1

93 11 6
                                    

Siyah saçları rüzgarda dalgalanan, yüzünde şeytani bir ifade olan güzel, genç bir kız geliyordu karanlığın ardından. Yanında Jeon'un küçük kardeşi Jungsuk'u da getirmişti. Jeon, onu gördüğünde gözünden bir yaş düştü. "Jungsuk?" diye mırıldandı kekeleyerek. Güçlü bir adamdı Jeon, ancak Jungsuk onun zayıf noktasıydı. "Gel Jungsuk, sarıl abine. Seni çok özledim. Peki ya sen?" dedi ufak bir umut kırıntısıyla. Lalisa, kucağına aldı küçük oğlanı. "Hayır Jungkook. Sen onun geleceğini çaldın. Kaderini yazan tek kalemi bir çırpıda kırıp çöpe attın. Sen onu öldürdün Jungkook, öldürdün."

Jungkook dizlerinin üzerine çöktü. Aklına geldiğinde kafasından silmeye, düşüncelerden kurtulmaya çalışan Jeon'a hiç düşünmeden, alıştırmadan söylemişti bu kız. Kendini ne sanıyordu?

"Ama bunu bilerek yapmadım." dedi titreyen sesiyle Jeon.

Lalisa bir kahkaha pattı ve ekledi, "Bilerek yapıp yapmaman birşeyi değiştirmez Jeon. Sen katilsin. Küçücük bir çocuğun katili. Kaderin katili. 4 yaşındaki masum bir çocuğun katili. Kabullen artık!"

Jungkook hızla yataktan kalktı. Terlemişti. Titreyen elleriyle baş ucunda duran suyu içti. Sadece bir kabustu demek. Ama çok gerçekçi gelmişti. Soğuk bir duş aldıktan sonra üzerine bir şeyler geçirip salonu toparladı. Bugün müşterisi gelecekti.

Jeon Jungkook, ünlü bir ressamdı. Fazla ünü olmasa da resimle ilgilenen herkes muhakkak onu tanır, severdi.

Kapının çalmasıyla düşüncelerinden arındı ve kapıyı açtı. Karşısında sarışın, uzun saçlı, uzun boylu bir bayan vardı. Mankenleri andırıyordu adeta. "Hoşgeldiniz."

"Hoşbuldum. Kusura bakmayın erken gelmek zorunda kaldım. Barın açılışına yetişmem gerek."

"Anlıyorum. Şöyle oturun lütfen." dediğinde Jeon, kadın ikiletmeden oturdu. Jeon'dan birkaç yaş büyük gözüküyordu.

Jeon gözlüğünü taktı ve kadından hazır olduğunda onay istedi.

"Bay Jeon, bugün barımın açılışı var. Barımın tam üstüne çizdiğiniz tabloyu koyacağım. Bu yüzden özenmenizi istiyorum. Açılışa yetişmem gerek. Onun için size geldim. Hızlı olduğunuzu söylediler."

"Tabii efendim. Lütfen pozunuzu verin ve sizi resmetmeme izin verin." dedi Kook. Ama bir yandan da hala aklı kabusundaydı. Elleri titrerken çizmeye başladı.

Bir süre sonra sinirlenip fırçasını tamamen siyaha batırdı ve tuvali karaladı.

"İyi misiniz Bay Jeon?" diyen kadından özür dileyerek tuval değiştirdi. Aklından çıkmıyordu. O bir katildi. Ailesinin katiliydi.

Elleri titrerken doğru düzgün çizemiyordu. Ve birden bir göz yaşı düştü.

"Bay Jeon, acele eder misiniz lütfen? Sadece yarım saat kaldı."

"Kusura bakmayın efendim." dedi ve müsade isteyerek lavaboya gitti. Elini yüzünü yıkayıp sakinleştirici haplardan aldım ve üç beş tanesini kafama diktim. Salona geri döndüğümde kadın stresle tuvalimi inceliyordu.

"Kendime bir kahve yapacağım, ister misiniz?"

"Huh, düşündüğünüz şey gerçekten bu mu? Birazdan açılış başlayacak, ben yetişebilir miyim stresindeyim. Ama siz hala kahve yapacaksınız. Rahatlığın ve umursamazlığın bu kadarı! Bu kadar bencil bir adamı nasıl tavsiye etmişler? Bay Jeon, ben tavsiye üzerine geldim ama hiç memnun kalmadım. Kusura bakmayın. İyi günler." Dedi ve çıktı.

Bencil miydim gerçekten? Hayır. Kendimi toplamalıydım sadece.

Biraz oturdum ve düşündüm. Daha sonra kendimi, rüyamda gördüğüm güzel kızı resmederken buldum..

 Daha sonra kendimi, rüyamda gördüğüm güzel kızı resmederken buldum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir şeyler eksikti ama ne.. Fazla hatırlayamıyordum görünüşünü. Yine de olmuştu galiba. Kendimi bir süre resme verdim. Bir çok resmini çizmiştim o kızın. Bunları satsam bayağı kar ederdim..

 Bunları satsam bayağı kar ederdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

PenumbraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin