktığını gördüğünde ona doğru yaklaştı. Felix'in kollarını Hyunjin'e sarmasıyla Hyunjin'in gözleri kocaman açılmıştı. Ve ardında duyduğu hıçkırık sesiyle Felix'in ağladığını anladı. Kollarını sıkıca Felix'e sardı biraz böyle durtuktan sonra terastan aşağı ayaklarını sarkıtıp. Şehri izleyip sohbet ettiler. Hyunjin'in haç işaretli kolyesi daha öncede Felix'in dikkatini çekmişti onu hiç çıkarmıyordu. "Hey! Bu kolyenin anlamı ne hep boynundaydı?"-Felix "Şey bu bana annemin son hediyesiydi."-Hyunjin Felix kafasını öne eğip "Annen o-o öldü mü?"-Felix Hyunjin kısa bir kahkaha atıp "Hayır,sadece artık görüşmüyoruz,görüşemiyoruz."-Hyunjin
Gece yarısına kadar bu terasta oturmuş, şehri izlemiş, sohbet etmiş, yatmış, yıldızları izlemiş , birlikte zaman geçirmişlerdi ve ikisi de bundan oldukça memnundu.
Artık gitme zamanı gelmişti. Felix'in ertesi gün okulu vardı. "Artık sanırım cidden gitmeliyiz küçük Felix'in okula uykusuz gitmesini istemyiz"-Hyunjin Felix ona küçük dediği için kızarıp içinden:"işte beni uykusuz bırakıcak asıl şey tam karşında duruyor." Diye geçirdi tabiki bunu Hyunjin'e söylemdi ona sadce "Merak etme ben uykusuzluğa alışığım." Demekle yetindi.
Çatıdan zorda olsa inmişlerdi. Hyunjin Felix'i evin bıraktı. Felix camdan Hyunjin'i görmek için baktığında sokakta kimsenin olmadığını gördü. "Hyunjin çok hızlı hareket ediyor olmalı koşarak mı biryerlere gidiyor ne zaman arkasını dönse sanki puff diye yok oluyordu.
Perdeyi kapattı. Ağzına bişeyler atıp, dişlerini fırçalayıp, yatağına girdi. Çok geçmeden uykuya daldı. ____________________________________
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.